Ekonomi Bakanı Zeybekci, Büyüme Rakamlarını Değerlendirdi

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye, ABD doları cinsinden 820 milyar dolarlık bir ekonomi olmuştur. Kişi Başına GSYH 2012 yılında 10 bin 459 ABD doları iken 2013 yılında 10 bin 782 ABD dolarına yükselmiştir" dedi.Ekonomi Bakanı Zeybekci, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre 2013 yılının dördüncü çeyreğinde Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası (GSYH) bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 4,4 oranında artışla beklentileri aştığını kaydederek, Türkiye ekonomisinin olumsuz küresel ekonomik koşullara rağmen 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ettiğini ve Türkiye’nin verisi açıklanan AB üyeleri içerisinde IV. çeyrekte en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu hatırlattı.Bakan Zeybekci, 2013 yılının tamamında Türkiye’nin GSYH büyüme oranı yüzde 4 seviyesinde gerçekleştiğini söyleyerek, “2012 yılı için yüzde 2,1 olarak revize edilen büyüme oranına göre önemli ölçüde artış göstermiştir. Böylece büyüme oranı Orta Vadeli Program’da 2013 yılı için öngörülen yüzde 3,6 düzeyini de aşmıştır. 2013 yılında yüzde 4 büyüyen Türkiye; verisi açıklanan AB üyeleri içerisinde, 2013 yılında Letonya’nın (yüzde 4,1) ardından en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olmuştur” ifadeleri kullandı.2013 yılında Türkiye ekonomisinin cari fiyatlarla 1 trilyon 561 milyar 510 milyon TL büyüklüğe ulaştığını belirten Zeybekci, şunları kaydetti:“Türkiye, ABD doları cinsinden 820 milyar dolarlık bir ekonomi olmuştur. Kişi Başına GSYH 2012 yılında 10 bin 459 ABD doları iken 2013 yılında 10 bin 782 ABD dolarına yükselmiştir. 2013 yılında ekonomik büyümede iç talebin belirleyici olduğu görülmektedir. İç talep açısından en önemli katkı özel tüketim harcamalarından gelmiştir. Bununla beraber kamu yatırım harcamaları ve özellikle yılın ikinci yarısından itibaren özel sektör yatırım harcamaları da büyümeyi desteklemiştir.”“2014 yılında iç talep artışını kontrol altına almaya yönelik tedbirlerin etkisinin de görülmeye başlamasıyla, büyümenin kompozisyonunda iç talep kaynaklı büyümeden dış talep kaynaklı büyümeye doğru bir değişim göreceğiz” diyen Zeybekci, “Son dönemde döviz kurunun daha yüksek bir seviyede istikrar kazanmış olmasının da katkısıyla, en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği ekonomisinde toparlanmanın başlaması dış talebin büyümeye katkısı artacaktır. Yerel seçim sonuçları da Türkiye ekonomisinde istikrarın kalıcılığını teyit ederek siyasi risk algılamasını azaltan bir diğer olumlu gelişme olmuştur. 2014 yılının ilk çeyreğinden itibaren net ihracının büyümeye katkısının pozitif olmasını bekliyoruz. Nitekim bugün açıklanan dış ticaret verilerine göre yılın ilk iki ayında ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,2 artarken, ithalatımız yüzde 1,7 azalmış, dış ticaret açığımız yüzde 16,7 oranında gerilemiştir. 2014 Şubat ayında, tüm zamanların en yüksek Şubat ayı ihracat değeri kaydedilmiştir. 2014 yılının ilk iki ayında da ihracatta şimdiye kadar ilgili dönemlerde görülen en yüksek değer kaydedilmiştir” diye konuştu.İhracattaki yükselişin tetiklediği üretim artışının 2014 yılında tüm ekonomiye olumlu katkıda bulunacağını kaydeden Zeybekci, “İç talebin yavaşlama ihtimalini ortadan kaldırarak ekonomide canlanmayı sağlayacak ve bunun sonucunda istihdam artışının kesintisiz olarak sürmesini destekleyecektir. 2014 yılında, artan ihracat-üretim-istihdam kurgusu yanında, ihracat artışına bağlı gelir artışı, iç tüketimi de artırarak büyümeyi tetikleyecektir. Bu sürece hizmet eden, ihracatçı için rekabetçi, ithalatı ise cazip olmaktan çıkaran bir döviz kuru seviyesini destekliyoruz” ifadeleri kullanıldı.En önemli önceliklerinin ihracata yönelik üretimde yerli girdi oranını artıracak politikaların olacağını kaydeden Zeybekci, şunları kaydetti:“Bildiğiniz gibi ihracatımızı nicelik olarak artırmak yeterli değildir. Katma değeri yüksek ihracat yapmak zorundayız. Bu çerçevede yönlendirici ve destekleyici politikalarımızı sürdüreceğiz. Özellikle Ar-Ge’nin ve yerli girdi üretiminin desteklenmesine yönelik çalışmalara hız veriyoruz. 2014 yılında dış talep kaynaklı büyümeye geçişle birlikte kamu maliyesi ve finans sektörü zaten çok güçlü olan Türkiye ekonomisi, kendi kendisini besleyen yeni bir olumlu döngüye girecektir. Bu süreçle birlikte reform kararlılığımızı ortaya koyacak politikalarla ekonomide de ‘Yeni Türkiye’ diyoruz.”