Usta gazeteci Büyüka, kongre öncesinde, “Yıldırım, uzak ara yapar, Aydınlar 2 bin 500 oy alır” demişti.
Evet, sandıktan 11. kez Aziz Yıldırım, Mehmet Ali Aydınlar’a fark yaparak, yeniden koltuğa otururken, duayen ağabeyimiz Şansal Büyüka’nın yanılmadığını gördük. Benzetme yerindeyse Büyüka, seçim tahmininde on ikiden vurdu adeta. Büyüka’nın tahmininde sadece 117 oy oynadı, hepsi o kadar... Hani, insan kantara koysa, ancak bu kadar tartar.
Eee ne de olsa 40 yılın bir bilgi birikimi var Usta’da... Yorumlarında, kritiklerinde kılı kırk yarar, en önemli özelliği ise tarafsızdır. Gazetecilik ilke ve göreneklerine sıkı sıkıya bağlıdır Büyüka...
Dediğimiz çıktı
Sandığa ve de sandıkta yarışanlara saygılı olma adına müthiş özen gösterir Ustamız:
“Hiç kimsenin yanında olmadığım gibi, karşısında da değilim. Sonuçta bizler gazeteciyiz, tarafsız olmak zorundayız. Bu bizim işin olmazsa olmazımızdır. Seçim öncesinde analitik bir değerlendirme yaptım, dediklerimin çoğu doğru çıktı. Aziz Yıldırım Ceketini koysa kazanır derken, bir hayalcilik değildi, bir gerçeği ortaya koydum. ‘Fark atar’ diyecektim, ama söylemedim. Hatta yazılmasını dahi istemedim. Niye ? Çünkü yarışanlara saygım vardı. Ama bir gazeteci, televizyoncu olarak analitik bir değerlendirme yapmaya çalıştığım. Söylediğimiz de çıktı.”
Büyüka, konuşmasının bu bölümünde gazeteciliği de tarif etmekten kendini alamıyor. Haklı da:
“Bir gazeteci kimsenin ne yanında ne de karşısında durabilir. Gazetecilik sorgulama mesleğidir. Muhabirliktir gazetecilik...İstersen genel yayın müdürü ol, istersen tam sayfa röportaj yap, her gün yazın çıksın. Herkes kendi penceresinden bakarken biz objektif olmalıyız. Tabii ki kalp olarak bir tarafa yakın olabilirsiniz. Ama gazetecilik apoletini taşıyorsanız tarafsız olmak zorundasınızdır.”
Büyüka, Başkan Aziz Yıldırım ve kongre ile ilgili çarpıcı yorumlarda bulunurken, geleceğe dönük öngörülerini de ortaya koydu.
Başkan Aziz Yıldırım’ın, Mehmet Ali Aydınlar karşısında elde ettiği ezici üstünlüğü tek cümleyle özetliyor Büyüka:
“Sandıkla gitmez.”
* Cümleyi açmak gerekirse?
“Fenerbahçeliler bugün hangi eserlerle övünüyorsa, bunların tamamının altında Aziz Yıldırım’ın imzası var. Helal olsun Aziz Yıldırım’a”
Araya giriyoruz, buna karşın eleştirileriniz hâlâ gazete ve televizyon arşivlerinde var, hatırlatmasını yapıyoruz:
“Ama 3 Temmuz süreci için Aziz Yıldırım’a kızıyorum, eleştiriyorum. Sandıkla gitmez derken, şunu çok net ifade etmek isterim. Aziz Yıldırım’ı, Yargıtay’la, UEFA ile, eceliyle (Allah korusun) götürebilirsiniz. Seçimle mi? Asla, götüremezsiniz. Allah uzun ömür versin, yaşadığı ve de istediği sürece Yıldırım, her sandıktan galip çıkar. Rakip kim olursa olsun, sonuç asla değişmez.”
UEFA endişesi
Aziz Yıldırım hesaplaşmayı sadece genel kurulda değil, dışarıda da yapmalı, şaibeyi kaldırmalı. UEFA’nın bu seçimden rahatsız olacağı yönünde ciddi endişelerim de yok değil. Dilerim, olmaz...
*3 Temmuz sürecinde çok eleştirildi ama?
“Aziz Yıldırım’ın iyilerini Temmuz süreci çok örseledi. İslam Çupi’nin bir sözü vardır, ‘Fenerbahçe’nin büyüklüğü kupa büyüklüğü değildir’ diye. Yıldırım’ın ifadesiyle, tezgah olsa da 3 Temmuz süreci onun döneminde yaşandı. Başkan, ‘Bu, 3 Temmuz’la hesaplaşmadır’ dedi. Yıldırım, bu hesaplaşmayı sadece genel kurulda değil, dışarıda da yapmalı, Fenerbahçe’nin üzerine düşen bu şaibeyi kaldırmak zorundadır.”
* Nasıl yapacak? Bir tehlike mi var?
“Bunu da nasıl yapar bilmiyorum. UEFA sürecinde sona gelindi. Hukuk sürecinde de sondan birinci adımda. Yıldırım’ın mutlaka temizlemesi gereken bir süreç. İlk uğraşı da bu olmalı. Fenerbahçe’nin üzerine düşen bir gölge var. Futbol Federasyonu’nda ‘şike yoktur’ diye bir karar var, biliyoruz. Yani içerde aklanmış durumda. UEFA ya da kamuoyunu buna ne kadar inandırabildi, tartışılır. Bu 3 Temmuz süreci olmasa, sevapları günahlarını ezer, bitirirdi.”
* Yani başkanın sırtındaki tek kambur bu mu?
“Hukukta aklananın üzerinde kamburu kalmaz. Hukukun iki yönü var. Sportif yanda bir sorun yok. Ama Ceza Kanunu’na göre ortada tapeler var, hapis cezası var. UEFA’nın bu seçimden rahatsız olacağı yönünde ciddi endişelerim de yok değil. Dilerim, olmaz.”
* Büyüka’nın bu konudaki öngörüleri de bir hayli ilginç:
“UEFA’dan iyimser hesapla 10 yıl, kötü olarak da ömür boyu boykot bekleniyor. UEFA, federasyona Yıldırım’a ‘Uyguladığım cezayı, sen de uygula’ diye bir dayatma yapacak. Gelen haberler bu yönde. Ömür boyu men istediği üç isimden biri olan Aziz Yıldırım, ezici üstünlükle başkan seçilmiş tekrar... İki yönetici de yine yönetimde. Fenerbahçe böylece UEFA’ya rest çekti. UEFA çok güçlü ve gaddar bir kuruluş. Bu yüzden yapılanı pas geçmeyecektir. Federasyondan aldığım bilgiler, yaptırım, kulüpten çok şahıslarla ilgili olacak. UEFA’nın her zaman ulusal federasyonlara yaptırım gücü olduğunu da asla unutmayalım.
* Büyüka, bu konudaki sıkıntılarını anlatmaya devam ediyor, anlatırken belli ki sıkı bir araştırma yapmış:
“Süreçle ilgili çeşitli görüşler var tabii ki... Mesela Yargıtay’dan cezası onanırsa başkanlığının düşeceği söyleniyor. Aziz Yıldırım başkanlık yapmak istiyorsa buna bir kılıf bulabilir. Ama ne kadar doğru olur, tartışılır. Zaten bu olağanüstü bir seçimdi. 1.5 yıl sonra genel kurul var. Yıldırım’ın cezası altı ay içinde onanırsa o zaman başkanlığı düşüyor. Başkan yardımcısı ile bu iş ne kadar gider, ne kadar gitmez? Bu yüzden ben sözümün arkasındayım. Fenerbahçe’de sıkça rastlayacağımız seçim süreçlerine hızla ilerlediğimizi düşünüyorum.”
2500 oy küçümsenemez
* Sandıkta oluşan bu büyük farkın başka nedenleri var mı?
“Söz 3 Temmuz’dan açıldığı anda üyeler Aziz Yıldırım’ın etrafında birleştiğini bir kez daha gördük. Seçimde Aziz Yıldırım’ı yıkmak, 3 Temmuz sürecini kabul etmek demekti. Fenerbahçe Kulübü, şahısları, camiası, 4 Temmuz sabahından itibaren ‘Bu işi yapmadık’ diyor. Seçilmemiş olsaydı, söylediklerini yalanlamış olurlardı.”
* Peki, Mehmet Ali Aydınlar?
“Altı ay öncesine kadar Aydınlar için ‘Fenerbahçe semtinden geçemez’ diyorlardı. O Aydınlar kongreye gitti, adaylığını koydu, 2500’e yakın oy aldı. Bu oyu sakın ola hiç kimse küçümsemeye kalkmasın. Fenerbahçe’de adaylar çoğalmalı. Ciddi projelerle ortaya çıkmalılar. Aydınlar’ın listesini beğendim. Çok üst düzeyde işadamlarından oluştu. Normal zamanda listedeki isimlerden randevuyu bir haftada zor alırsınız. Yeter ki, bu insanlar küsmesinler, onlara tavır alınmasın.”
Koç’un başkan olması kesin!
* Diyelim ki, Yargıtay sonrasında Yıldırım’ın başkanlığı düştü, peki onun yerini kim dolduracak?
“Mehmet Ali Aydınlar’ın ortaya çıkıp, adaylığını koyması büyük bir cesaret örneğidir. Sandıkta fark da yese, aldığı oy küçümsenecek bir oy değildir. Aydınlar’ın listesi TUSİAD gibiydi, olmadı. Ama asla pes etmemesi gerekir. ‘Devam’ diyorum. Evet, gelecekte Yıldırım’dan sonraki başkan belli gibi. Ben Ali Koç başkan olur diyorum.
5-6 ay sonra konjektür uygun olursa Ali Koç için başkanlık kesin. Koç, başkanlığı yapar, kulübü de iyi yönetir. Uzun yıllar başkan vekilliği yaptı, deneyim kazandı, yani askerliğini yaptı, komutan olur, general olur. Son kongrede Ali Koç, Aziz Yıldırım’ı topuyla, tüfeğiyle destekledi. Buna rağmen affedilmesin dediği Hulusi Belgü için ‘affedilsin’ diye el kaldırdı Koç.”
Aidiyet duygusu var
* Neden?
“Bunu şundan söylüyorum. Fenerbahçe genel kurulunda 10 bine yakın delegenin Aziz Yıldırım’a çok büyük bir aidiyet duygusu var”
* Yani askeri mi var?
“Hayır, çünkü başkan önemli ve de büyük işlere imzasını attı. Buna asker demek ne derece doğru olur, bilmiyorum. Ama bu bağımlılığı anlatmak için de bunu söyleyebiliriz.”
* Seçim tahmininiz neredeyse tam isabet?
“Bu farkı bilmek için kahin olmaya gerek yok. Sadece 117 oyla yanıldım. Ancak Mehmet Ali Aydınlar’ın bu kadar da oy alması, Aziz Yıldırım’ın karşısında büyük başarıdır.”
* Ama fark büyük?
“Başkan 3 Temmuz sürecini çok akıllıca kullandı. Bu yüzden üyelerin farklı bir tavır sergilemesi beklenemezdi. Bir de biz birisinin yanında durduğumuz zaman, onların sevaplarını görüyoruz, günahlarını görmüyoruz. Karşısında olduğumuz zamanda bunun tam tersi bir tavır ortaya koyuyoruz. Başkanın iyileri de var, yanlışları da. Genel Kurul’da ‘Ben gelene kadar kulübün çöpü yoktu’ dedi. Fenerbahçe’nin 100 yıllık tarihinde, gelmiş geçmiş başkanların 100 katını, Aziz Yıldırım 15 yılda yaptı. Fenerbahçe’nin neyi varsa, neyi yoksa hepsi başkanın eseri.”
Kavgayla bir yere varılmaz
* Hamdi Akın’a çıkışı var Başkan Aziz Yıldırım’ın?
“Hamdi Akın olayı da keşke olmasaydı. Akın ile uzun yıllar çalışan Başkan Aziz Yıldırım değil miydi? Eğer Hamdi Akın, Fenerbahçe’yi satan biriyse, o adamla Yıldırım yıllarca niye beraber çalıştı? Artı, o konuşmanın yeri de orası olmamalıydı. Başkanın bundan böyle daha toparlayıcı bir yol izlemesi şarttır. Kavgayla, gürültüyle bir yere varılamaz, varılamadığı gibi de asla doğruları bulamazsınız.”
Başkan öfkeye prim veriyor
Başkan Aziz Yıldırım’ın final konuşmasını yorumlar mısınız?
“İki adayın yan yana gelmesi eğer samimiyse hoş bir tablo. Ama bu konuda da ciddi kuşkularım yok değil. Ancak genel kurula bakıldığı zaman , final bölümü hariç her şey çok olgun bir havada gitti, yakışanı da buydu zaten. Keşke başkan teşekkür konuşmasında sert ifadeler kullanmasıydı. Keşke, camianın her kesimini kucaklayan, tam bir lidere, başkana yakışır daha yumuşak bir konuşma yapsaydı.İhraç edilenlere kapıyı açması şart. Artık zeytin dalı uzatma zamanıdır. Hukukta tarafsızlık bekliyorsan, kulüp içinde de bunu uygulamak zorundasınız. Affetmek büyüklüğün şanındandır. Ama başkan öfkeye daha çok prim veriyor. Açıkçası öfkeyle beslendiğini düşünüyorum.”
Röportaj-Bilal Meşe