Su kaynaklarımızın korunmasında, kaliteli su temininde, suyun nakli ve depolanmasında, su kaçakları ve suyun kullanıcıya ulaştırılmasında ciddi sorunlar yaşanıyor
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, 22 Mart “Dünya Su Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, belediyelerimizin büyük çoğunluğunda kaliteli su temini ve şebeke hatlarında yüzde 60-65 oranında su kaçakları ile ilgili sorunlar yaşanmakta olduğunu söyledi.Prof. Dr. Halil Kumbur: "Yıllık 7.4 milyar m3 su potansiyelimizin olmasına rağmen özellikle Mersin-Anamur kıyı bandındaki yerleşim birimlerimizin çoğunluğu içme ve kullanma suyunu yer altı su kaynaklarından temin etmektedir" diye Prof. Dr. Kumbur: "Bu durum su sıkıntısı, kirlenme ve ekstra maliyetler getirmektedir. Çoğu yerleşim birimlerimizin-belediyelerimizin altyapı-kanalizasyon – atıksu içme – kullanma suyu yeterli değildir. Hala suyu yetersiz köylerimiz bulunmaktadır" diyerek soruna dikkat çekti.
Su havzalarımız korunmalı, su ve şebeke kaçakları giderilmeli
Su sorunlarının giderilmesi için ülke ve kent genelinde yapılması gereken işler olduğunu vurgulayan Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur: "Bu sorunlardan bazıları; Ülkemizde su kaynaklarımızın korunması, kaliteli su temini, suyun nakli ve depolanması, su kaçakları, suyun kullanıcıya ulaştırılmasında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Havzalarımızı kirletmemeliyiz. Yeni ve çevre dostu, ekonomik teknolojiler kullanmalıyız. Su kaynaklarının kısa, orta ve uzun vadeli kullanımı ile ilgili planları iyi yapılmalıdır. Pamukluk Barajı inşaatı bir an önce tamamlanmalıdır. Su havzalarımız korunmalı, su ve şebeke kaçakları giderilmeli, kent halkına kaliteli ve ucuz su temin edilmelidir. Su işletim giderlerinin azaltılması çalışmaları yapılmalıdır. Sulama suyu teknikleri değiştirilmeli, Damla Sulama suyu teknikleri kullanılmalıdır, Erozyonla mücadeleye hız verilmelidir. Lemas vb. Dereleri üzerinde köylülerimizin kendi imkanları ile hayata geçirmiş oldukları projeler ve yatırımlarının boşa gitmemesi, gelecekte köyler arasında su ile ilgili huzursuzlukların çıkmaması için suyunun ekonomik kullanımı konusunda yönetim organizasyonları-sulama birlikleri etkin hale getirilmelidir. Sahillerimizdeki birbirine bitişik belde belediyelerimizin çevre sorunlarının çözümünde havza bazında çözüm, birlik şeklinde yönetim oluşturulmalıdır. Arıtılmış suların tekrar kullanımının özendirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Yerel sorunlarımızın ekonomik ve kalıcı çözümü; yerel çabalarla ve bölge halkı ve sivil toplum kuruluşları ile yerinde ortaklaşa yapılmalıdır. Su tasarrufa yönelik projelere önem verilmelidir. İsraf etmemenin kazanmak olduğu, kaynaklarımız bilinçsizce kirletilir ve israf edilirse sonunda hasret kalınabileceği unutulmamalıdır. Örneğin; 1 kilo ekmek üretilmek için yaklaşık 1,1 m3, Bir insanın bir günlük gıda ihtiyacını karşılayabilmek için yaklaşık 6,5 m3 suya gerek vardır. 1 Otomobil Üretimi için 378,1 Ton çelik üretimi için 246 ton, 1 Otomatlı ile araba yıkama makinesı,1 otomobil yıkamak için 15-20, saniyede 1 damla akıtan musluk saatte yaklaşık 0.7, açık bırakılan musluktan saatte 15-20, diş fırçalarken 2, tuvalet sızıntısından saatte 4 litre su boşa akıtılmaktadır. Kentimizin tarım, ticaret, turizm, kültür, sanayi, lojistik vb. özelliklerinin ön plana çıkarılması, tanıtılması, Dünya kenti Mersin olabilmesi ancak kaliteli - sağlıklı hava, su ve yaşanabilir temiz bir çevre ile mümkündür. Bütün bu sorunları çözümlenmiş bir Mersin’de yaşamını sürdürmek, bütün Mersinlilerin ortak arzusudur." diye konuştu.
Mersin'in su potansiyelini arttırma çalışmaları sürüyor
Mersin'in yerüstü su potansiyelinin; % 97’si (7.2 milyar m3/yıl), %3’ü (0.2milyar m3/yıl ) yer altı su potansiyeli olmak üzere toplam 7.4 milyar m3/yıl olduğunu söyleyen Kumbur: "Mevcut ve planlanan su kaynaklarının %14’ü, (1.010 milyar m3/yıl) sulamada, % 6’sı (0.403 milyar m3/yıl) içme-kullanma suyu), (% 1’i (0.58 milyar m3/yıl) sanayide, kullanılmayan su potansiyeli ise %79’u (6.855 milyar m3/yıl)’dur. Mersin ve Tarsus Kent merkezi ve çevre yerleşim birimlerinin içme-kullanma, sulama, sanayi suyu ihtiyacı Berdan Nehrinden karşılanmaktadır. Berdan içme suyu arıtma tesisinde yıllık toplam 142.5 milyon m3 su üretilip bunun; 106.87 m3’ü Mersin’e, 35.63 milyon m3’ü Tarsus’a verilmektedir. Berdan Nehri kaliteli bir suya sahiptir. Gerekli su hazırlama teknikleri uygulanıp, su şebekelerinde kirlenme olmadığı sürece bir sorun görünmemektedir. Bu konuda MESKİ ve TASKİ Su İşletme Müdürlüklerince havzaların korunması, su kaçakları ve şebeke kayıplarının azaltılması, su kalite-kontrolü, SCADA Sisteminin kurulması, gerekse geleceğe yönelik plan-program ve yatırımlar konusunda önemli çalışmalar yapılmaktadır" dedi.
Göllerin küçüllüyor ırmaklar kuruyor
Birleşmiş Milletler tarafından su kaynaklarının korunması, mevcut kaynakların plansız kullanımı, dünya üzerinde su kaynaklarının dağılımı ile suya olan talepteki dengesizlikler, su sıkıntısı ve sorunlarının gün geçtikçe artması nedeniyle ve suyun dünya genelinde önemli bir doğal kaynak olduğuna dair dikkatleri çekmek için 22 Mart “Dünya Su Günü” olarak kabul edilmiş olduğunu dile getiren Kumbur: "Su canlı hayatı için önemli bir unsurdur. Temelde sanılanın aksine son derece sınırlı bir kaynaktır. Günümüzde su, ulusal ve uluslar arası politikalar belirlenmesinde önemli bir unsur haline gelmiştir. Bu politikaların tartışılması esasında su; ekonomi, hidroloji, siyaset, hukuk ve biyoloji vb. her çeşit bilim dalında ele alınmaktadır. Dünyadaki su kaynaklarının yaklaşık % 0.12’si insan ve diğer canlılar tarafından kullanılabilmektedir. Bir başka ifade ile Dünyanın bütün su varlığı 4 litrelik bir bidona konulduğunda ekonomik kullanılabilecek tatlı su varlığı yalnızca bir çorba kaşığı kadardır. Bu durum günümüzde ise; her 15 insandan birisi yeterli suya sahip olmadan yaşaması anlamına gelmektedir. Bir ülkenin su varlıklı olabilmesi için yılda kişi başına 10 000 m3, su yoksulu olabilmesi için, 1000 m3'ün altında suyu olması gerekir. Dünyada yaklaşık 11 ülkede 300 milyon nüfus susuzlukla karşı karşıyadır. Bu ülkeler yüksek nüfus artışına sahiptir ve büyük bir kısmı Afrika Kıtası ve Ortadoğu Bölgesinde yer almaktadır. Yapılan tahminlere göre; 30 yıl içinde en az 46, en çok 52 ülke 2050 yılında ise 65 ülke daha su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına dahil olacaktır. Bu tablo ise dünyada, her 3 insandan birini yeterli tatlı suya sahip olmadan yaşamsı demektir. Dünyada her gün sağlıksız su kullanımından 25 000 kişi ölmektedir. Dünya nüfusuna her gün 250000, yılda 93 milyon kişi eklenmektedir. Bu nedenle su talebi hızla artmaktadır. Son yıllarda küresel ısınmanın etkisi ile susuzluk-kuraklık daha da büyümektedir. Küresel ısınma arttıkça; buzullar erimekte, deniz seviyesi yükselmekte, karbondioksit oranı artmakta, atmosferimizin yok olmakta, okyanusların ısınması, ilkbaharın erken gelmesi, -sonbaharın gecikmesi, bitkilerin erken çiçek açması, kış sıcaklıklarının artması, kar yığınlarının azalması, göllerin küçülmesi, ırmaklar kuruyup, kuraklığın artması sorunları da artarak yaşanmaktadır" şeklinde konuştu.
Ortadoğu’da Su Potansiyeli ve Su Sorunu
Ortadoğu’da Su Potansiyeli ve Su Sorunu konusnda bilgi veren Prof. Dr. Kumbur: "Ortadoğu; dünyada etnik, dinsel, toplumsal, kültürel ve politik açıdan çeşitlilik ve zenginlik gösteren önemli bir bölgedir. Yıllarca dinsel farklılıklar, petrol vb. gibi unsurlardan kaynaklanan ve savaşa kadar varan sorunlarla gündeme gelen Ortadoğu ülkelerinin büyük bir kısmı hem petrol, hem de su yoksulu ülkeleridir. Ayrıca su kaynaklarının çoğu ülke sınırları dışından kaynaklanıp ülke sınırları içine girmektedir. Bu durum Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Özellikle son 20-30 yıldır Güneydoğu Sınırlarımızdaki yaşamakta olduğumuz sorunlar ve AB uyum süreci içerinde Sınır aşan ve Ülkemizin su potansiyelinin %30’nu oluşturan Dicle ve Fırat Nehirlerimizin Yönetimi ve bu nehirlerin suyuna dayalı yapılacak her türlü yatırımların (GAP projesi ve Barajlar vb.) Yönetiminin Türkiye’den alınarak Uluslararası bir komisyona veya Sudan yararlanan komşu ülkelerle beraber yönetilmesi dayatması yapılmaktadır" diye konuştu.
Türkiye’nin Kıyaslamalı Su Zenginliği
Türkiye’nin Kıyaslamalı Su Zenginliğiyle ilgili açıklama yapan MEÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur: "Türkiye'nin yıllık kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar m3 olup 75 milyon nüfusa böldüğümüzde kişi başına yaklaşık yıllık 1466 m3 su düşmektedir. Ülkemiz su açısından zengin bir ülke değildir. Su potansiyeli Ortadoğu ülkelerine göre biraz fazladır. Öte yandan yerüstü akarsularımızın tamamından da faydalanmak mümkün değildir. Türkiye’de suyun %73'sı sulama, %14'ü belediyeler, % 13 kadarı da endüstriyel amaçlar için kullanılmaktadır. AB uyum sürecinde Çevre Sektörünün AB’ye üyelik kriterlerine getirilmesi için gerekli kaynak 50 milyar Euro Devlet sektörü,18milyar Euro özel sektör olmak üzere toplam 68 milyar Euro dur. Bunun 30 milyar Eurosu 2014 yılına kadar, 38 milyar Euro kalan kısmı 2024 yılına kadarki süreyi kapsamaktadır. Bu ise 2005 yılı GSMH’nin 0,012 sine tekabül etmektedir.Bu rakam içinde su yatırımları önemli yer tutmaktadır" şeklinde konuştu.
Fotoğraf : Çiğdem YURDAGEL
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz