Muğla'da düzenlenen "Ege Bölgesi Dilcileri Sürekli Çalıştayı" başladı.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, kültürün milletlerin yaşamasında önemli rolü olduğunu söyledi.
Tarihte dillerini kaybettikleri için kaybolan millet sayısının oldukça fazla olduğunu belirten Harmandar, "Dünyada 300 milyon Türk dili konuşan insan olduğu söyleniyor. Bu sayı çok yüksek olmasına rağmen bununla orantılı bir etkinliği olup olmadığı tartışılır. Bizim bu sayıyla orantılı bir etkinliğe ulaşmamız gerekir. Türkiye nüfusuyla İngiltere'nin nüfusu aynı ama İngilizce bir dünya dili. Kendi dilimizi korumalıyız ve geliştirmeliyiz" dedi.
Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün ise Türk dilinin tarih boyunca Farsça ve Arapça'nın etkisi altında kaldığını, günümüzde de İngilizce ve batı dillerinden etkilendiğini dile getirdi. Gürün, öz Türk dilini bu günlere kırsal kesimde yaşayanların ve halk ozanlarının yaşattığını anlatarak, gelecek nesillere de taşınması için çalışılması gerektiğini vurguladı.
-"Farklılıklar zenginliklerimizdir"-
Açılış konuşmalarının ardından Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürer Gülsevin, "Türklerde dil birliği" konulu sunum gerçekleştirdi.
Türk kavramının anlamının çok önemli olduğunu ifade eden Gülsevin, "Türk kavramının anlamı bilinmediği sürece gönül birliğinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Türk bir şeyi ifade etmez, iki şeyi ifade eder. Birisi genel anlamda bir Türk'tür. Sibirya'dan Kosova'ya kadar olanı kapsar. Diğeri de dar anlamda tarihin her döneminde değişik grupları kastetmiştir. Bugün maalesef sadece bizi kastediyor" diye konuştu.
Türk dünyasının kültürünü bir ırmağa benzeten Gülsevin, "Avrasya'nın bir yerinden doğan ama nereden doğduğu bilinmeyen ırmak, bütün Avrasya'yı gezmiş ve gezerken her yeri sulamış. Gezerken çaylardan beslenen ırmak coşkun bir sel haline gelmiş. Bu yüzden Türkçe'de de Ermenice, Arapça, Sırpça, Rusça, Moğolca kelimeler var. Böyle bir zenginliğin içinde yaşamaya tarih bizi mecbur etmiş" dedi.
Gülsevin, Türk dili ve kültürünün Sibirya'dan Avrupa'nın ortalarına, İtalya'ya kadar en az 2 bin yıldır dolaşan ve zenginleşen bir dil olduğunu anlattı.
Türk yazı dilleri arasında farklılıklar olduğu gibi ve ortaklıklar da bulunduğunu ifade eden Gülsevin, şunları söyledi:
"Bizim farklılıklarımızı yok etme hakkımız yok. Farklılıklar zenginliklerimiz, binlerce yıllık yaşantımızı sakladığımız hazinemizdir. Hangi coğrafyalarda, iklimlerde kimlerle hayat sürdüğümüzü dillerimizde yaşatıyoruz. Eğer farklılıkları yok etmeye çalışırsak kendimizi ortadan kaldırırız. Bizlerin vazifesi farklılıkları korumak, ortaklıkları ise hem korumak hem de arttırmak olmalıdır."
Yarın sona erecek ve Pamukkale, Uşak, Ege ve Muğla Sıtkı Koçman üniversitelerinden yaklaşık 50 öğretim üyesinin katıldığı çalıştayda, "Türkçe'de zamanlar ve adlandırmaları", "Tarihi Türk Lehçelerinde Metin Çalışmaları" konuları ele alınacak.
Muhabir: Ali Rıza Akkır / Durmuş Genç
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz