AK Parti Kdz. Ereğli Belediye Meclis Üyeleri, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın imar revizyonu ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi.
AK Parti Kdz. Ereğli İlçe binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Kdz. Ereğli Belediye Meclis Üyesi Esra Alpago, Posbıyık’ın basına yansıyan açıklamalarında direk olarak kendilerini hedef gösterdiğini söyledi.
Revizyonun yıllar önce yapılması gerektiğini belirten Alpago,”Her zamanki gibi konuya dair açıklama yapamayanlar kişiler üzerinden hareket ederek gündem saptırması yöntemini kullanmıştır. Fakat biz gündemi hiç saptırmadan burada gerçekleri anlatacağız. B elediye Başkanı, Halil Posbıyık revizyonlar, 20 veya 30 yılda bir yapılır diyor’. Böyle bir mantığa sahip belediye tabi ki revizyonları 20-30 yılda bir yaptırır. Plan tadilatları ile mevcut imar planlarını delik deşik ettiklerinden, ne plan ana kararları kaldı, ne de planın kendisi, Revizyon imar planları, mevcut imar planları artık ihtiyaca cevap veremiyorsa, yapılan tadilatlar mahkemelik olup ciddi yasal sıkıntılar doğuruyorsa, kaçak yapılar almış başını yürüyorsa, sosyal ve kültürel anlamda altyapıda yetersizlikler oluşmuşsa, yollar dar gelmeye başlayıp yolların fiiliyatta açılmasında sıkıntılar yaşanıyorsa ve bu saydıklarımın hepsi bir kentte yaşanan bir sorunsa revizyon imar planları yapılması artık bir zorunluluktur. Revizyon imar planlarının 20-30 yılda yapılması gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Gelişen ve büyüyen bir kentte bu planları her yılda yaptırabilirsiniz. Demek ki Ereğli öyle bazıların bahsettiği ve sürekli dile getirdiği gibi büyüyen bir kent değil ki ancak 20 sene sonra revizyon imar planı yapma gereksinimi doğmuş. Bana sorarsanız tabi ki de bu revizyon yıllar önce yapılması gerekirdi. Asıl bunu bu kadar yıl bekletenlere ‘neden bu kadar beklediniz’ diye sormak lazım” dedi.
İmar Revizyon Planı’na açtıkları dava ile ilgili açıklamalarda bulunan Alpago, şöyle konuştu: ” Özellikle basın açıklamasındaki 6. madde (Oysa varsa tespit edilen eksiklikler her vatandaşın yaptığı gibi itiraz aşamasında değerlendirilip düzeltilebilirdi” diyor. Nasıl yani şimdi bizim itirazlarımız doğru ve bunlar komisyon tarafından değerlendirilip düzeltilebilirmiydi?. Madem düzeltilebilirdi de, neden bunu 5000’lik planlar aşamasında düzeltmediniz. Komisyon toplantılarında bunları dile getirdik. Eğer niyetleri düzeltmek olsa idi zaten 5000’lik aşamasında düzeltirlerdi. Ama niyet baştan bozuk olunca işin sonu da maalesef bozuk oluyor. (Plan ana kararlarını etkilemektedir) ifadesinden de anlaşılacağı üzere bizim itiraz ettiğimiz konular planın ana kararlarını etkileyen konulardır. Yani öyle bazılarının dediği gibi gereksiz itirazlar değildir ki, bunu kendileri de bu basın açıklaması yolu ile zaten kabul etmişlerdir. Planın ana kararlarını etkileyecek şekilde hatalar yapıldı ise (onların söylemlerine göre konuşuyorum) ana kararları hatalı olan bir planı nasıl meclis toplantısında oylamaya sunarsınız? Plan ana kararları olmadan nasıl bir planlama yapıyorsunuz?, Çevre yolu ile ilgili durumda ise karayollarından güzergah ile ilgili görüş almadan yolun güzergahını değiştiremezsiniz; kaldı ki belediye başkanı basın açıklamasında da ifade ettiği gibi, (karayollarının görüşü alınarak kesinleştirilmesi) şartıyla bu yolun güzergahın 1:5000’lik ve 1:1000’liklere işleyebilirsiniz. Anlaşılacağı üzere kendileri zaten kendi ağızları ile bu konuda hatalı olduklarını ifade ediyorlar.
Yine bu basın açıklamasında Orman görüşünün yeterli açıklıkta olmadığını ifade ediyorlar. Peki nasıl oluyor da kurum görüşlerine göre hazırladığınızı iddia ettiğiniz bir plandan sonra Orman görüşünün yeterli açıklıkta olmadığını söyleyebiliyorsunuz. Biz şimdi bunun hangisini dikkate ve ciddiye almalıyız. Ereğli’nin geleceğini bağladığınız bir planda yeteri açıklıkta olmayan bir kurum görüşüne göre nasıl plan hazırlarsınız. O zaman biz şöyle mi düşünmeliyiz; DSİ ‘nin de DDY’nin de kurum görüşü de yeterli açıklıkta olmayabilir. Konusunda kendini uzman kabul etmiş bir kurumun bu denli ucu başı belli olmayan bir açıklama yapmış olması çok acıdır”
Posbıyık’ın yaptığı basın açıklamasında çelişkili ifadelere yer verdiğini ileri süren Alpago, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Ben hangi birinden başlamalıyım inanın bilemiyorum. Şunu anlamakta zorlanıyorum; hem (dava planının esasını etkilemesi ve özelikle iptali için açılmıştır. Planın ana kararlarını etkileyen hususlardır) diyorsunuz. Arkasından da(planlar tüm mevzuat ve teknik hususlara uygun hazırlanmıştır) diyorsunuz. Şimdi soruyorum; eğer sizin planlarınız tüm mevzuat ve teknik hususlara uygun olarak hazırlanmış iseniz açılan dava nasıl oluyor da planın ana kararlarını etkileyebiliyor. İşte bunu anlamakta zorlanıyorum.
Teknolojik bir dünyada yaşadığımızı zannedersem hepimiz kabul ediyoruz. Peki tüm verilerin ve haritaların dijital ortamda hazırlandığı bir ortamda (burada ki kastım 5000’likler ve 1000’liklerin dijital ortamda hazırlandığı bir ortamda) ‘5000’likler üzerinden ölçü alınmadığı’ ve ‘ kurum görüşlerinin kesin hatlarının 1000’liklerde kesinleştirildiği’ şeklinde bir açıklama yapabiliyorlar anlamıyorum. Kurum görüşlerinin 5000’liklerde kesinleştirilmesi ve buna göre ana kararların alınması bir zorunluluktur. Kurum görüşlerinin kesinleştirilmediği bir 5000’likte neyin ana kararlarını aldığınız. Neresi gerçekten orman, neresi gerçekten sit alanı, neresi gerçekten tarım alanı olduğunu bilmeden nasıl plan ana kararlarını aldınız. Ben bir şehir plancısı olarak çok merak ediyorum. Ölçekli olarak hazırlanmış her türlü haritadan ölçü alabilirsiniz. Ölçü alamadığınız tek plan vardır oda zaten plan notlarında ölçü alınamadığı net olarak ifade edilmiştir ki oda bakanlıkça hazırlanan 1.100000 ölçekli çevre düzeni planlarıdır. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, kurum görüşlerinin tamamı 5000’lik haritalar üzerinden belediye tarafından talep edilmiştir. Madem ölçü alınamıyordu neden bu şekilde talep edildi? Aynı zamanda ‘çok hassas davranılması’ gereken bir süreç olarak tanımladığınız bu imar planlarında, yangından mal kaçırır gibi davranmak nasıl bir hassasiyettir bunun cevabını siz basın üyeleri ve okuyucular verecektir”
Taslak plan diye bir şeyin söz konusu olamayacağını altını çizen Alpago, şunları söyledi:”Belediye başkanı, tüm Türkiye’de planlama, bilindiği gibi ilk aşamada taslak olarak hazırlanmaz. Taslak olarak hazırlanmış bir plan belediye meclisinin onayına sunulmaz. Nedeni mi, 3194 sayılı imar kanunun 8. maddesine göre ‘planlar belediye meclisinde onaylanarak yürürlüğe girer’ denilmektedir. Hadi diyelim ki sizin dediğiniz gibi planlar taslak olarak hazırlanır ve meclisin onayı sunulur. Daha sonrada 1 ay askıda kalır. Peki, o zaman 1 aylık itiraz süresinde daha taslak durumda olan planlardan nasıl olurda imar durumu verirsiniz. Taslak planlar adı üzerinde taslak plan daha kesinleşmeden nasıl imar durumu veririsiniz. Planlar, özellikler meclisin onayından geçmiş planlar, artık taslak plan değil resmi plandır. Bu kanuna dayanarak söylüyoruz. Bizim bilmediğimiz ve sizin uygulamada kullandığınız bir kanun varsa bu konuda bizleri bilgilendirirseniz de çok seviniriz.”
Belediye Meclis üyesi olarak askı süresini beklemek zorunluluklarının bulunmadığını anlatan Alpago,“Hatalı bir durum varsa ve belediye bunu düzeltmeye yanaşmıyorsa hukuk yolları açıktır. Bu planların onaylanması noktasında da oy kullanma hakkımız varsa ki, var hukuk yollarına başvurmak için hiçbir süreyi beklemek zorunda değiliz.
Hem açılan dava ile ruhsat verirsek vatandaşımız sıkıntıya girecek diyorsunuz, hem de basında imar durumu ve ruhsat verilmeye başlanmıştır hayırlı olsun diyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu .Şimdi Sayın belediye başkanım, 1:1000 ölçekli planlar belediye meclisinin onayından geçti ve yürürlükte buna göre siz zaten ruhsat ve imar durumu vermek zorundasınız eğer sizin başka bir kanun ve yönetmeliğiniz yoksa .
Dava konusu alanlar planın bütününü kapsayan konular olmayıp belli bir alanı kapsamaktadır. Polemikleri çok sevdiği için belediye başkanımız bu konuyu da polemik haline getirerek bizi hedef göstermiştir” dedi.
Kendilerinin de CHP’liler gibi seçilere göreve geldiklerini hatırlatan Alpago, sözlerini şöyle tamamladı:
“Göreve geldiğimiz günden beri Ereğli’nin menfaatleri hep birinci önceliğimiz olmuştur. Bu nedenle revizyonun Ereğli ve Ereğli halkına vereceği zararları önlemek için grup olarak tüm gücümüzü gösterdik ve göstermeye de devam edeceğiz. Özellikle şehir plancısı olarak bu konuda kendi işlerimi dahi aksatarak, tüm komisyon çalışmalarına katılarak ve bu konuda geceleri de çalışarak yaptığım çalışmaları, grubum ile paylaşarak yapılan yanlışları dile getirdik. Ereğli’nin gelecekte revizyon imar planlarından kaynaklı olarak yaşayacağı zorlukları ve sıkıntıları önceden gördüğümüz için komisyonda ve mecliste düzelttiremediğimiz hataların düzeltilmesi için konuyu mahkemeye taşıdık. İmar Komisyonu çalışmalarına katıldığım halde varlığım hiçe sayılarak beni imar komisyonu raporu konusunda bilgilendirmeden benim imzamı almadan imar komisyonu raporu mecliste okunarak oylanmıştır. Bu AK Parti Grubunun hiçe sayılmasıdır. Bundan duyduğumuz rahatsızlığı çıkıp gazetelerde bağırarak anlatacak halimiz yok. Biz bu konuda hukuk yolunu tercih ettik. Açılan davanın yada yapılan itirazların doğru veya yanlış olduğu cevabını ne sayın belediye başkanından, ne de belediyeden değil hukuk tarafından cevaplandırılması istiyoruz. Ve bu nedenle de davanın sonucunu bekliyoruz. Şunu da belirtmeliyim ki bizlerin kaybedeceğine çok inandıkları bir davayı da bu kadar önemseyerek maddeler halinde basına demeçler vermeleri de bu konuda ne kadar yetersiz olduklarını göstermektedir”
Alpago’nun ardından aynı konu üzerine yorum yapan AK Parti Kdz. Ereğli Belediye Meclis Üyesi Yusuf Kalay da “ Açılan dava Ereğli'de ticareti engellemek için değil Ereğli'nin menfaatleri doğrultusunda imar revizyonu yapılması içindir. Aksini düşünmüş olsaydık davayı yürütmeyi durdurmak için açardık, oysa biz davamızı revizyonun incelenmesi üzerine açtık. Bir gerçek vardır Ereğli'de ciddi manada inşaat, emlak ve bunlara bağlı sektörlerde daha doğrusu Ereğli'nin tamamında kriz vardır. Bizim davamız daha sonuçlanmadığına göre bu ekonomik krizin sebebi ve sebep olan yöneticiler veya kurumlar kimlerdir? Kimler görevini yapmamıştır? Konu inşaat ve ruhsat olunca muhatabı belediye oluyor, konu ticaret olunca da haliyle muhatabı Ticaret ve Sanayi Odası oluyor. O zaman bu krizin en büyük sorumlusu Ereğli Belediye Başkanı ve bu başkanın uygulamalarını ortaya koyduğu tavrı benimsediklerini ve takdir ettiklerini söyleyen Ticaret Odası ve Başkanıdır. Evet belediye meclis üyeleri olarak bizim üzerimizde vebal vardır. O da Ereğli'nin menfaatleri doğrultusunda doğruları ortaya koymak ve arkasında dimdik durmaktır. Bunun için ödenecek bir bedel varsa bundan da kaçmayız. Belediye Başkanının bizleri toplum içinde tek veya toplu olarak hedef göstermesi bu olayların doğru olduğunu göstermez. Bu oyunları daha önce de oynamıştı. Bu söylemlerin doğru kabul edilerek kişilerce tarafımıza yapılacak herhangi bir olumsuz hareketin sorumlusu Halil Posbıyık'dır. Benim veya meclis üyesi arkadaşlarımın kılına zarar gelirse bunun hesabı çok ağır bir şekilde sorulacaktır. Bu konunun ilgili makamlarca takip edilmesinin altını önemle çiziyorum” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz