SPOR

AA Spor Sohbetleri

Modern pentatlon branşında olimpiyatlara katılan ilk Türk sporcu İlke Özyüksel'in hedefi 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda yeni madalya - Milli sporcu İlke Özyüksel: "İlk kez 9 yaşında İtalya'ya dünya şampiyonasına gittim, orada dünya şampiyonu oldum" - "Olimpiyatlara odaklanmış durumdayız. İnşallah, kotayı alacağız" - "Her gün artık minimum 8 saat çalışıyorum" - "Şu anki ben olsam Rio 2016'da, büyük ihtimal olimpiyatta madalya için yarışıyor olurdum. Rio, çok şey değiştirdi, beni çok büyüttü" - "Mustafa Koç Spor Ödülü, benim her halde dünyada en çok isteyip bundan sonra da alıp alabileceğim en özel ödüldü. Yeri çok ayrı, çok duygusal bir ödül benim için"

SİNEM ER / FATİH ÇAKMAK - Modern pentatlon branşında olimpiyatlara katılan ilk Türk sporcu İlke Özyüksel, 2020 Tokyo Olimpiyatları'na kota alabilmek için her gün minimum 8 saat çalıştığını söyledi.

Modern pentatlon branşında kadınlarda 7 dünya rekoruna sahip İlke Özyüksel, Anadolu Ajansı (AA) Spor Sohbetleri'nin konuğu oldu.

İlke Özyüksel'in sohbette, spor, kariyer ve hedeflerine ilişkin sorulara cevapları şöyle:

- Modern pentatlon olimpik spor branşlarından biri, bu spora nasıl başladınız?

Ankara'da doğdum, büyüdüm, 23 yaşındayım. Spora, ilk başta buz pateni ve yüzmeyle annem başlattı. Sonrasında yüzmeyi seçtim. Önceleri 7 yaşında lisanslı yarışlara girdiğimi hatırlıyorum. Sonrasında kulübüm atletizm sahasına çağırdı ve onların pentatlona başlamasıyla ben de tanışmış oldum. Koşmayı da zaten çok seviyordum, sevindim. İlk kez 9 yaşında İtalya'ya dünya şampiyonasına gittim, orada dünya şampiyonu oldum.

Spor hayatıma halen Ankara'da devam ediyorum. Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri öğretmenlik bölümü mezunuyum. 2020 Tokyo Olimpiyatları'na kota almak için hazırlanıyorum.

- Modern pentatlonu nasıl tanımlıyorsun, 5 farklı branş yapmak nasıl?

Modern pentatlon 5 farklı spordan oluşuyor, koşu, yüzme, atıcılık, eskrim ve binicilik. Bu 5 farklı sporun hepsini yaptıktan, puanları topladıktan sonra tek bir madalya oluyor. Bu 5 branşta birbirinden farklı, örneğin atletizm de yapıyorum, yüzme ve eskrim yarışlarına da giriyorum. Hem pentatlon yapıp hem de 5 farklı sporu yapabiliyorum.

- Kamuoyu sizi 2016 Rio Olimpiyatları'yla tanımaya başladı. Rio yolculuğu nasıl oldu ve sizin hayatınıza neler kattı? Orada modern pentatlon tarihine geçtiniz.

Rio 2016 hazırlıklarında çok sıkıntılar çektim. Antrenörsüz kaldım, sporu bırakmakla karşı karşıya gelmiştim. O süreçte olimpiyatlara gitmeyi çok istedim, o kotayı almak benim için çok zordu. Binicilik branşım kötüydü çünkü attan elendiğiniz an sıfır puan çekince olimpiyat şansınız hiç kalmıyor, direk sonuncu oluyorsunuz. Günde 5 saat 5 farklı ata bindiğimi hatırlıyorum, indiğimde yürüyemiyordum. Çok çalıştım, çok sakatlandım. Hayatımın en hızlı, en yoğun yaşadığım 6 ayıydı ve sonunda olimpiyatlara gitmek çok farklı bir duyguydu. Bu kadar farklı olabileceğini düşünmüyordum. En fazla dünya şampiyonası gibi olabilir, ne olacak? Seyirci, basın, biraz daha yoğun olur diye düşünüyordum, ama öyle olmuyormuş. Çok farklıydı.

- 2016 Rio Olimpiyatları hem sportif hem kariyer olarak hayatınızda neler değiştirdi?

Şöyle belirteyim; şu anki ben Rio 2016'da olsam, büyük ihtimal olimpiyatta madalya için yarışıyor olurdum. Olimpiyat bende çok şey değiştirdi, beni çok büyüttü. Rio ile şu zaman arasında çok fark var. Büyük ihtimal, Tokyo 2020'ye gittikten sonra da Paris 2024'le Tokyo arasında çok fark var diyebilirim.

- İngiltere'de düzenlenen Avrupa Modern Pentatlon Şampiyonası'nda atıcılık ve koşuda dünya rekoru kırdınız, 2020 Tokyo Olimpiyatları öncesi kotanın habercisi olabilir mi?

Bu çok zor bir rekordu çünkü bizden önce kıran kişi, bu rekoru kısa bir pistte kırdı. Yıllardır kırmak hep aklımdaydı, hep çalışıyordum. En yakın derecem 25 saniyeydi, rekoru kırdığımda çok sevindim. Amacım, rekoru kotayla birlikte kırmaktı, hatta madalya ile birlikte rekorun gelmesiydi. Rekora çok sevindim, kotayı alamadığım için de çok üzgündüm. Çok olumlu tepkiler aldım, çünkü erkeklerin yüzde 60'ının aldığından daha iyi bir dereceydi. Bu da çok zor bir şey tabii.

- 2020 yılına girdik, Tokyo Olimpiyatları'na katılabilmek için nasıl bir program yaptınız? Günlük kaç saat antrenman yapmak gerekiyor?

Olimpiyatlara odaklanmış durumdayız. İnşallah, kotayı alacağız. Mümkünse, öncesindeki turnuvalarda madalyaları toplamaya çalışacağız. Şu an tamamen olimpiyatlara katılmaya gözümüzü dikmiş durumdayız.

Her gün artık minimum 8 saat çalışıyorum. Normalde cumartesi ve pazar günlerim rahattı. Şimdi biraz daha yoğun oldu, artık dinlenmiyoruz. Genelde salı ve perşembe günleri, tam yarış günü gibi hazırlanıyoruz. Diğer günler de altı antrenman olduğu için yoğun geçiyor.

- Bu yoğun tempo ne kadar sürecek?

Olimpiyat hazırlık süreci bitene kadar, yani mart ayına kadar yoğun. Bu sürecin ardından yarışlar başlıyor.

- Peki kotayı aldığınızı farz edersek, İlke Özyüksel'i Tokyo 2020'de kürsüde izleyebilme şansımız nedir?

Tokyo'da, bir sıkıntı olmadığı sürece, kesinlikle ilk 10 için savaşacağız. Pentatlonda 10 kişi de madalya için yarışacak. Gününde olan, atı iyi gelen, iyi hazırlanan, o gün iyi yarışan, madalyayı almış olacak. Atları kura ile çektiğimiz için atın iyi denk gelmesi önemli. Bu seneki turnuvalarda yarıştığımız atların yarısı kötüydü. Bana da kötü bir at denk geldi; atım atlamıyordu, engelin içinden geçiyordu, durmuyordu. Her engeli devirdikçe 7 puan, 7 saniye kaybediyorduk. İnşallah iyi at dek gelir artık.

- Aileniz spor hayatında önemli bir rol oynadı mı? Sizce sporda ailenin rolü nedir?

Bence doğrudan aile ama pozitif olan da negatif olan da aile. Başarı da başarısızlık da aileden geliyor kesinlikle. Eğer aile sporcudan daha hırslıysa, sporcu değil aile yarışıyorsa, aile kendi yapmak istediğini çocuğuna yaptırıyorsa, o çocuğun yeteneği bir iki yıl sonra tamamen bitiyor. Çok gördüm örneklerini.

- 2019 yılında Mustafa Koç Spor Ödülü'nü alan tek kişi olmanızın sizin için nasıl bir anlamı var?

Benim her halde dünyada en çok isteyip bundan sonra da alıp alabileceğim en özel ödüldü. Yeri çok ayrı, çok duygusal bir ödül benim için. Çünkü ben ilk kez o ödülün televizyonda verileceğini gördüğüm zaman kimlerin ödülü aldığını da gördüm. İlke, senin daha yolun uzun. Bir gün o ödülü alırsın inşallah belki ama o şu an olmayacak demiştim. Olimpiyat madalyası gelecek işte dünya madalyalarından sonra inşallah. Sonra bana bu ödülün verileceğini duyduğumda bu ödülün madalyalar için değil, ben olduğum, bu kadar çok şeyle baş ettiğim ve buralara geldiğim için verildiği aklıma geldi. Bunun değeri paha biçilemez.

- Çocuğunuz olursa modern pentatloncu yetiştirmeyi düşünür müsünüz?

Evet. Benim gibi olmayacağına emin olabiliriz. Ben onu 3 ya da 4 yaşlarında atın üzerine atacağım zaten. Silahla, epeyi (Eskrim) de verip geri kalan teknikleri küçük yaşta aldıktan sonra çok rahat yapılıyor pentatlon. Her halde dünyada kendini en çok hırpalayarak çalışan olimpik düzeydeki sporcu benimdir. Onun nedeni de işte bu altyapımın eksik ve zayıf olması. Haftada 5 ya da 6 gün eskrim yapıyorum. Yurt dışındaki sporcular, iki ya da bazen haftada bir yaptıkları, altyapıları sağlam olduğu için vücutları yıpranmıyor. Mesela bizim ülkemizde pentatlona yüzme ile başlanıyor. Ondan sonra atletizm yaptırıyorlar. Halbuki öyle olmaması lazım.

- Ülkemizde pentatlona neden önce yüzme sporundan başlanıyor?

Çünkü hep başantrenörler yüzme antrenörü oluyor. Yüzme antrenörü pentatlona teşvik ediyor. Sporcu biniciliğe gittiğinde gel seni pentatloncu yapalım demiyorlar. Bu yüzden sanırım.

- Yoğun bir programınız var. Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Hafta içi uyuyorum, yemek yiyorum, antrenman yapıyorum sadece. Hafta sonları bulabildiğim her vakti ailemle, arkadaşlarımla, bütün sosyal aktivitelerle geçirmeye çalışıyorum. Tiyatroya, sinemaya, müzelere gidiyorum. Konserlere gitmeye çalışıyorum ki mümkün olduğu kadar hayatımı yaşamaya çalışıyorum. Sporun yanında bunları yapmadığımızda spor da geriliyor, köreliyoruz. Aynı şekilde devam etmeye çalışıyorum, genelde çok kitap okuyorum.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler