Oğlunun ölmüş olduğu açıklanan acılı baba'nın,Başbakan Erdoğan’dan ricası.
”Başbakanım,Oğlumun cesedine otopsi yapılsın.”
Adana’da merkez ilçe Seyhan’a bağlı Narlıca Mahallesi’nde oturan 14/04/1998 doğumlu Kemal Şen, 2012 yılın’da okulların kapanmasıyla birlikte dönem sonunda, tatilde ailesine destek amacıyla, evlerinin yakını’na 1,5 yıl önce taşınmış olan arkadaşına iş aradığını ve çalışmak istediğini açıklar.
Yapılan bu konuşmalar esnasında arkadaşının babası olan Adnan Çermik adlı komsuları Kemal Şen’e oto tamircisi bir arkadaşının olduğunu,eğer isterse,orada çalışabileceğini söyler.
Çalışma iş sözü alan Kemal Şen iki hafta boyunca Komşuları olan 60- 65 yaşlarındaki Adnan Çermik’le birlikte her sabah Seyhan Kıyıboyu caddesinde bulunan (Erdeniz Otomotiv’e) gitmektedir.Adı belirtilen işyeri sahiplerinden Erdeniz Çelebi ve Ersin Çelebi’ye ait olan oto tamircisinde’ki iş yerinde çırak olarak çalışmaya başlar.
İki hafta süren bu çalışma sonucunda,geçimini seyyar tabla ile tatlı satarak sağlayan baba Hüseyin Şen 28 Temmuz 2012 tarihli günde oğlunun çırak olarak çalıştığı semte seyyar tatlı satmakta iken oğlunu görmeye gider.
Oto tamircisinde oğlunu göremeyen baba Hüseyin Şen’e oğlu Kemal Şen’in, 20 Tl verilerek bidonla benzin almaya gönderildigi şu ana kadar çocuğun ortada olmadığı,aldığı bu haberle yıkılan baba Şen oğlunun akibeti hakkında bilgi almaya çalışmakta iken,iş yeri sahipleri tarafın hakarete uğruyor.
28 Temmuz 2012 tarihinde olayla ilgili gerekli soruşturma ve oğlunun bulunması için,tüm yetkili birimlere (Polis-savcılık vb.) her yere muracat ettiğini,fakat oğlunun başına gelenler hakkında her hangi bir sağlıklı bilgi almadığını ifade ediyor.
Resmi mercilerde bir bir yüzüne kapanan kapılara karşın,baba Hüseyin Şen kendi yöntemleriyle çare bulmaya çalışıyor.Kayıp ilan afişleri yaptırarak cadde ve sokaklara,hemen hemen her semte ilanlar asarak oğluna ulaşmaya çalışıyor.
Ancak 28 Nisan 2013 tarihinde Seyhan çocuk bürosundan yapılan bir TLF çağrısıyla biraz umutlanan Hüseyin Şen,soluğu çağrılmış olduğu Seyhan çocuk bürosun’da kendisine gösterilen resimlerle oğlunun ölüm haberi ve Tarsus’ta oğlunun suda boğularak öldüğünü öğreniyor.
Tarsus belediyesi tarafından,sahibi bulunmadığı gerekcesiyle,cenazenin,Adana’da bir mezarlığa gömüldüğünü öğrenen baba,oğlunun öldüğüne bir türlü inanmadığını ,söylem ve bu güne kadarki gelişen sürec’de yaşananlar çelişkilerle dolu olduğu ifade ediliyor.
Bu nasıl bir Adalet anlayışıdır’ki arandığına dair resmi başvurularının olmasına rağmen,oğlunun suda boğularak ölmesine inanmıyor. Çocuk bürosunda gösterilmiş olan resimlerin gerçeği yansıtmadığını ifade ediyor.Suda boğulmuş olarak öldüğü açıklanan ve oğluna ait olduğu kendisine gösterilen resimlere istinaden,görmüş olduğu manzara karşısında şüphelerinin daha’da artığını ifade ediyor.
Suda boğulmuş olan bir çocuk,madem öyley’se görmüş olduğu kısmi resimlerde gövde kısmının neden parçalandığını,yoksa çocuğum organ mafyasınamı kurban gitti diyerek,sorulara cevap arıyor.
Başbakanımız Tayip Erdoğan’a yalvarıyorum,gerekli talimatları vermesini rica ediyorum.
Benim çocuğumun öldüğü iddia ediliyor,9 10 ay geçmesine rağmen madem o tarihte oğlum boğularak ölmüş ise ,resmi kayıp aranıyor başvurularım bulunmaktaydı.Tarsus mahalinde boğularak öldüğü açıklanan oğlumun sahipsiz diyerek,Tarsus belediyesi tarafından Adana’da bir mezarlığa gömüldüğü açıklanmaktadır.Çocuk bürosunda öğrenilen bu bilgi doğrultusunda tüm israrlara rağmen oğlunun mezar yerinin gösterilmesini ve otopsi yapılarak incelenme talebinin red edildiğini açıklıyor.
Çaresizlik içerisinde oğlunun ölmediğini iddia eden acılı baba 10 yıl önce eşinden boşandığını, oğlu Kemal ve kızı miyase ile birlikte yaşadığını,olanlar karşısında kızı Miyasenin’de hayatından endişe duyacağını ve kızına sarılarak gözyaşlarına boğuluyor.
Ülkemin başbakanına,içişleri bakanına,Adalet bakanına sesleniyorum.Bu güne kadar tüm yetkili mercilere yapmış olduğum başvurular,adeta geçiştirilmiştir.
Soruyorum Allah aşkına,garibana yaşam hakkı yokmudur?
Neden benim çocuğumun başına bu iş gelmiştir.Dilerim hiçbir yavrunun başına bu tür şeyler gelmez.Tüm anne ve babala’da seslendiğini ifade eden acılı baba aman çocuklarınıza sahip çıkın diyerek uyaruda bulunmayı’da ihmal etmiyor.
Çalmadık kapı bırakmadım,bazı dostların önerileri doğrultusunda,Başbakanlık iletişim merkezi olan BİMER’e dilekceler yazdım,şu an içişleri bakanlığına bir dilekce daha yazarak oğlunun gerçek manada akibeti hakkında bilgi almaya çalıştığını ve çalmadık kapı bırakmadığını açıklıyor.
Her şeye rağmen Adaletin bir gün tecelli edeceğine inandığını belirtirken,keşke,çocuğumu komşuma güvenmeseydim,ona inanarak tamirciye gitmesine izin vermeseydim,bunlar başımıza gelmezdi diyerek sözlerini tamamladı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz