Kalkınma Bakanlığınca düzenlenen "11. Kalkınma Planı Konut Politikaları Özel İhtisas Komisyonu" toplantısında, Komisyon Başkanlığına seçilen Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ergün Turan, açılış konuşmasında, komisyonun çalışmalarını Türkiye’nin sürdürülebilir konut ve kentsel gelişimine katkı sağlayacak politikalar üretmesi açısından önemli ve değerli bulduğunu söyledi.Kalkınma Bakanlığınca düzenlenen "11. Kalkınma Planı Konut Politikaları Özel İhtisas Komisyonu" toplantısı Ankara’da başladı. İki gün sürecek toplantının açılışında konuşan TOKİ Başkanı Ergün Turan, Kalkınma Bakanlığının koordinasyonunda gerçekleştirilecek çalışmaya kamu, özel sektör temsilcileri, meslek örgütleri, STK’ler ve akademisyenlerin katıldığını ifade ederek, komisyonun çalışmalarının verimli olacağını belirtti.1963 yılında başlayan Planlı Döneme geçişten bu yana 5 yıllık dönemler halinde şimdiye kadar 10 ayrı Kalkınma Planı hazırlandığını belirten Turan, “Şimdi bize düşen görev önümüzdeki beş yılı kapsayacak (2018-2023) 11. Kalkınma Planının Konut Politikaları Raporunu hazırlamak olacaktır. 2023 yılı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümüdür. Bu nedenle başta Cumhurbaşkanımız, başbakanımız, hükümetimiz ve bakanlıklarımız 2023 yılı için önemli hedefler koymuşlardır. 2023 hedefi kapsamında özel sektör, kamu, üniversiteler ve meslek örgütlerine Konut Politikaları özelinde önemli görevler düşmektedir” dedi.İnsanın manevi boyutu da düşünülmeliEkonomik ve teknolojik gelişmelerin getirdiği yeni yaşam tarzı, daha nitelikli ve konforlu yaşam alanlarının üretilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu söyleyen Turan, “İnsanlarımız da bu manada çevre ile etkileşimi olan, kendisine sosyalleşme imkânı sunan sosyal yaşam alanlarını daha çok talep etmektedir. Bu yüzden önümüzdeki 5 yıllık plan döneminde de nitelikli konut ve belli çevresel koşulların sağlandığı ortamlara daha çok ihtiyaç duyulacaktır. Yani bu çalışmamızda konutu sadece barınma kapsamında değil, insan hakları ve temel özgürlükler çerçevesinde, sağlıklı ve iyi bir yaşam çevreleri oluşturulması kapsamında değerlendirmemiz gerekiyor. Diğer bir ifadeyle konutu sadece kalabalıkların barındığı binalar değil, insanın manevi boyutunun da düşünüldüğü ve dikkate alındığı İnsan karakterine uygun kentsel mekânların üretildiği, yerler olarak görmeliyiz” açıklamasında bulundu.Dünya rekabetinde en başarılı olduğumuz sektörlerden birinin İnşaat ve Emlak sektörü olduğunu vurgulayan Turan, “Bu sektör, alt sektörleriyle birlikte her geçen gün büyümekte, gelişmekte ve Türk ekonomisinin lokomotifi olmaya devam etmektedir. İnşaat sektörü 2016 yılında GSYH’nin üzerinde bir büyüme göstererek yüzde 5,4 olarak gerçekleşmiştir. 2017 yılının ilk yarısında ise genel ekonomi yüzde 5,1 büyürken, inşaat sektörü ise yüzde 6,4 büyümüştür. Toplam inşaat harcamaları ise 2017 yılının ilk yarısında 2016 yılına göre cari fiyatlarla yüzde 32,5 yükselerek 252,6 milyar TL olmuştur. Diğer yandan sektörün GSYH içindeki payı sektöre dolaylı bağlı sektörler de düşünüldüğünde yaklaşık olarak yüzde 30’lara ulaşmıştır” dedi.Konut satışında yeni bir rekor kırılacakÜlkemizdeki konut varlığının kentlerimizin şekillenmesinde en büyük paya sahip olduğunu vurgulayan Turan, şöyle devam etti: “Özellikle son 10 yılda inşa edilen yapıların yüzde 90’ına yakını konuttur. Dolayısıyla konut, kentlerdeki fiziksel varlığının yanında ekonomik anlamda da önemli bir yere sahiptir. Son 10 yılda Türkiye’de üretilen konut sayısı yaklaşık 6.5 milyondur 2007 yılında Yapı Kullanma İzni alan konut sayısı 326 bin iken, 2017 yılı sonu itibariyla bu rakam yaklaşık 750 bin civarlarında gerçekleşecektir. Yine 2007 yılında Yapı Ruhsatı izni alan konut sayısı 585 iken, 10 yıl sonra bu rakam 2017 yılında 1 milyon 106 bine ulaşmış olacaktır. Aynı büyümeyi konut satışlarında da görmekteyiz. 2007 yılında yılık yaklaşık 400 bin konut satılırken, 2017 yılında bu rakam 1 milyon 350 bin civarlarında gerçekleşecek ve yeni bir rekor kırılacaktır.”Nitelikli ve düşük fiyatlı konutlara erişimin mutlaka artırılması gerektiğini vurgulayan Turan, “Planda, özellikle alt gelir grupları için, sosyal nitelikli konut yapımının özendirilmesi ve özel girişimciliğin desteklenmesi konularına yer verilmelidir. Fakat dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyal konut üretiminin temel sorunlardan birisi finansman ve sürdürülebilirliktir. Malumlarınız olduğu üzere Türkiye’de konut finansmanının temel kaynağı kişisel tasarruflardır. Ailelerin ortalama tasarruf oranı da yaklaşık yüzde 16-20 arasındadır. Bu durumda, alt gelir grubunda olanların gelirlerinin yüzde 10’u, yüzde 15’i ve yüzde 25’i kadar bir ödeme ile yani kira öder gibi konut sahibi olmaları ancak mümkündür. Bu konuda TOKİ’nin bir uygulaması vardır. Hiç evi olmayanlar için genellikle arsa bedeli konut fiyatlarına dâhil edilmeden, toplam maliyetler esas alınarak üretilen ve çoğunluğu 2+1 olan konutlar yüzde 10-15 gibi peşinatla 240 aya varan vadelerle satışa sunulmaktadır” dedi.Türkiye’de konut talebini belirleyen önemli dinamiklerden birinin demografik yapının olduğuna vurgu yapan Turan, “2017 yılında 79 milyon 814 bin olan Türkiye nüfusunun 2023 yılında 84 milyon 24o bine çıkacağı öngörülmektedir. Yani bu 5 yıllık plan dönemi de dahil olmak üzere 2023 yılına kadar nüfusumuza 4 milyon 432 bin kişi daha eklenmiş olacaktır. Ortalama hane halkı büyüklüğünü 3,5 olarak alırsak, sadece nüfus artışı kaynaklı konut ihtiyacının plan döneminde 1 milyon 266 bin civarlarında olacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla 5 yıllık konut ihtiyacına ilişkin tahmin, komisyonun bu çalışması içerisinde yer alacaktır” ifadesini kullandı.2023 yılına kadar 45 ilin nüfusunda artış olacağını tahmin ettiklerini belirten Turan, ”Nüfusu 100 bin ila 249 bin kişi arasında artacak il sayısı ise 18’dir. 16 ilin nüfusu ise 15 bin ila 99 bin kişi arasında artacaktır. 17 ilin nüfusu 15 bin arasında değişim gösterecek olup, bugünkü nüfusları ile hemen hemen aynı kalacaktır. 19 ilin nüfusunda ise 2023 yılına kadar önemli ölçüde azalma beklenmektedir. Türkiye’de 1927 yılında kentleşme oranı yüzde c24 iken bugün il ve ilçe merkezlerinde oturanların oranı yüzde 92,3’e yükselmiş ve rakamsal olarak 73 milyon 671 bin olmuştur Dünyadaki kentleşme oranı ise ortalama yüzde 55 civarlarındadır. Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir başka husus şudur. Kentleşme oranı yükselirken hane halkı büyüklüğü de her geçen gün azalmaktadır. 1960 yılında 5,68 olan hane halkı büyüklüğü, 2011 yılında 3,8’e, 2012 yılında 3,7 ‘ye inmiş ve azalma eğilimini 2016 yılında da devam ettirmiş ve 3,5’e düşmüştür. Bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini tahmin edebiliriz. Bu konunun üzerinde de düşünülmesi gerektiğini söylemek isterim” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz