Erman Toroğlu'dan Arda'ya cevap!

Erman Toroğlu ve Arda Turan arasında yaşanan polemik spor basınının gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Arda Turan'ın, sert açıklamalarına Erman Toroğlu Kanaltürk'te yayınlanan 'Telegol' programında yanıt verdi.

Toroğlu, programda söyledikleriyle gazete manşetlerinin alakasız olduğunu, bilinçli olarak gündemi değiştirmek adına üzerine gelindiğini söyledi. Toroğlu ayrıca, Arda Turan ve Galatasaray Kulubü'nün kendisini dinlemeden sırf gazete manşetlerine dayanarak hakkında sert açıklamalarda bulunduğunu belirtti.

Toroğlu konuyla ilgili şunları söyledi:

"Pazar ve pazartesi program yaptık. Ondan sonra da ben Bodruma gittim, uçakta Posta Gazetesi'ni gördüm. Haberde yazan cümle ile başlık çok farklı. Başlık olarak atılan 'Arda çok seks yaptığı için sakatlandı' sözleri benim birebir sözlerim değil.

Arda'yı izledim bir baktım ağlayarak konuşuyor, acaba Arda'yı ne üzmüş diye düşündüm. Bir yerden çıktı bu olay, herkes bir şey söyledi bir şeyler yazdı. İnsanın bazen ağzından bir şey çıkmış olabilir ama düşündüm daha sonra söylediklerimi, ben sorun olacak şeyler söylememiştim. Konuştuklarıma mümkün olduğu kadar dikkat ederim. Herkes bir yorum yaptı ama benim ne söylediklerimi o günkü programı izleyenler çok iyi hatırlar.

Şu örneği vermek istiyorum; Mersin İdmanyurdu'nda oynarken iğneden sarılık oldum. Hastanede yattım 15 gün, daha sonra çıkım ve tahliller yapıldı. Hastane doktoru bana kortizonlu bir ilaç verdi. O ilacı alırsam futbol hayatım bitecekti. Başka bir doktora gittim, o da tahlillere baktı ve 'O ilacı kullanma, antrenmanlara başla' dedi. İki tane zıt görüş duyunca Ankara'da doktorlara gittim. O doktorlarda hızlı yürürsen ölürsün, futbolu bırak dediler. Benim abim de doktor. Daha sonra futbola başla diyen doktora gittim ve konuştum. Sonunda bir karar vermem gerekiyordu. Kendimi iyi hissettiğim için futbol oynamaya devam ettim. Şimdi ben bunu anlatmış olayım bir programda, bu programı izleyen ve aynı hastalığa yaklanan bir futbolcu da beni izlesin ve futbola devam etsin, daha sonra da ölsün. Bu benim suçum mu? Ben başıma gelen bir olayı anlatamaz mıyım?"

"BENİ ARDA'NIN KASIKLARI İLGİLENDİRMİYOR"

"Beni Arda'nın kasıkları ilgilendirmiyor. Çocuk bir beraberlik yaşıyormuş, bu beni ilgilendirmez. Yarın evlenirler inşallah, kırmızı panjurlu bir evleri de olur. Bunlarla benim bir alakam yokken, bir başlıkla olay bu boyutlara geldi. Pazar günü bu olay oldu. Oradan olay bu başlığa geldi. Burada benim tartışacağım konu bu, biz iki gün yorum yapıyoruz, üçüncü gün bu başlık çıkıyor. Başlık olayı benim yazdığım gazetelerde de benim başıma sorunlar açmıştır. Başlığın aşağıda yazılanlarla paralel olması lazım. Bu haber çıkınca, Arda'nın cevabı geliyor. Arda burada bir isimden bahsetmiyor, yorum yapıyor, yorum bana doğru dönüyor."

"BANA SİLAH ÇEKSELER KİM SAHİP ÇIKACAK?"

"Biz konuşabiliyoruz, tartışabiliyoruz. Arkadaşlar iki tane konuşmam var, bunları da defalarca izledik. Sonra Arda'nın açıklaması ve Galatasaray'ın açıklamalarını da gördük. Arda ve Galatasaray neye dayanarak bunları söylediler? Onların yolda gezen taraftarları var, hesabını soracak. Bodrum'da kolumdan çektiler ve hesap sordular. Geldi birisi bana bıçak ya da silah çekse kim sahip çıkıcak bana. Savcıların şöyle bir olayda devreye girip, ya arkadaşlar gelin bakalım demesi gerek miyor mu? Adam kolumdan çekip bıçağı çok kolay bir şekilde saplayabilirdi bana. Kim hata yapmışsa, mahkemeye gider. Avukatlarım şu an bu olaya bakıyor. Çünkü gazetelere bakıyorum, örneğin, Vatan ve Star Gazetesi'ne bakıyorum, ikisinin de başlığı aynı; "Yeter artık Erman Hoca".

Milli Takım son 30 yılın en kötü günlerini geçiriyor, Azerbaycan maçından sonra bu olaylar nedeniyle milli maçtan bahsedildiğini gördünüz mü? Hep Erman Toroğlu ile uğraşıyorlar. Siz değil misiniz, yalan habere prim vermeyelim diyenler. Beni ya da Serhat Ulueren'i arasalardı, video dökümlerine ulaşamazlar mıydı? Bunlar kasıtlı şeyler. İşin ikinci yönü de şu; milli takım ve federasyon baskısıyla bazı yerler bazı şeyler yapmaya çalışıyorlar. Galatasaray çıkar benden özür dilerse, konu kapanır. Ama varsa hakkım Cumhuriyet Başsavcılarını göreve çağıracağım. Şeref nedir, şerefsizlik nedir, bunu biraz sonra konuşacağız."

"BUNLARIN HESABINI KESECEĞİM"

"Yalan haber. Doğru haber. Ağızdan çıkan buradaki konuşmamız. Mal burda. Tezgahın üzerinde. Saklamışsınız malı, ben bir şey konuşuyorum, birinci günü bir şey yok, ikinci günü bir şey yok, üçüncü günü milli maç haberler gazetede. Çıkarlar özür dilerler tamam. Ama dilemezlerse cumhuriyet savcılarını göreve davet edeceğim.

Tabii şu da var, burada acaba bu işin içinde başkaları var mı. Bunu da göreceğiz. 7 Ekim'de Habertürk gazetesi 'Suni çim mi? Seks mi?' başlığı atmış, Galatasaray kulübü açıklama yapsaydı ya. Kim hata yapmışsa bunun bir tek olayı var, mahkeme. Kim varsa sonuna kadar kaç paraysa mahkemeye vereceğim. İki gazetede var ertesi gün aynı başlıkla çıkıyor, bu tesadüf mü? Serhat Ulueren sana Galatasaray kulübü, Arda arasa bu dökümleri ne kadar sürede verirdin? 15 dakika. Öyle bir yerden düğmeye basacaksınız, ateş etmeye başlayacaksınız. Milli maç konuşulmayacak. Yemezler. Ateş ettirerek susturmaya kalkıyorlar? Öyle organize olup ateş ederseniz, bu ülkede mutlak savcılar var. Sığınacağımız bir tek adalet var. Şeref ve şerefsizliğe hiçkimse karar veremez... Benim sığınacağım bir adalet var. Benim taraftarım yok arkadaş. Şerefe şerefsizliğe kimse karar veremez. Bakıyorum otobana yan yollardan girenler var. Otobana yan yollardan girmeyeceksin, sakatlanırsın. Ben bunların hesabını keseceğim. Nasıl keseceğim? Yasal yollarla, hakkımı arayarak gireceğim."