Fulgencio Batista
Fulgencio Batista, 1933 yılında örgütlediği çavuşlarla birlikte Küba’da bulunan önceki rejimi devirerek kendi rejimini uyguamaya başladı. Bir süreye kadar ülkeyi yakınları vasıtası ile yönettikten sonra 1940 yılında Küba Başkanı oldu.
Batista ve ABD yakınlığı
1944 yılında görevinden ayrıldı ve gezilere çıkacağını söyledi. Bu süre zarfında Florida’da yaşayarak, Küba’da kendine edindiği serveti ABD’de yatırım yaparak değerlendirdi. 1952 yılında yeni bir askeri girişim ile yeniden başkan oldu (Bu müdahale ABD tarafından haklı görüldü ve hoş karşılandı). İlk döneme oranla çok daha fazla diktatör vari bir yönetim şekli takındı. 2. Döneminde ise ABD’nin Küba’yı fuhuş ve içki ve kumar merkezi yapmasına izin verdi. 26 temmuz 1953
26 temmuz 1953 tarihinde Fidel Castro ve Raul Castro liderliğinde, az cephaneli yaklaşık 100 kişilik gerilla gurubu, Batista rejimi yıkmak adında Moncada Kışlası’na saldırdı. Saldırıda bir çok gerilla hayatını kaybederken hayatta kalanlarla beraber Fidel Castro ve Raul Castro’da Batista rejimi askerleri tarafından yakalanarak yargılandı ve hapse atıldı. Castro kardeşlerin Meksika’ya sürgün edilmesi
1955 yılında gelen aşırı baskılar sebebi ile Casto kardeşler ve politik suçlular Meksika’ya sürgün edildi. Burada sürgüne uğramış diğer Kübalılar’la tanışan Castro kardeşler, Che Guevara ile de Meksika’da tanıştı. Bu sürgün, aslında bir nevi güç birleşimi için fırsata dönüştü.
Fidel Castro yeniden Küba’da
Kasım 1956 tarihinde Fidel Castro liderliğindeki grup Granma yatı ile Küba’nın doğusuna çıktı. Yardım almaları gereken gurup ile aralarında bulunan mesafeden dolayı iletişim kuramadılar ama yaklaşık 100 kişilik olan bu kararlı gurup ilerlemeye devam etti.
Fidel Castro’ya hava saldırısı
Batista’nın hava kuvvetleri saldırısı sonucunda 12-20 kişi civarında bir sayıya düşen gerilla gurubu, hayatta kalanları toplamak için yeniden kolları sıvadı. Halkın içinde bulunan kararlı sempatizanlar sayesinde hayatta kalanlar yeniden bir araya geldi. Batista’dan kanlı güç gösterisi
200 kişilik gurup Batista’nın küçük garnizonlarına başarılı saldırılar düzenlemeye başlayınca, Batista’nın cevabı çok kanlı oldu. Küba’daki şehirlerde kanlı cevaplarla siyasi kontrolü sağlamaya çalışan Batista’ya, Castro’nun cevabı da gecikmedi ve Batista yanlılarını idam ederek politik anlamda güç dengesini yeniden sağladı. Güç dengeleri
200 kişilik Castro gurubuna karşı 30.000 ile 40.000 arası askeri bulunan Batista arasında ciddi sayı üstünlüğü varmış gibi görünse de, Batista’nın ordusu zorunlu, eğitimsiz, isteksiz ve zorla savaşa sürüklenen askerlerden oluşuyordu. Ağustos 1958 zaferi
21 Ağustos 1958’de Castro güçleri saldırmaya başladı. Her ele geçirilen yerden alınan cephaneler ve halk arasında oluşan sempati Castro ordusunu güçlendirmişti. 30 Aralık 1958’de Yaguajay Çarpışması’ndan zaferle ayrılan gerillalar Batista’yı paniğe sürükledi ve Batista ülkeyi terk etti. Bu olaydan sonra Castro ordusu başka hiç bir çatışmaya girmeden ülkeyi Batista rejiminden kurtarmış oldu. 6 Ocak 1959’da Fidel Castro Havana’ya ulaşınca, Küba’nın yeni başkanı belli oldu. Fidel Castro’nun ABD’yi kızdıran ilk reformları
Fidel Castro’nun ülkede yaptığı toprak reformu ve özel işletmeleri kamulaştırması, Küba’da bir çok yatırımı bulunan ABD’yi deyim yerindeyse çileden çıkarmıştır. Zaten bu tarihten sonra Küba ve ABD arası hızla açılmaya başladı. Castro, çoğu ABD'li iş adamlarının olan tüm kumarhane ve genel evlerleri kapatınca ipler tamamen koptu. ABD Başkanı Eisenhower, CIA’e yetki verdi (Mart 1960)
ABD Başkanı Eisenhower, CIA’e yetki vererek, Kübalı mültecilerin Castro’yu devirmeleri amacıyla eğitim vermesinin önünü açtı. Mülteci olarak ABD’ye gelen Batista yanlıları CIA tarafından eğitilmeye başlandı. ABD, Küba ile diplomatik ilişkilerini koparttı (3 Ocak 1961)
ABD, Küba’yla diplomatik ilişkilerini koparması döneminde, Havana’daki ABD elçiliğini kapattı ve ticari ambargo uygulamaya başladı. ABD’nin bu hamlesi sonrasında Küba, Sovyetler Birliği’ne yakınlaşmaya başladı. Domuz Körfezi Çıkarması (17 Nisan 1961)
CIA tarafından eğitilen ve desteklenen Kübalı mülteciler Domuz Körfezi Çıkarması’nı (Playa Giron) yaparak Küba hükumetini devirmek istemiş ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mongoose Operasyonu (1961)
Başarısızlıkla sonuçlanan operasyonun ardından, Kennedy yönetimi, Küba hükümeti ve ekonomisinin istikrarını bozmak amacıyla Mongoose Operasyonu’nu başlattı. Operasyon kapsamında ‘Castro’nun öldürülmesi’ de bulunuyordu. Küba füze krizi (14 28 Ekim 1962)
Bu tarihlerde Castro’nun, Sovyetler’e ait nükleer füzeleri Küba’ya konuşlandırmaya izin vermesiyle 13 gün süren Küba füze krizi patlak verdi. Gergin pazarlıkların ardından Sovyetler lideri Nikita Kruşçev, ABD’nin de Türkiye ’deki füzelerini çekmesi karşılığında füzelerin sökülmesi kararı aldı. Bu olay, dünyanın nükleer savaşa en çok yaklaştığı an olarak nitelendiriliyor. ABD’den yeni ambargo (8 Şubat 1963)
Dönemin ABD başkanı Kennedy, ABD vatandaşlarının Küba’ya gitmesini ve finansal işlem yapmalarını yasakladı. Bu uygulamaların üst üste gelmesi, ABD’nin Küba poltikasının ilerleyen yıllarda nasıl şekilleneceği konusuna netlik kazandırdı. Seyahat yasağı genişletildi (19 Mart 1977)
ABD başkanı Jimmy Carter, ABD’nin seyahat yasağının genişlemesine izin verdi. Castro’nun ekonomik hamlesi (Nisan 1980)
Küba ekonomisini rahatlatmak için Castro, geçici olarak kısıtlamaları kaldırdı ve çoğunluğu eski mahkum olan 125 bin kişinin ABD’ye gitmesine izin verdi. Reagan’dan yeni ve sıkı seyahat yasağı (19 Nisan 1982)
Başkan Reagan seyahat yasağını yeniden uygulamaya soktu ve ticari ambargoyu sıkılaştırma kararı aldı. Göç anlaşması (1994)
Küba ve ABD göç anlaşması imzaladı. Anlaşmada, ABD’nin yılda 20 bin Kübalı’yı ülkesine kabul edeceği maddesi yer alıyordu. ABD’nin değişmeyen hamlelerine karşı Küba’nın cevabı sert oldu (24 Şubat 1996)
Bu dönemde ABD’nin Küba üzerindeki planları ana tema altında değişmedi. Bunun üzerine Küba, Miami merkezli olan ve Kübalı sürgünler tarafından kullanılan ABD’ye ait iki uçağı düşürdü. ABD kongresinin insan haklarıyla çelişen Helms-Burton yasasını kabulü (6 Mart 1996)
ABD Kongresi, Küba’ya uygulanan ambargoyu sıkılaştıran ve insan hakları ile çelişen Helms-Burton yasasını kabul etti. Yasa, neredeyse tüm yabancı hükümetler ve insan hakları örgütleri tarafından kınandı. 'Küba Beşlisi' (12 Eylül 1998 – Haziran 2001)
ABD, Miami’deki beş kişiyi “Havana’ya istihbarat sağladıkları” gerekçesiyle tutukladı. Haziran 2001 yılında ise tutuklanan beş kişinin ajanlıkla suçlandığı meşhur ‘Küba Beşlisi’ davası başladı. İlk gıda ihracı (Kasım 2001)
ABD, 22 kişinin ölümüne neden olan Michelle Kasırgası’nın ardından Küba hükümetine 30 milyon dolarlık gıda yardımında bulunma kararı aldı. Bu durum, 40 yıldan uzun süredir ilk kez meydana gelen gıda ihracıydı. Bush’un suçlamaları (Mayıs 2002)
Bush yönetimi, Küba’yı biyolojik silahlar üretmekle suçladı. (Daha önce yaşadığımız Irak ve şu anda yaşamakta olduğumuz Suriye politikalarının çok benzeri bir politika) Bush’un yeni ambargosu (Ekim 2003)
ABD başkanı George W. Bush, aralarında seyahat ambargosunun sıkılaştırılması ve Özgür Küba'ya (Irak’ta Saddam karşıtı gurupların desteklenmesi veya Suriye’de hükumet karşıtı gurupların desteklenmesi gibi) yardım komisyonunun kurulmasını içeren komünizm karşıtı yeni önlemlerini duyurdu. Bu hamlede Bush ve ABD’nin Küba’ya askeri müdahale yapılmasını ve hükümetin devrilmesini desteklediğini görebiliyoruz. ABD’den yeni ambargo bahanesi (Şubat 2008)
Raul Castro resmi seçimler sonucunda Küba başkanı olarak görevine başladı. Washington, Raul Castro’nun halk tarafından seçilmesinden sonra, ticari ambargosunun özgür ve adil seçimler yapılmadığını bahane ederek devam edeceğini söyledi. Obama’dan yeni politika (13 Nisan 2009)
ABD Başkanı Obama, Küba’ya aile ziyaretlerinin önündeki kısıtlamaları kaldırdı. Obama, dini veya eğitim amaçlı Küba ziyaretlerine de izin verdi. ABD’li yardım görevlisinin ABD ajanı olduğu anlaşıldı ve tutuklandı (3 Aralık 2009)
ABD’li yardım görevlisi Alan Gross, Washington’ın ajanı olduğu için Küba’da tutuklandı ve yargılama sonucunda 15 yıl hapis cezası aldı. ABD kısıtlamaları hafifletti (14 Ocak 2011)
Obama, ABD’nin Küba’ya uyguladığı kısıtlamaları bir kez daha hafifletti. İlişkilerin normalleşmesi için ilk adım (17 Aralık 2014)
Küba, Alan Gross’u insani gerekçelerle, ABD ise Küba beşlisinden hala hapiste olan üç kişiyi serbest bıraktı. ABD ve Küba diplomatik ilişkilerin normalleşmesi ve karşılıklı elçiliklerin açılması konusunda anlaşmaya vardı. İlerleyen sürede neler olacak?
ABD’nin dış politikası kapsamında ilişkilerin tam olarak normalleşmesi söz konusu olmayacaktır. Küba hükümeti devrilinceye kadar, ABD yanı başında kendisi gibi düşünmeyen ve Rusya’nın müttefiki olan bir ülke ile tamamen iş birliği içinde olması söz konusu değil. Yani Küba yönetimi ABD’nin istediği gibi olana kadar, Küba ve ABD’nin arası tam anlamıyla düzelmeyecek diyebiliriz.