Spor Toto Süper Lig'in 19. hafta mücadelesinde Fenerbahçe deplasmanda Kayserispor'a 4-1 mağlup oldu. Spor yazarları bol gollü ve tartışmalı geçen maçın pozisyonlarını değerlendirdi.
DARMADUMAN OLDU (MERT AYDIN)
Kayseri'de de varolma maçına çıktı F.Bahçe. Maçın notlarına bir bakalım; İlk yarım saat Kayserispor, Varela jokerini kullandı. F.Bahçe sağ kanadı darmaduman oldu. Aynı dakikalarda Lens'e top atmaktan başka planı yoktu Fenerbahçe'nin. Hollandalı da pek gününde olmayınca kısır kaldı konuk ekip. Fenerbahçe, golü yedikten sonra pres yapmaya başladı. Kayseri, kendi sahasından çıkmakta zorlandı. Salih'in ısrarı eşitliği sağladı. Sonraki 5 dakikada oyun, Fener'e avantaj sağladı. Hızlı oyundaki bu avantaj, skora yansımadı.
F.Bahçe'nin nasıl bir oyuncuya ihtiyacı olduğunu herkes biliyor. Ama niye her şey yine son dakikaya kaldı? Mehmet Ekici konusunun uzaması neden olarak gösterilebilir. Ama onun ardından B planı yokmuş demek ki! Eylül'den bu yana arayışların başlaması gerekmiyor muydu? Yönetimin artık kendi yanlışlarını itiraf etme zamanı gelmedi mi? Bu saatten sonra zaten artık transfer yapmaya gerek kalmadı. Kayserispor'a 2 maçta 5 puan kaybeden F.Bahçe bundan sonra şampiyonluk yarışını uzaktan seyredecek. Kupa ve UEFA Avrupa Ligi hedef olarak kalacak. Kümede kalma savaşı veren takımlara giden puanlar da unutulmayacak herhalde.
TEK PLAN LENS İSE KAYBETMEYE MAHKUM (UĞUR MELEKE)
Şampiyonluk adayı bir büyük takım, ligin dibindeki bir rakibine deplasmana gidip puan yitirebilir, maç kaybedebilir, bu her zaman mümkün. Ancak o büyük takım, maçın herhangi bir anında oyunu rakip yarı alana yığamıyorsa, skor dezavantajı olduğunda bile rakibini bunaltamıyorsa orada bir sıkıntı olmalı. Eğer o büyük takım, ancak dipteki rakibi kadar pas yapabiliyorsa; tek bir hücumda bile peş peşe 20-25 pasla rakibini yoramıyorsa, tek hücum planı Lens’in driplingleri ise böyle maçları kaybetmeye mahkumdur zaten. Çünkü karşınızdaki ekip de en az sizin kadar koşar, mücadele eder, taktik disipline bağlı kalır. Onu yetenekle alt edemiyorsanız, sizin büyük takım özellikleriniz eksik demektir.
Sergen Yalçın'ın Altısı ilk 11’de, yedi yeni oyuncuyla böyle kompakt bir takım yaratması takdire şâyân. Lawal düştüğünde N’Guemo’yu soktuğu dakika, Kubilay ve Welliton değişikliklerinin hepsi yerinde ve doğruydu. Başarılı bir A planı var ama ısrarla onun dışında bir plan üretmeme yolunu seçti. Dün Van Persie, Aatif gibi kalitelileri çok daha erken oyuna alıp bir elektroşok deneyebilirdi ama o da seyretti herkes gibi.
"KALEMİME YAZIK OLUR... " (ENGİN VEREL)
Bu maçta hiçbir futbolcunun ismini zikretmeyeceğim, çünkü kalemime yazık olur. Fenerbahçe toplama araba gibi. Parçalar tek tek kaliteli olsa da bütünde problem var. Uyumsuzluk futbol ahengine de olumsuz etki ediyor. İç sahada taraftarın desteği ve coşkusuyla bir orkestra ahengi nispeten sağlansa da deplasmanlarda 12. adamın yokluğunda en çok sırıtan eksiklik olarak o yıldızlar göze batıyor.
Dick Advocaat, "Kadromuz yetersiz ve oyuncu dağılımı düzensiz" serzenişinde haklı. Ama "Bazı oyuncularım Fenerbahçe'de oynayacak kalitede değil" diye onları değersizleştirdikten sonra, yine onlardan medet umacak duruma gelmesi de dram. Fenerbahçe'nin, ligin son sırasında olduğu dönemde Adanaspor'a deplasmanda yenilmesi, yine aynı pozisyondaki Kayseri'ye karşı rezil bir futbolla boyun eğmesi başka türlü izah edilemez.
F.Bahçeli milyonların şu anda benimle aynı ruh halini paylaştığını biliyorum. Belki de umutsuzluğumuz en büyük nedeni yıpranmışlık ve eskimişlik. Bu sokak çıkmaz. Artık birilerinin de aynaya bakma zamanı gelmiştir her halde.
LENS YOK GİBİYDİ (GÜRCAN BİLGİÇ)
Lens'in sürekli rahatsız edilmesi, Salih'in oyun kurma becerisinde eksikler oluşmasıyla, atak aksiyonlarının tek kaynağı beklerin performansı oldu. Bu noktada ceza alanına top taşıdılar, skoru değiştirecek pozisyonlar da yakaladılar. İkinci yarıda topa hakim olmasına rağmen, hücum aklında ve etkinliğinde sürekli beceri eksiklikleri yaşadılar. Farkı yaratması gereken Lens'ti ama temaslı oyun ve yakın markaj Hollandalı'yı neredeyse "yok" haline getirdi. "Kötü oynadı" diye düşünenler olabilir ama rakibin tek hücum aklını bloke eden Sergen Yalçın hamlesi ve Erkan Kaş ile Hakan Aslantaş'ın "adam adama"ları, Lens'i alternatif olmaktan çıkardı.
Bundan sonrasında sorumluluk alması gereken veya rakibi şaşırtacak başkaları çıkmalıydı. Ama Kayserispor'un taktik disiplinini aşacak yetenek yoktu sahada. İkinci 45'te Lens'i sürekli solda tutan Advocaat'ın, ters kanatta sarı kartla oynayan Erkan Kaş ile eşleştirmeye devam etmesi, belki de bu etkisizlik içinde daha akıllı bir hamle de olabilirdi.Fenerbahçe bu yenilgi ile hedefinden bir adım daha uzaklaştı. Advocaat transfer istemekte haklı ama bu kadro içinde alternatif aksiyonlar üretemediği için hatalı. Mücadele eden rakibe karşı, daha iyi mücadele edememenin mazereti yok çünkü.
25 MİLYON ACI ÇEKİYOR(AHMET ÇAKAR)
Fenerbahçe'nin başkanı manasız divan kurulu toplantılarına devam etsin, ona buna sallasın, federasyona işine öğretsin... Yine Fenerbahçe kaptanı basketbol maçında "Galatasaray'a nasıl koyduk" diye tezahürata devam etsin ama görünen o ki Fenerbahçe şampiyonluk yarışından hızla ve geri dönüşü olmayacak şekilde uzaklaşıyor. Camialar maalesef hak ettikleri şekilde yönetilirler. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, artık Hababam Sınıfı'nın 1'inci, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci versiyonları gibi konuşmalara devam ededursun, 25 milyon Fenerbahçeli acı çekiyor.
Önce şunu soralım: 10 numara alamadın, Karavayev denen bir oyuncu aldın. Ama dün gece Kayseri'deki Varela'yı gördün mü ? Sor bakalım kaça almışlar! Ondan sonra millete işini öğret Aziz Yıldırım başkan! Dün gece Fenerbahçe tarihi mağlubiyetlerinden birini aldı. Aslında Kayserispor, Fenerbahçe'yi onun silahıyla vurdu. Rakip stoperlere basan, kaptığı topla da çok çabuk çıkan bir Kayserispor vardı. Neredeyse de tüm goller böyle geldi. İlk devrenin son 8-10 dakikası hariç Fenerbahçe asla kontrolü eline alamadı.
Üstelik dün akşam sallanacak ya da eleştirilecek bir hakem de yoktu sahada. Sert oynayan, vakit geçiren, saygısızlık yapan bir rakip de yoktu. Ama Fenerbahçe küme düşmeme mücadelesi veren ve harika oynayan Kayserispor karşısında 4'lük oldu. Şimdi Aziz Yıldırım'a sesleniyorum: Federasyon suçlu, rakipler suçlu, hakemler suçlu, medya suçlu... Tek masum sensin değil mi? İşte takımın hali ortada. Senin kurduğun, egoların uğruna şekillendirdiğin ya da şekillendiremediğin bu takım belki de ilk 2'ye bile giremeyecek. Bu takımı bu hale sen getirdin. Bu takımı finansal açıdan Avrupa'nın en riskli takımı haline yine sen soktun. Ve 25 milyon Fenerbahçeli'yi sezonun geri kalan bölümünde acı ve üzüntü dolu günler bekliyor.
YILDIRIM VE VOLKAN KAŞINDI (ERMAN TOROĞLU)
Dün geceki skorun Fenerbahçe açısından iki tane sorumlusu var. Birisi Volkan Demirel, diğeri Aziz Yıldırım... İkisinin bu maçtan evvel yaptığı hareketler ve saçma sapan konuşmalar, Fenerbahçe takımını futboldan koparmış. Sen çıkıyorsun, "O futbolcu bana gelmek istiyor, bu futbolcunun belgesi var. O şöyle dedi, bu böyle dedi" diye açıklama yapıyorsun. Yahu kardeşim sen dön kendi takımına bak! Senin her konuşman; rakibi hırslandırır. Senin futbolcunu takımdan, oyundan ve hedeften koparır. Eee, bu işler böyledir! Sen, "Şu futbolcu bana gelecekti, ben bunu yapacaktım" diye konuştuğun her anda o mevkide oynayan oyuncu oyundan düşer. Üç defa düşünüp, bir defa konuşacaksın! Aziz Yıldırım kaşındı, Volkan kaşındı. Sergen de Kayserispor da onları kaşıdı. Bu kadar basit!
Kafasını önüne eğip işini yapan futbolcu adedi dün gece azdı. Volkan Demirel, basketbol maçında ellerini kollarını kaldırıp da sağa sola "İşte böyle, her sene böyle" diye bağırıyor ama, 30-35 metreden vurulan topları da "İşte böyle, her sene böyle" deyip içeri alıyor. Spor ahlakı farklı bir şeydir, hırs ayrı... Ama spor ahlakından noksan insanların da toplumdaki yeri bellidir. Fenerbahçe'de çalışan, bir şeyler yapmayı deneyen bir futbolcu vardı. Mehmet Topal. Onun da gücü bir yere kadardı. Düşünün, rakip takımda vazifesini yapmayan yok. Bu taraftaki takımda da vazifesini yapan bir takım var. Ve skor 4-1... Çok doğru bir skor.
Büyük takımlarımız "10 numara, 10 numara" deyip, stoperlere 7'şer, 8'er milyon Euro verirken, Kayserispor gidip Lawal'ı alıyor. Lawal dün gece orkestra şefi gibi takımı idare etti. Ama şu var; dün Kayserispor bir bütün olarak oynadı. Hakem kötü maç idare etmedi. Ama devamlı bir hata yapıyor. Futbolcuların oyun alanlarına tecavüz ediyor. Görüş alanlarını kapatıyor. Futbolcular hem rakipten top çalmaya çalışıyor hem de hakemden.
F.BAHÇE'YE YAKIŞACAK OYUNCU AZ (OKTAY DERELİOĞLU)
İlk önce şunu belirtmek lazım ki Kayserispor bileğinin hakkıyla kazandı. Yeni kadrosu ve yeni teknik ekibi ile birlikte onlar için bu galibiyet önemli bir başlangıç oldu. Fenerbahçe taraftarı şunu çok iyi biliyor ki bu kadrodan şampiyon takım çıkmaz. Ben bu maç için konuşmuyorum. Çok uzun zamandır söylüyorum. Fenerbahçe takımı şampiyon olacak takımı bir türlü oluşturamıyor. Kadroyu değerlendirdiğimizde Fenerbahçe'ye yakışacak oyuncu sayısı çok az.
Fenerbahçe'nin bekleri ofansif anlamda karşı kaleye tehlike yaratacak orta girişiminde hiç bulunmuyor. Orta alanda yaratıcı dediğimiz oyuncu sayısı yok gibi. Mehmet Topal gol atıyor ama ondan beklenen gol atmak değil. Souza maçta yoktu. Salih Uçan ilk 11'de oynayacak futbolcu değil. Fernandao kaliteli değil. Van Persie uzatmaları oynuyor. Sahada tek başına kalan Lens. Tek başına birşeyler yapmaya çalışıyor ama yetmiyor. Özetle Fenerbahçe dün büyük bir hezimet yaşadı ve şampiyonluk yolunda büyük bir yara aldı.
AĞIR YARA ALDI (İLKER YAĞCIOĞLU)
Geçen hafta ligin en iyi takımı Başakşehir'e karşı müthiş bir baskı ve hırsla oynayan, rakibine üst üste iki pas yapma imkanı dahi vermeyen takım gitmiş, yerine ağır, isteksiz ve bu maçın öneminin farkında olmayan bir takım gelmişti sanki... Top kendisindeyden hücuma çıkamayan Kayserispor'dayken de rakibin kendi kalesine gelmesine engel olamayan bir takım vardı sahada. Bunun sebebi de orta sahadaki yetersizlikti. Özellikle Salih oyunda hiç yoktu. Böyle olunca da yük Topal ve Souza'ya kaldı..
Fenerbahçe'nin sadece Karavayev'i almış olması da diğer bir düşündürücü konu. Sonuçta Fenerbahçe bizi şaşırtmaya devam ediyor. İç sahada ve büyük maçlarda son derece baskılı ve iyi oynayan takım, deplasmanda ve nispeten daha zayıf takımlara karşı son derece kötü performans sergiliyor. Ama unutulmaması gereken konu şu; ligde her maça 3 puan veriliyor. Ve Fener bu sonuçla şampiyonluk şansını iyice azalttı.
BÖYLE BİR SİSTEM YOK (RÜŞTÜ REÇBER)
Kayserispor’un ilk 11’inde altı yeni transfer vardı. Fakat Sergen hoca sanki uzun zamandır bir arada oynayan bir takım kurmuş... Ama can derdindeler... Rakibe elbette ki saygı duyacaksın... Ama bu saygı korkuya dönüşürse sahada sorun yaşarsın. Bu korku futbolcuların bireysel korkusu değildir. Bu korku, düşünce korkaklığıdır. Sen Fenerbahçe isen cesaretinle ve etkinliğinle ön planda olmak zorundasın. ‘Lens, Alper veya başka biri bir şey yapsın maçı kazanalım’ diye düşünürsen olmaz. Böyle bir sistem yok. Soyunma odasındaki düşüncedir sana gereken cesareti ve o güveni aşılayan.
Fenerbahçe bu maçı kazansaydı yarışın içinde kalacaktı. Belki de rakiplerin alacağı sonuçlarla yine yarışta kalacak, fakat bu düşünce bir noktadan sonra Fenerbahçe’yi şampiyonluktan uzaklaştıracaktır. Maçta yediği gollerden sonra tepki vermeye çalışan bir Fenerbahçe takımı vardı sahada. O da rakibin skoru koruma adına düştüğü ürkeklikten kaynaklanıyor olabilir. Haftalardır Fenerbahçe’nin oyunu tıpkı taraftarı gibi beni de tatmin etmiyor ve etmedi de...
MUCİZE LAZIM (ERCAN GÜVEN)
Geçmiş yıllarda şampiyonluk tehlikeye girdiğinde Fenerbahçe Yönetimi yine Federasyon’dan hakemlere kadar tüm futbol unsurlarını meyve ağacı gibi sallar ama sahadaki futbolcular da dökülen meyveleri toplardı bir yandan... İşte o “eksik” günümüz Fenerbahçe’sinde... Belki Fenerbahçe’de kimlikli çok az futbolcusu kalmasından, belki gelip giden yabancıların bu durumu kavramamasından, belki de taraftarın bu mücadelede arka çıkmamasından; ama en önemlisi, asıl savaşması gereken sahadakiler ağırdan alıp gamsız davranınca, emekler ziyan oldu Kayseri deplasmanında... Şampiyonluğa Başkan da yetmez artık; mucize lazım bundan sonra.
Maçın birinci yarısında izlediğimiz şey buydu. Kayserispor şut attı, çalım attı, dönen topları kazanmayı başardı ve Deniz’in, Volkan Demirel’den dönen şahane şutunu tamamlayan Umut, işlerin nasıl gelişeceğinin ipucunu verdi. Gol, maçın peşin galibi diye görülen Fenerbahçe’yi kendine getirdi. O dakikadan sonra bir ekip olduklarını hatırladılar, devre arasına ikinci golü bularak da gidebilecek baskıyı kurdular. Ancak gole kadar ne oynamak istediklerini ben anlamadım, eminim kendileri de bilmiyordu.
“Lens’i yoralım” diye bir planları var gibiydi, artık bu nasıl bir oyun planıysa! “Lens getirsin, birisi içeriye vursun” artık herkesin ezberlediği bir plan ve bunu bozmak çok kolay. Bu sonuçtan sonra Fenerbahçe’nin şampiyonluk için şansının kalmadığına ilişkin çok yorum okuyacağız. Ancak, haftalar önce, Fenerbahçe için bu sezon iyi sonucun üçüncülük olacağını yazmıştım. Hala aynı düşüncedeyim ama bu oyun ile üçüncü bitirmek de çok zor.