Aydın Tabip Odası, Aydın’da ikinci yılını geride bırakan ‘Aile Hekimliği’ uygulamasında karşılaştıkları sıkıntılar, öneri ve taleplerini kamuoyuyla paylaştı.
Aydın Tabip Odası’nda düzenlenen değerlendirme toplantısına Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eralp Atay, Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ve Aile Hekimliği Komisyonu üyeleri katıldı.
Aile Hekimliği’nin Aydın’da da ikinci yaşını doldurduğunu belirten Dr. Eralp Atay, “Mevcut hükümet, iktidarda olduğu 10 yılda Sağlıkta Dönüşüm Projesini uygulamaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı, birinci basamakta Aile Hekimliği, 2. ve 3. basamakta hastanelerin işletme haline dönüştürülmesi, Hekimler ve sağlık çalışanlarının sözleşmeli statüde çalışmalarını, finansmanın GSS ile karşılanmasını içermektedir. Son olarak 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile sağlıkta dönüşümün yasal alt yapısını tamamlanmıştır. Sağlıkta Dönüşüm Programının amacı, sağlığın piyasa koşullarına terk edilerek, sağlığın özelleştirilmesini sağlamaktır. Biz Aydın Tabip Odası olarak Aile Hekimliği’nin birinci yılının ardından her alandaki hekimlerimizin katıldığı bir memnuniyet anketi yapmıştık. İkinci yılında da geride kalmasının ardından bu çalışmamızı tekrarlayarak gelinen son noktayı tespit etmeye çalışacağız” dedi.
Aile Hekimliği uygulaması konusunda tespit ettikleri sorunları ifade ederek önerilerini aktaran Dr. Rıza Akdeniz de, 13 Aralık 2010 tarihinden itibaren Aydın’da dahil olmak üzere ülkeni tamamında aile hekimliği sistemine geçiş yapıldığını anımsatarak, “Birinci basamak sağlık hizmetleri yeniden oluşturuldu. Bu oluşum sonucunda; Sağlık ocakları kapandı, yerini Aile Sağlığı Merkezleri aldı. Adı Aile Hekimliği olsa da topluma yönelik, aileye dönük, bütüncül değil, kişiye yönelik sağlık hizmeti anlayışı başladı. İş güvencesi yok edilerek sözleşmeye geçildi. Aile Hekimleri birer işletmeci haline getirildi. Ekip çalışması terk edildi, koruyucu hekimlik göz ardı edildi. Vatandaşlarımız için ücretsiz olan Birinci Basamak sağlık hizmetleri ücretli hale geldi, muayene sonunda yazılan her reçete için 3 TL devlete katkı parası ödenmektedir. Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanlarına, kendisine bağlı nüfusa birinci basamak sağlık hizmet sunumunu içeren görev ve sorumlulukları dışında, nöbet ve benzeri isimler altında angarya niteliğinde ek görev ve sorumluluklar verilmemelidir. Evde bakım hizmetleriyle ilgili ayrı bir birim olmasına, bu işin kimin tarafından verileceği açıkca yazılmasına rağmen, bu iş Aile hekimlerinin üzerine yıkılmak istenmektedir. Bu hizmetin aile hekimlerince sunulmasının temel sağlık hizmetlerinde aksamaya neden olabileceği göz ardı edilmektedir. Ayrıca evde bakım hizmeti birinci basamak hizmeti değildir. Mobil hizmetlerde ulaşımın ve sağlık hizmeti verilecek yerin, hizmetin sürekliliğin sağlanması ve niteliğinin arttırılmasının Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanmalı; kahvede, muhtar odasında, Hatice teyzenin evinde mobil sağlık hizmeti sunumundan derhal vazgeçilmelidir. Böylelikle kırsalda dahi insana değer verildiği ve merkezdekilere verilen kalitede hizmete layık oldukları devlet eli ile hissettirilmelidir” diye konuştu.
Aile Hekimliği hizmetine olumlu katkısı olmayan, keyfiliğe açık nitelikteki ceza puanları ve negatif performans uygulamasının tamamen kaldırılması gerektiğini savunan Akdeniz, “Aile hekimleri çalışma saatlerini belirleme hakkına sahiptir; ne yazık ki hiçbir zaman uygulanmamıştır. Çalışma saati ile poliklinik saati aynı şey değildir. Ayrıca aile hekimliğinde devlet tarafından finanse edilen ASE sayılarının arttırılması birinci basamak koruyucu hekimlik için elzemdir ve öncelikle sağlanmalıdır. Aile hekimleri, diğer kamu kurumlarının işlerini yapmaktadır. Örneğin adresinde bulunmayan kişilerin, çocuklarının doğum tarihi ile beyan doğum tarihleri farklı olanların sorumlulukları aile hekimine yıkılmakta ve bireylerin ve diğer kamu kuruluşlarının yerine getirmedikleri sorumluluklar aile hekimlerine parasal cezalar şeklinde yansıtılmaktadır. Bakanlık Aile Hekimliği uygulamasını bir kamu hizmeti olarak kabul ediyorsa, Zorunlu mesleki mali sorumluluk sigortası primlerinin, diğer kamu görevlisi hekimlerde olduğu gibi, yarısı hekim, yarısı Bakanlık tarafından ödenecek şekilde yasal değişikliğin yapılması gerekir. Aile Hekimliği sistemine ilişkin yeni düzenleme ve işlemler yapılması aşamasında Türk Tabipler Birliği, Tabip Odaları ve ilgili dernek temsilcilerin görüşlerinin alınması, düzenlemelerin bu görüşler dikkate alınarak yapılması, yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Sahada çalışanların katkısı olmadan çıkan her uygulama kadük kalmaya mahkumdur. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına karşın ASM düzeyinde önleyici, caydırıcı tedbirlerin alınmasını, bunun için her ASM’ ye özel güvenlik hizmetlerinin diğer tüm kurumlarda olduğu gibi Bakanlık tarafından sağlanmalıdır. Tüm yaşanan sorunlara, olumsuzluklara rağmen tüm hekimlerimiz gibi Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarımız özveriyle, fedakar bir şekilde halkımıza sağlık hizmeti sunmayı sürdürmektedirler, sürdürmeye devam edeceklerdir. Hükümetin aile hekimleri sadece reçete yazan yazan hekim olarak görmediği, gereksiz uygulama başvuru ve raporlarla ilgili taleplerle rahatsız edilmediği, bölgeler iller hatta ilçeler arasındaki farklı uygulamaların ortadan kalktığı, iş güvencesinin gerçekleştiği , emeklilikte insanca yaşayabileceği bir ücretin alındığı bir Türkiye sağlık ortamında aile hekimliği uygulanması hepimizi mutlu kılacaktır” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz