Ekşisözlük yazarı mikako'nun yazdığına göre Deniz Gezmiş darağacına gitmeden aşağıdaki diyalogu yaşamış:
- son bir arzun?
+ Filtreli cigaran var mı abi?
- var?
+ Birer tane ver de yakalım abi... Hiç içmedik be. Gözümüz açık gitmeyelim bari.
“Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
Boynumda yağlı ip
Gelip dayanmışsam
darağacına
Dudaklarımda yarın
Gözlerim yarınlarda
Unutmak mı gerek seni?
Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece
kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
sunmayacak mıyım
insanlara?
Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim
insanlara?”
Asılmadan önceki gün kapatıldığı hücrede sürekli bu türküyü söylediği de rivayet edilir.
Son isteği sorulduğunda "babam yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görünce, oğlumun doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülecek; ayakkabımı bile giyemeden beni apar topar buraya getirdiler; babama söyleyin, ayakkabım yoktur diye üzülmesin; onlara hediyem olsun" diye cevap verir.
Cemil Gezmiş, ailesi hakkında verdikleri bilgilerde Deniz Gezmiş'in anne tarafından dedesinin hem Balkan Savaşı'nda hem de Kurtuluş Savaşı'nda savaştığından bahseder.
Çatışmaya girip girmediği konusunda ise net bir bilgi bulunmuyor.
'DEVRİM' yazısı 1968'de Hüseyin İnan, Taylan Özgür, Alparslan Özdoğan ve Mustafa Yalçıner tarafindan yazıldı.
Şiirdeki 'müjgan' bir kadın ismi değil Attila İlhan'ın kirpikleridir. Müjgan Arapça'da kirpik demek. Şiiri bir de bu bilgi ışığında okuyun:
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Bu teklifin yapıldığı iddiası 2008 yılında ortaya çıkıyor. Habere göre teklif iki görevli aracılığıyla Deniz Gezmiş'in babasına veriliyor.
Kaynak: Hürriyet, 30 Mart 2008, "Gezmiş'e burs teklifi"
Ben, Deniz'in 70'in sonbaharında ODTÜ'ye geldiğinde bana söylediği sözleri hatırlıyorum, onlar oldukça kritik sözlerdi. Bazı kararlarımı hep o sözleri aklımda tutarak verdiğimi hatırlıyorum. Rastgele bir tartışma içerisinde ama çok ciddi bir tartışma içerisinde Deniz, şöyle bir öngörüde bulundu: "Bütün Türkiye'ye sıkıyönetim gelecek, herkesi cezaevine dolduracaklar. Orada herkesin bir koğuşu olacak, her eğilimin bir koğuşu olacak." O zamanki adlara bağlı olarak, "Kırmızı Aydınlık Koğuşu, Beyaz Aydınlık Koğuşu, Sendikacılar Koğuşu... Ziyaretçiler tavuk getirecek, onlar, bu tavukları nasıl paylaşacaklarını tartışacaklar." Şimdi hatırlamıyorum kimdi, birisi: "peki ya biz ne yapacağız" diye sordu. Deniz, "biz öleceğiz oğlum" dedi, "çünkü biz dövüşeceğiz ve esas oportünizm nasıl bir şeydir, mücadele nasıl bir şeydir, devrimcilik nasıl bir şeydir onu o zaman herkes görecek."