Kuzey Avrupa futbolunun en önemli figürlerinden birisi olan Jari Litmanen'in öyküsü
Futbol tarihinin en güzel tezahüratlarından biri onun için yazıldı. 38 yaşına rağmen hâlâ futbolseverlerin dillerinden “Litmanen ooo!” dökülüyorsa, bu onun başarısı. İçte ‘Uçan Finli’nin hikâyesi, ya da Finlandiya’nın son Kralının!
Wagner’in Uçan Hollandalı operasıyla literatüre giren kavram Finlandiya tarihinin en iyi atleti Paavo Nurmi için kullanılmıştı. Ülkeye 1920’lerin olimpiyatlarında dokuz altın madalya kazandıran ölümsüz atlet hayattayken Lahti’de doğduğunda Litmanen’in kaderi sanki yazılmış gibiydi.
Babası Olavi, sonradan oğlunun rüştünü ispatlayacağı Reipas’ta adını duyurup milli takıma kadar yükselmişti. Annesi deseniz, o da Reipas’ta top koşturmuştu. Kundaktan topçu, ailenin ikinci adresi Reipas’ta 16 yaşında oynamaya başlamıştı. Dört sezonun ardından başkent Helsinki’den gelen teklif üzerine Finlandiya topraklarının en büyük takımına ayak basmıştı.
HJK’de bir yıl kaldıktan sonra hayatının adımını atıp MyPa’ya gitti. Sonradan menajeri olacak Hari Kampman’ın idaresinde Finlandiya Kupası’nı kazandırdıktan sonra uçağa atlama zamanı gelmiş, hattâ geçmişti.
Kupa finalini izleyen bir Ajaxlı kelle avcısı, Litmanen’in ikâmetini Amsterdam’a aldırmıştı. Fin Kralı, Bergkamp’ın gölgesinde bir sezon çile doldururken Hollandalı golcünün Inter’e transfer olmasını müteakip gün ışığına çıkmıştı. 26 golle krallık asasına eline alan Litmanen, 1995’te Milan’ı devirerek Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşan Ajax’ın zafer yolunda en başarılı ismi olarak dikkat çekmişti. Attığı dokuz golle devler arenasında da gol kralı olan Litmanen, bu kupayı kaldıran ilk Finli olmuştu. Kıtalararası Kupa’nın da kulpundan tutulmasından sonra Balon d’Or oylamasında üçüncüydü. Ajax Müzesi’nde videosu sergilenmeye başlamıştı artık. Hayır bu onurun bahşedildiği diğer iki efsanenin Cruyff ve Marco van Basten olduğu düşünülünce, önemi daha bir ortaya çıkar. O, Ajax taraftarının büyücüsü olmuştu.
Hocası van Gaal’in Barcelona’ya transfer olmasından sonra onu takip etmişti. Arka arkaya yaşadığı sakatlıklar Katalan topraklarını fethetmesine mani olmuştu. Serra Ferrer’in teknik direktörlük koltuğuna oturmasıyla yedek kulübesinde unutulduktan sonra 2001’de Ada’nın yolunu tutmuştu, ne de olsa Kırmızı ona çok yakışıyordu.
O zamanlar Liverpool’un başındaki Gerard Houllier’nin kulüp tarihinin en heyecan verici transferlerinden bir tanesi dediği yıldız, yine sakatlıklarla boğuştu durdu. 2001’in kupa canavarında az sahne aldıysa da, ertesi yıl Ali Sami Yen’e ayak basmıştı. Asistiyle Heskey’in golünde parmağı olduktan sonra sezon sonunu müteakip Ajax’a geri dönmüştü.
Bundan sonrası göçmen kuş misali… Lahti, Hansa Rostock, Malmö, Fulham… Yine Lahti’ye döndükten sonra ilk maçında iki gol atıp iki asist yapmıştı. Takımını ilk defa Avrupa kupalarına çıkaran efsane, bildiği yoldan asla şaşmıyor.
121 defa sahne alarak Finlandiya tarihinin en fazla forma giyen oyuncusu olan Kral, bu karşılaşmalarda 30 gol atmıştı. Söylemeye gerek, ülke tarihinin en fazla gol atmış oyuncusu da yine o. 1996’dan beri kaptanlık pazubandını takan efsane, geçen cumartesi günü Galler’de oynanan milli maçta açılış golünün asistini yapmıştı. O kadar iyi oynamıştı ki hakkında bilindik şarap klişesini kullanmak farz olmuştu. 20 yıldır milli takımda oynayan Litmanen, ülke tarihinin en önemli insanlarından biri olarak gösteriliyor.
Yıllara hâlâ meydan okuması, Ajax taraftarının öngörüsünü orta koyuyor. O hakikaten bir büyücü, futbolun güzel yüzü!
Goal.com/tr