Osmanlı Devleti'nde vergi sistemi hem merkezi devlet hem de yerel yönetimler tarafından yürütülen bir sistem olarak işletilmiştir. Vergiler genel olarak direkt olarak alınan ya da dolaylı olacak şekilde iki farklı sınıflandırma ile incelenebilmektedir. Doğrudan olan vergiler belli bir gelire ya da servete dayalı olarak alınmıştır. Dolaylı olan vergiler ise daha geniş bir halk topluluğundan genel olarak mal ve hizmet tüketimi üzerinden alınacak şekilde bir sistem kurulmuştur.
Köylülerden, tüccarlardan alınan vergiler aşar vergisi ya da ondalık vergi, öşür vergisi, cizye vergisi gibi isimler konularak sınıflandırılmıştır. Bunun dışında haraç vergisi, gümrük vergisi gibi vergiler de farklı gruplardan çeşitli koşullara bağlı olarak alınmıştır.
Avarız vergisi, Osmanlı'da daha çok savaş, doğal afetler ya da beklenmedik bir şekilde gerçekleşen durumlar gibi olağanüstü haller durumlarında devletin ekonomik durumunu desteklemek ve karşılamak amacı ile alınan geçici türde bir vergi türü olarak tanımlanmıştır. Kelime olarak avarız Arapça kökenli bir kelimedir ve Türkçe tam karşılığı zarar, kayıp ya da eksikliktir. Bu vergi türü halktan düzenli olarak alınan vergilerden daha farklı olarak acil ihtiyaçlar durumunda alınan bir vergi türüdür.
Avarız vergisi kelime anlamı olarak da halkın beklenmedik bir olay ile karşı karşıya kaldığı durumda devletin geçici olarak topladığı vergilerin ifadesi olarak kullanılmıştır. Belli şartlara bağlı olarak bazı gruplardan alınacak şekilde bir sistem kurulmuştur.
Avarız vergisi Osmanlı Devleti'nde belli bir süreyi kapsayacak şekilde belli kesimlerden alınan bir vergi sistemidir. Bu vergi türü genel olarak devletin yönetimde sıkıntı yaşandığı durumlarda ve dönemlerde halkın zor durumda kaldığı süreçlerde devreye sokulmuş bir sistem olmuştur. Bu vergini almak gerektiğinde devlet avarız vergisini şu kişilerden almıştır:
Avarız vergisi belli amaçlar doğrultusunda belli zamanlarda alınan bir vergiydi. Bu vergi türünün temel birkaç amacı şu şekilde listelenebilir: