Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat İnceöz, "Bu iki fayın birleşiyor olması, daha uzun bir periyotta ama daha yıkıcı bir depremin, meydana gelebileceğini şimdiden öngörmek gerektiği inancındayız. Ana kırık hariç, bu fay hattı orta büyüklükte, yani 5.5 ile 6.5 arasında değişen önemli bir depremi meydana getirebilir" dedi.
Elazığda geçen yıl Haziran ayında Hazar Gölü üzerine kurdukları platformdan gölün derinliklerine inerek karotlarla çözeltiler alan Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kadir Eriş ve ekibi; Hazar Gölünün evrimi ve depremselliğini ortaya çıkartmak için aldıkları numuneleri incelemek amacıyla 2013 Ocak ayında Elazığ Fırat Üniversitesi Yer Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (FÜYAM) kurdular.
3 yıl sürecek olan TÜBİTAK Projesi kapsamında Fırat Üniversitesinden 5 araştırmacı, İstanbul Teknik Üniversitesinden 3 araştırmacı ve 4 yüksek lisans öğrencisiyle 2012 yılı Haziran ayında araştırmalarına başlayan ekip; bir yıllık çalışmalarının sonucunda Hazar Gölü`nün deprem haritasını ortaya çıkarttı.
2013 Ocak ayında kurdukları Fırat Üniversitesi Yer Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezinin amacını Türkiyedeki göl ve denizlerde yer bilimleri alanında araştırmalar yapmak olarak açıklayan Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kadir Eriş; "Özellikle deprem kuşağı olan ülkemizde tektonik olarak oluşan göllerde depremsellik veya deprem araştırmaları yapabilmek için farklı disiplinlerin bir araya geldiği araştırmalar yapmak gerekiyor. Bu merkezin en önemli amaçlarından biri de özellikle deprem kuşağı olan bölgelerde eski depremlerin izlerini araştırmak ve bu bölgelerdeki depremsellik risklerini ortaya çıkarabilmek. Biz göllerde farklı metotlar uygulayarak hem gölerin evrim süreçlerini hem de bu süreçlerde yaşanan eski depremselliklerin izlerini ortaya çıkartmaya çalışıyoruz." dedi.
ESKİ DEPREM İZLERİNDEN PERİYOTLARA ULAŞACAKLAR
Geçen yıl Haziran ayında Elazığ Hazar Gölünün dibinden sondajla karotlara aldıkları çamur numunelerinin bir yıllık araştırmaları sonucunda elde ettikleri analizleri anlatan Yrd. Doç. Dr. Eriş; dünyada yeni uygulanan bu tekniğin Türkiyede ilk defa Elazığ`da uygulandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Hazar Gölünün yaklaşık 55 metre derinliğinden aldığımız bu çamur numunelerinde Hazar Gölünün binlerce yıllık süreçte hem iklimsel değişimleri hem de özellikle eski depremlerin izlerini hem jeokimyasal hem de fiziksel ve gözlemsel metotlarla ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Farklı yerlerde gördüğümüz kum seviyelerinin muhtemelen Doğu Anadolu Fayı üzerinde geçmişte meydana gelen depremler ile gölün içerisinde oluşan heyelanlar ve bu heyelanların sonucunda da göl tabanında oluşan kum seviyelerinin olduğunu düşünüyoruz. Bu kum seviyeleri eğer radyokarbon yaşlarla yaşlandırılabilinirse ve eski depremlerin yaşlandırıldığı ortaya çıkarılabilirse Doğu Anadolu Fay sistemi üzerindeki eski depremlerin tekrarlanma aralıkları belirlenebilecektir. Bu teknik dünyada da yeni uygulanan bir teknik. Aktif tektonik fay zonları üzerinde bulunan göllerde yapılan sondaj çalışmaları sırasında farklı teknikler kullanılarak bu çamurlar içerisinde saklı olduğunu düşündüğümüz eski depremlerin izleri radyo karbon yaşlandırması yapılarak depremsellik periyotları ortaya çıkarılabiliyor."
DEPREM İZLERİ GÖL İÇERİSİNDE ÇOK İYİ KORUNUYOR
Hazar Gölünün dibinden sondajla aldıkları karotlar sayesinde farklı yerlerdeki kum seviyelerini görebildiklerini ve bunların muhtemelen Doğu Anadolu Fay Hattının son iki bin yılda ürettiği eski depremlerin izleri olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kadir Eriş; araştırma sonuçlarının hazine arşiv niteliği taşıdığına dikkat çekerek; "Depremlerin izleri göller içerisinde çok iyi korunabiliyor. Biz bu kum seviyelerini veya eski depremlerle oluşan bu akıntı izlerini eğer karotlarda tespit edebilir ve yaşlandırabilirsek Doğu Anadolu Fay Sistemi`nin deprem üretebilme potansiyelini ortaya çıkarabilmiş olacağız. Burada bu çamur numunesi üzerinde farklı renkler görüyoruz. Bu farklı renklerin aslında birer anlamı var. Özellikle karotun bu kısmında çamurların çok açık renkli olması bu döneme karşılık gelen gölde o zamanki iklimin çok kurak olduğunu gösteriyor. Genelde göl ve çevresinde ılıman iklimin mevcut olduğu yüzlerce veya binlerce yıl önce oluşan daha ılıman iklimlerini ise yine bu sondaj numunelerinde çok daha koyu renkli çamurların varlığından anlıyoruz. Bu karot boyunca yapılan farklı jeokimyasal analizler sayesinde global olarak oluştuğunu bildiğimiz binlerce yıllık süreçlerdeki buzul dönemlerinin ve buzullar arası dönemlerin izlerini de Hazar Gölü ve çevresinde karotlardaki farklı analizlerle ortaya çıkarabiliyoruz." diye konuştu.
GÖL TABANININ HARİTASI KORKUTUYOR
Yapılan araştırma sonuçlarını depremsellik bakımında yorumlayarak, proje kapsamında Hazar Gölünde yaptıkları sismik çalışmalarla göl tabanının batımetrisini ortaya çıkardıklarını açıklayan Elazığ Fırat Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat İnceöz; depremsellik araştırmasında tektonik bir göl olan Hazar Gölünün oluşumunda yakın alanlarından geçen iki önemli aktif fay segmentinin önemli bir rolü olduğunu söyledi.
Göl tabanının haritasına baktıklarında kuzey doğudan başlayan ve Palu yakınlarından başlayıp göle kadar uzanan Palu segmenti ile gölün güney batısından itibaren başlayıp Pötürgeye kadar uzanan iki ayrı segmentin varlığını tespit ettiklerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Murat İnceöz; "Hazar Gölü iki tane fay segmentinin kesiştiği bir alanda yer alıyor. Bu segmentler gerek tarihsel ve gerekse aletsel dönemde bir takım depremler üretmiş. Tarihsel dönem depremlerine baktığımız zaman Palu segmenti üzerinde iki tane büyük deprem var; 1874 ve 1875 depremleri. Pötürge segmentinde ise 1893 ve 1905 depremleri var. Ancak bu depremler tarihsel dönemlerde geliştiği için bunların tam da yerlerini net olarak ortaya koymamız zor. Bilindiği gibi Doğu Anadolu Fay Sisteminin aletsel dönemde yani son yüzyıllık periyotta ürettiği tek bir deprem var yüzey yırtılması oluşturan; o da 1971 Bingöl depremidir. Bunun dışında üretmiş olduğu büyük bir deprem yok. Bu açıdan baktığımız zaman Hazar Gölünü de içerisine alan alanda bu fay sisteminin davranışıyla ilgili elimizde çok fazla veri olmadığını söylememiz gerekir. Özetle meydana gelen depremleri değerlendirdiğimiz zaman; özellikle Hazar Gölünün güney batısından Pötürge`ye doğru uzanan kısım üzerinde çok ciddi bir deprem aktivitesi olmadığını görüyoruz. Ancak bu alanda 2004 ve 2007 yıllarında meydana gelmiş orta büyüklükte çok ciddi deprem aktivitesi olduğunu da söylememiz lazım." dedi.
"ELAZIĞLILAR HER AN 6.5`LİK DEPREME HAZIR OLMALI"
Doğu Anadolu Fayı`nın ana kırığından kaynaklanabilecek büyük bir depremin gerçekleşebilmesi için henüz erken olduğunu açıklayan Yrd. Doç. Dr. İnceöz; şehir merkezini içerisine alan zonda çok geniş fay parçaları olduğuna dikkat çekerek Elazığlıları şu sözlerle uyardı:
"Bu fayın üzerideki kayma hızı yıllık ortalama bir santimetredir. Bir santimetrelik kayma hızını baz aldığınız zaman 7 ve üzeri depremler için en az 300-350 yıllık periyotlara ihtiyaç var. 1874-1875 ile 1893-1905 depremlerini ki 6 buçuğun üzerindedir bu depremler. Bu depremleri baz aldığımız zaman o tarihlerden bugüne kadar yaklaşık 100-130 yıllık bir sürecin geçtiğini görüyoruz. Hazar Gölünü de içerisine alan Doğu Anadolu Fayının ana kırığından kaynaklanabilecek büyük bir depreme yani 6 buçuğun üzerinde bir depremin gerçekleşebilmesi için daha zamana ihtiyacımızın olduğunu biz düşünüyoruz. Ancak göl tabanında bu iki fayın birleşiyor olması daha uzun bir periyotta ama daha yıkıcı bir depremin daha uzun bir dönemde meydana gelebileceğini de şimdiden öngörmek gerektiği inancındayız. Ancak Elazığlılar şunu da unutmamalı. Elazığ şehir merkezini de içerisine alan ve Hazar Gölü`ne kadar uzanan bu geniş zonda, doğrultuları değişken çok fazla sayıda çok önemli fay parçaları var. Ana kırık hariç bu fay segmentlerinin orta büyüklükte yani 5 buçuk ile 6 buçuk arasında değişen önemli bir deprem aktivitesi oluşturabileceğini de aklımızda tutmamız gerekiyor. Bunun en iyi örneklerini biz 2004, 2007 ve 2010 Okçular depreminde yaşadık. Bu iki fay kırığının göl tabanında birleşiyor olması daha büyük bir yırtılma yaratabilecek bir depremle sonuçlanabileceğini göstermesi açısından bizim için son derece önemli bir veridir." dedi.
Muhabir : Arzu AKIN
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz