Genelkurmay Başkanlığı’nın "Türkiye Şehitlerini Anıyor" etkinliğinde Kore Savaşı şehitlerinden Üstçavuş Necmettin Orar’ı anlatan Albay Erhan Altunok’un sözleri duygusal anlar yaşattı. Altunok, 66 yıl önce Kore’de şehadete eren Antalyalı şehidin hayat hikayesini anlatırken şehidin yakınları gözyaşlarına hakim olamadı.Genelkurmay Başkanlığı tarafından şehitleri yad etmek için başlatılan "Türkiye Şehitlerini Anıyor" etkinliği kapsamında İstanbul Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi Komutanlığı’nda Kore Savaşı şehitlerinden şehit Üstçavuş Necmettin Orar için anma töreni düzenlendi. Öğretmen Albay Erhan Altunok’un sunumuyla gerçekleştirilen törene şehidin yakınları, askeri yetkililer, gaziler, müze ziyaretçileri ve öğrenciler katıldı. Anma töreni, sancağın yerini alması, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı’na çelenk bırakılması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Selçuk köyünden olan şehidin hayat hikayesini anlatan Albay Altunok, "İbrahim Bey ve Hikmet Hanım’ın göz bebeğiydi. Simitçilik yapıyordu babası ve Necmettin de daha küçük yaşlarda simitçilik yapan babasına yardım ediyordu" dedi.Okuma-yazma merakı olan şehidin askeri bir okula girerek bir komutan olmayı istediğini ifade eden Altunok, nihayetinde bu amacını gerçekleştiren şehidin astsubay okuluna girerek başarıyla mezun olduğunu anlattı. Altunok, çeşitli birliklerde görev yapan şehit Üstçavuş Orar’ın daha sonra Kore Savaşı’na giden birliğe katıldığını, Türk adını dosta düşmana ezberlettiğini vurguladı."BIRAKIN BENİ, SALDIRIN DÜŞMANA"Türk askerinin kusursuz disiplin anlayışının yanında birlik ve beraberliklerindeki inanılmaz ruh ve ahlak üstünlüğüyle dünyaya örnek olduklarını belirten Altunok, ABD’de yayınlanan pek çok kitapta bu disiplinin şifrelerinin çözülmeye çalışıldığını anlattı. Albay Altunok, Anadolu bozkırının ortasında binbir mahrumiyet içerisinde yetişen Türk çocuklarının birbirleriyle olan dayanışmalarının arkasında "vatan aşkı" yattığının ortaya çıktığına dikkat çekti. "Üzerlerinden üniforma çekilip alınsa bile yüzbaşı yine bir yüzbaşı, onbaşı yine bir onbaşıydı" diyen Altunok, şunları kaydetti:"Bir yemek yenecekse önce hasta olana ikram ediyorlardı. Her zaman tertemizdiler, disiplini bozmak için o birliğin başındaki komutanı alırsanız idare hemen bir sonraki rütbeliye geçiyordu. Onu da alırsanız bu defa ondan sonrakine, eğer bütün komutanları alırsanız bu defa iki asker kalıyordu ve onda da kıdemli olan komutan oluyordu. Yani Türk ordusunun disiplinini bozmak mümkün değildi. Bu inanılmaz dayanışma, bu inanılmaz yardımlaşma, bu disiplinin temel prensibiydi. İşte yiğidimiz, kendisine hayran kalınan böyle bir ordunun şanlı neferlerindendi. Bir akşam vakti süngü hücumunu ilk defa gören düşman kuvvetlerine saldıran askerlerinin en önünde saldırırken kör olası bir mermi geldi göğsüne saplandı. ’Bir mermi bana ne yapar ki dağ gibi adamım ben’ dedi, sendeledi. Sonra omzundan bir mermi daha yedi, dizlerinin üzerine doğru çöküverdi. Onun vurulduğunu gören yiğitler hemen komutanlarına doğru koşuşturdular. ’Bırakın beni, saldırın düşmana, gösterin dünyaya atalarınız gibi yiğit ne demekmiş, kahraman ne demekmiş, Türk ne demekmiş öğretin onlara’ dedi. Ve aziz ruhunu huşu içinde teslim etti şehit Necmettin. Bir gün yüzü göremeden, çoluk çocuğa eremeden, sessizce çekip gitti bu dünyadan."Tören, şehit yakınlarına onur belgesi ve rozet takdim edilmesinin ardından hatıra fotoğrafı çektirilmesiyle sona erdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz