Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, "Türkiye'nin içişlerine karışmak bana düşmez ancak mağdurların yakınları adına söylenecek şeyler gerilimin düşürülmesine katkıda bulunur" dedi.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz CNN Türk'te programa katılarak soruları cevaplandırdı.
Schulz, Uludere'yle ilgili soruya, "Henüz bir şeyler söylemek için çok erken. Ben de raportör değilim. Ama bu kadar önemli ve bizi de ilgilendiren bir olayın Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilgili raporlarından birinde yer alacaktır şüphesiz. Sivillerin askeri operasyondan etkilendiği bir durum. Eğri oturup doğru konuşalım Uludere bir felaket. Türkiye'nin içişlerine karışmak bana düşmez ancak mağdurların yakınları adına söylenecek şeyler gerilimin düşürülmesine katkıda bulunur" cevabını verdi.
Schulz, 'BDP bu meseleyi Uluslararası Adalet Divanı'na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyor. Bu Avrupa Birliği'ni de ilgilendiren bir konu haline gelmiyor mu?' sorusu üzerine, "Herhangi bir yanlış anlaşılma olmasın. Soruya yanıt vermekten kaçınıyorum gibi anlaşılmasın. İçşilerine karışmak bana düşmez derken bir yargıda bulunmamın mümkün olmadığını kastediyorum. Yeterli bilgim yok. Mutlaka bana gerekli bilgiler sağlanacaktır. Bu bilgi ulaştığında görüşlerimi açıklarım. Bir konuyla ilgili önceden yargıda bulunmamak benim kurallarımdan biri. Terörle mücadele çok ciddi bir meseledir. Her ülke halkın güvenliğini savunma hakkına sahiptir. Sivillerin yaşam hakları da teröristlerce ihlal ediliyor. Bu nedenle tam olarak ne olduğunu bilmek durumundayız. Ancak şunu tekrarlamak isterim. Sorumluların belirleyecek somut gerçeklerden bağımsız olarak söylüyorum bunu. Masum sivillerin öldürüldüğü bir durum varsa her hükümet mağdurların ailelerinin çektiği acıyı gözönünde bulundurmalıdır" dedi.
Schulz, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'le Uludere konusunu görüşüp görüşmediği sorusuna, "Bu konu Türkiye içersinde çok tartışılan bir konu şu aşamada. Konuyu Çiçek ile yaptığım görüşmede gündeme getirmedim. Hiçbir muhalefet lideri de bu konuşu benimle yaptığı görüşmede gündeme getirmedi. Çünkü benim ziyaretimin odağında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ndeki rolü ve ilişkiler vardı. Ama şunu itiraf edeyim. Milletvekilleri görüşümü sormadı ama meclis dışından pek çok kişi sordu. Ben de burada yaptığım gibi görüşümü
beyan ettim. Ama Meclis'te yaptığım temaslar, hükümet yetkilileriyle yaptığım görüşmeler ya da yaptığım konuşmalarda bir gündem maddesi değildi" cevabını verdi.
Schulz, cezaevindeki gazetecilerle ilgili olarak ise "Öncelikle bu tartışmanın temelinde teröristin nasıl tanımlandığı yatıyor. Bu konu buraya ne zaman gelsek konuşulur. O yüzden sorunun kaynağında net olmayan bir terör tanımı var. Eğer yorum açık bir tanım varsa ortada o zaman polisin ya da savcının pek çok kişiyi içeri atma hakkı oluyor. Evet konuyu Abdullah Gül ile değil de Başbakan Erdoğan ile yaptığım görüşmede gündeme getirdim. Brüksel'e gelip pek çok kişinin ülkedeki durumdan yakındığını söyledim kendisine ve o da reddetti" dedi.
Schulz, tutuklu vekiller konusunu da ise "Meclis Başkanı ve grup başkanları ile yaptığım tüm görüşmelerde konuyu gündeme getirdim. Bu Meclis'te çok büyük bir çatlak oluşturan bir mesele. Muhalefetteki gruplar vekillerin cezaevinde bulunmasından ya da Zana gibi bazı vekillerin yeniden cezaevine konulması olasılığından rahatsız. Meclis'in çoğunluğununsa bu konuda içi rahattı" dedi.
Schulz, 'Türkiye'de şu sıralar kürtajın yasaklanması meselesini konuşuyoruz. toplumsal cinsiyet alanında ciddi sorunlar var. Başbakan bu konularda tutumunu sertleştiriyor. Bazıları kendisini cumhurbaşkanlığa hazırladığını bazıları da ortadoğunun lideri olmaya soyunduğunu söylüyor. Siz nasıl görüyorsunuz. Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyen bir ülkenin lideri olarak mı yoksa Ortaoğu'nun yeni lideri olarak mı görüyorsunuz" sorusuna ise "Başbakan Erdoğan'la çok açık ve net bir münasebetimiz varD dün kendisiyle bir buçuk saat görüştüm. Samimi bir fikir teattisi oldu. Bence Başbakan'ın pozisyonu çok açık. Bir Avrupalı olarak İslami bir partinin liderinin batıcı ve liberal bir programı olmasını beklemem. Her zaman kendi seçmenin seslendiğini onlara hitap ettiğini gözönünde bulundurmak gerekiyor. Bir parti liderinin ve Başbakan'ın konuşması arasında bazen fark olabilir. Kendisini bir başbakan olarak her zamanki gibi ülkesine yarar sağlayacak avantaj ve fırsatları kolluyor. Avrupa Birliği ile bağın avantaj getireceğine de inandı bugüne kadar ama bir yandan da bir başka seçeneği yani Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeyi de hesaba kattı. Dün sayın Erdoğan ile bu konuyu uzun uzun konuştuk. Bana net bir şekilde şöyle söyledi: Bölgedeki diğer ülkelere bakın. Mısır, Tunus ve Arap baharının diğer ülkelerine ve bir de bana bakın. Kimi tercih edersiniz. Bizim modelimiz Afrika'nın kuzeyi için bölgesel kalkınma açısından ilginç bir model. Avrupa Birliği'nin demokratik değerleri ile çoğunluğu müslüman olan bir ülke diğer yanda da AK Parti'den kısmen daha radikal olan siyasi partiler. Durumu değerlendirdiğini ve analiz ettiğini gördüm. Bir Başbakan olarak ülkesi için fırsat ve avantajları kolluyor, parti lideri olarak da aynı şeyi partisi için yapıyor" karşılığını verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz