Yeni Türk Ticaret Kanunu Hazırlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ünal Tekinalp, yasanın yürürlüğe girmesinin ardından mahkemelerin büyük bir uyum gösterdiğini, küçük sermaye sahiplerinin dava açmada güç sahibi olduklarını gözlemlediklerini vurguladı.İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Sakız’daki Aegean Üniversitesi işbirliğinde İzmir Ticaret Odası’nda gerçekleştirilen Sermaye Piyasası Hukuku ve Finansal Denetim Uluslararası Konferansı’na katılan Prof. Dr. Tekinalp, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ticaret Kanunu’nu hakkında görüşlerini aktardı. Prof. Dr. Tekinalp, Türkiye’nin ilk ticaret kanunun 50’li yıllarda hazırladığını, çok önemli revizyonlar görmeden 2000’li yıllara dek kullanıldığını anımsattı. Komisyon başkanlığını yürüttüğü Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda yasanın yürürlüğe girmeden 4 gün önce değişikliğe uğradığını, bu durumu talihsizlik olarak değerlendirdiğini kaydetti. Avrupa Birliği’nin oluşturulması ile yeni politik entegrasyonun sağlanmasının gerektiğini, ekonomik, ticari ve politik bir çok uluslararası kurulların gereksinimi olarak Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yapıldığını belirten Prof. Dr. Tekinalp, "Reforma ihtiyaç vardı. 2000’de komisyon uzmanlarıyla çalışmaya başladı. Ancak yasa yürürlüğe girmeden 4 gün önce 6335 sayılı yasa ile bazı ilkelerde değişikliğe gidildi. Bunlar tahlihsiz değişikliklerdi. Bu değişikliklerin zaman içerisinde eski haline geleceklerine umut ediyorum" dedi."MAHKEMELER YASAYA HIZLA UYUM SAĞLADI"Kendisi için en büyük problemin büyük çabalarla kurduğu kamu gözetim, muhasebe ve denetim standartları kurulunun çalışma tarzı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tekinalp, kurulun hiçbir katkıda bulunmadığını, aksine kurulmuş olan standartları ortadan kaldırıldığını söyledi. Eğitim faaliyetlerinin son derece yavaş ilerlediğini vurgulayan Prof. Dr. Tekinalp, kurulun çalışma yapısı dışında mahkemelerin yasaya büyük uyum sağladığını ifade etti. Yasayla ticari şirketlerle ilgili önemli değişimler yaşandığını belirten Prof. Dr. Tekinalp, şirketlerdeki küçük pay sahiplerinin dava haklarıyla güçlendiklerinin farkına vardıklarına dikkat çekti. Yasanın yürürlüğe girmeden önce tepki gösterenlerin şimdiki halinden çok da memnun olduklarını düşünmediğine işaret eden Prof. Dr. Tekinalp, şunları söyledi:"Kobilerin kredilenmesi son derece güçleşmiştir. Benim kanaatime göre Avrupa Birliği’nden almaları gereken yardımları ve teşvikleri, bunlara ilişkin programları alamamışlardır. Ben en çok bilançoya kredi verilmesini sağlamaya çalıştığımı bildirdim. Çünkü bilonçoya kredi alınamazsa sınırlı sorumlu şirket kalmaz. Kızkardeşinizden tutun annenize, kayınvalidenize dek kefalet imzasını alırlar. Bundan dolayı çok üzgünüm. Ne yazık ki bilançoya kredi alınması konusunda bir adım ileri gitmiş değiliz. Bu benim hayalimdi.""FİNANSAL RAPORLAMA VERGİ KANUNU’NUN ALTINDA OLMALI"Prof. Dr. Tekinalp, yeni hükümetin yaklaşımından memnun olmadığını, finansal raporlamanın Vergi Kanunu’nun altına konulduğunu, ikisinin çok farklı konular olduğunu söyledi. Tekinalp, "Yeni Türk devletinin yaklaşımından hiç memnun değilim. Finansal raporlama vergi kanunundan çok farklı. Özel finansal raporlarmayı Vergi Kanunu’nun altına koyuyorlar. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu şekilde davranmak ile uluslararası piyasa standartlarına uygun bir şekilde çalışmak mümkün olmayacaktır. Son anda çıkan kanunla bu ilkede web sayfalarının olması değiştirildi, Türkiye’de 150 bin şirket var. Bunların 600’ü kamu şirketidir. Diğerleri ise uluslararası denetime ve finansal raporlamaya tabi değil" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz