YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ab Özel Raportörü Gigerich'in Hsyk'ya İlişkin Düzenlediği Rapor Açıklandı

Avrupa Birliği Özel Raportörü Prof. Dr. Thomas Giegerich, Yeni Yüksek Kurulun ilk çalışma performans değerlendirmesinin,...

Avrupa Birliği Özel Raportörü Prof. Dr. Thomas Giegerich, Yeni Yüksek Kurulun ilk çalışma performans değerlendirmesinin, Türkiye'de yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki pratik ilerlemeler ve artan güvenilirliği gösterdiğini belirterek, kurulun yeni seçilen üyeleri ve çalışanlarının, Türkiye'de yargı yönetimini ilerletmek ve hızlandırmak için içten bir çaba gösterdiğini belirtti.

HSYK, Avrupa Birliği Özel Raportörü Prof. Dr. Thomas Giegerich'in, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) ilişkin düzenlediği raporun özetini yayınladı. Açıklanan raporda Yeni Yüksek Kurulun ilk çalışma performansının değerlendirmesinin, Türkiye'de yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki pratik ilerlemeler ve artan güvenilirliği gösterdiğini belirten Giegerich, kurulun yeni seçilen üyeleri ve çalışanlarının, Türkiye'de yargı yönetimini ilerletmek ve hızlandırmak için içten bir çaba gösterdiğini söyledi. Yüksek Kurulun artık daha erişilebilir durumda olduğuna dikkati çeken Giegerich, "Kurulun karar alma süreci büyük ölçüde hızlanmış ve daha şeffaf durumdadır. Yüksek Kurulun atama ve terfi kararlarında kullandığı ölçütler, sorunlu ölçütlerin büyük ölçüde ortadan kaldırılmasıyla beraber daha açık bir şekilde düzenlenmektedir. Yüksek Kurul, ayrıca, kamunun yargıya güvenini sağlama ve sürdürmek için önemli bir etken olan halkla ilişkilerine ilişkin çabalarını geliştirmiştir" dedi.

Yüksek Kurulun, üyelerinden birini hala resmi basın sözcüsü ve basınla ilişkiler için görevlendirmediğini söyleyen Giegerich, bunun en kısa sürede gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Giegerich, basın sözcüsünün, özellikle kamuoyunca iyi bilinen davalarla ilgili olarak Yüksek Kurul tarafından verilen bütün önemli kararlara ilişkin basın açıklamalarını yayınlamakla sorumlu olması gerektiğini bildirerek, ayrıca, bu basın açıklamalarının, Yüksek Kurulun internet sitesinde yayınlanması gerektiğini ifade etti. Giegerich, raporunu şöyle sürdürdü:

"Genel olarak bütün muhataplarım, Yüksek Kurul üyelerinin, geniş tabanlı temsil esasına göre çeşitli kaynaklardan seçilmesini ve özellikle alt mahkemelerdeki yargıçların ve savcıların büyük ölçüde temsil edilmesini takdir ettiler. Böylece, Yüksek Kurulun ilk derece mahkemeleriyle olan iletişimi ve ilişkileri, başka bir deyişle Yüksek Kurulun bir bütün olarak yargı içerisindeki 'meşruiyetini' pekiştirmiştir. Diğer yandan, önceki üstünlüğünü kaybetmiş olan yüksek mahkemeler, kendi temsillerinin yeterli olduğu görüşündedirler. Yüksek Kurul reformunun Türkiye'de yapılmakta olan demokratikleşme sürecinin önemli bir etkeni olduğu yönünde genel bir kanı vardır."

Yeni Kurulun artan meşruluğunun, kurulu yargının gerçek temsilcisi durumuna geldiğini ve böylece Kurulun Hükümet karşısındaki konumunu güçlendirdiğini anlatan Giegerich, muhataplarından birinin belirttiği gibi, 'yeni sistem bağımsızlığa ve tarafsızlığa karşı Hükümetten gelebilecek tehditlere karşı daha dirençli durumda' olduğunu söyledi.

Yargıç ve savcıların Kurul seçimlerinde 'tek kişi, tek oy' sisteminin getirilmesi faydalı olacağına işaret eden Giegerich, "Yeni Yüksek Kurula kendini kanıtlaması için zaman tanınmasını ve Kurulun yargıçlar ve savcılar için iki ayrı Yüksek Kurula ayrılma gibi başka bir radikal reforma gidilmemesini önermekteyim" dedi.

GENİŞLEME VE YARGI DIŞINDAN GELEN ÜYELERİN SAYISININ ARTIRILMASI

Her dairenin üye sayısı 9'ar kişi olacak şekilde Kurulun üye sayısının 27'ye çıkarılmasının gerekli olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığı'nda tartışmalar olduğunu hatırlatan Giegerich, "Yargı dışından gelen üyelerin sayısının dokuza çıkarılması amacıyla ilave edilecek beş üyenin hepsinin yargı dışından seçilmesi ve böylelikle her bir dairede yargı dışından gelen 3 üyenin bulunması önerilmiştir. Bu plan açıkça, Yüksek Kurulun Türk yargısını değiştirmedeki hızı konusundaki memnuniyetsizliğe dayanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Bu tür bir hareketin hükümetin, Yüksek Kurul ve dolayısıyla bir bütün olarak yargı üzerindeki etkisini artırma girişimi olarak gören birçok yargıç ve savcıyı kesinlikle kaygılandıracağını söyleyen Giegerich, yargı dışından gelecek 5 ek üyenin zaten kurul içinde bulunan yargı dışından 4 üye gibi Cumhurbaşkanı tarafından atanacak olmasının, bu izlenimi daha da güçlendireceğini ifade etti.

Ayrıca, Yüksek Kurul üyelerinin tam olarak üçte birinin yargı dışından görevlendirilmesinin başlı başına bir sorun olduğunu düşündüğünü anlatan Giegerich, bunun gibi bir uygulamanın, çok kısa süre içerisinde yapılmış olacak başka bir radikal reform anlamına geleceğini dile getirdi. Bu tür bir hareketin gerçekleştirilmemesi gerektiğine dikkati çeken Giegerich, "Yeni Yüksek Kurula kendini kanıtlaması için zaman verilmesinin ve başka bir radikal reforma hemen maruz bırakılmaması gerektiği için yargı dışından üyelerin sayısının büyük ölçüde artırılmasını önermemekteyim. Yüksek Kurulun yargı dışından dört üyesinin seçimi, Cumhurbaşkanı yerine Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılmalı, bu rol TBMM ye verilmelidir. Üyeler nitelikli çoğunlukla seçilmelidir. Yargı dışından seçilen 4 üyelerinin seçiminde TBMM’nin rolü artırılmalıdır" dedi.

"ADAY YARGIÇ VE SAVCILARIN İŞE ALINMASI YETKİSİ ADALET BAKANLIĞI'NDA ALINMALI"

Aday Yargıç ve Savcıların işe alınması yetkisinin Adalet Bakanlığından alınması gerektiğini söyleyen Giegerich, yargıç ve savcı adaylarının alınması sorumluluğunun bir bölümünün Yüksek Kurula devredilmesini önerdiğini bildirdi. Mülakat kurulundaki Bakanlık temsilcilerinin sayısının bire indirilmesi gerektiğini belirten Giegerich, "Adalet Akademisi iki üye görevlendirmeli ve dördüncü kişi Baronun deneyimli bir üyesi olmalıdır. Kalan üç üye yargıçlar ve savcılar arasından Yüksek Kurul tarafından seçilmelidir. Yeni kurul, Yüksek Kurul gözetiminde çalışmalıdır; yargıç adayları seçiminde kararlarını bağımsız bir şekilde vermeli ve yasada belirtildiği üzere ‘nitelikler, dürüstlük, yetenek ve verimliliği göz önünde bulundurularak liyakate’ dayanan kesin ve nesnel ölçütler kullanarak seçimini yapmalıdır" ifadelerine yer verdi.

Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçimi konusunda seçilebilirlik ölçütlerinin açıkça tanımlanmasını ve yayınlanmasını önerdiğini dile getiren Giegerich, Yüksek Kurulun Genel Kurulu tarafından herhangi bir oylama yapılmadan önce, adayların sayısını yönetilebilir bir düzeye indirmek için bir sistemin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Giegerich, buna ek olarak, kısa listede bulunan adaylarla görüşme/mülakat yapılması da bu sürece eklenmesi gerektiğini dile getirdi. Giegerich, "Müsteşarın Yüksek Kurul'daki doğal üyeliğinin sona erdirilmesini önermekteyim. Yüksek Kurul Başkanlığının sürekli olarak Adalet Bakanına verilip verilmemesi kararı, Bakanın etkisinin Yüksek Kurulun sözde başkanı olarak temsili görevinin ötesine geçmemesi koşuluyla, Türk yargı camiasının takdirindedir" dedi.

Yeniden atanma olasılığının kaldırılmasıyla birlikte seçim döneminin uzatılmasının uygun ve Yüksek Kurul'un tarafsızlığı ve bağımsızlığını korumaya daha elverişli olup olmadığının dikkate alınmasını önerdiğini söyleyen Giegerih, üyelerin seçim dönemlerinin üyelerin yarısından fazlasının aynı anda yerinin değiştirilmemesini sağlayacak şekilde bölüştürülmesi gerektiğini söyledi. Giegerich, ayrıca, Yüksek Kurul üyeliğinin sona ermesinin ardından yargı kariyeriyle yeniden bütünleşme sisteminin uygulamasının, Yüksek Kurulun karar alma sürecinin bağımsızlığı ve tarafsızlığını üzerindeki olası etkisi bakımından dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini dile getirdi.

YARGIÇ VE SAVCILARIN GÖREV VE YER TEMİNATI

Yasada ve uygulamada bağımsızlıklarının korunması için hem yargıç hem de savcıların, 10 yılı geçmeyen bir süre sonunda görev ve yer teminatının güvence altına alınması gerektiğine işaret eden Giegerich, Yüksek Kurulun yalnızca açık bir şekilde düzenlenen yasal dayanak ve yargısal denetime tabi olarak disiplin yaptırımından dolayı görevden alabilmesi veya yerlerini değiştirebilmesini sağlanması gerektiğini belirtti. Giegerich, "Adalet Bakanının yıllık olağan denetim planları konusunda olurunun alınması zorunluluğunun kaldırılmasını önermekteyim. Yargıç ve savcılara ilişkin disiplin incelemeleri ve soruşturma girişimleri üzerinde Bakan vetosunun kaldırılmasını önermekteyim" dedi.

Giegerich, raporunda şunları kaydetti:

"Yargı denetiminin bağımsızlık veya tarafsızlık ya da hakimlerin ve savcıların bireysel haklarına potansiyel olarak müdahale eden tüm Yüksek Kurul kararlarına karşı genişletilmesini önermekteyim. Yargıç veya savcılar tarafından disiplin veya diğer konulardaki Yüksek Kurul kararlarına karşı açılan davalar, ya sadece bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri ya da bireysel haklara karşı çıkılan karar tarafından ihlal edildiğine dair tartışılabilir bir iddiada bulunabilmeleri halinde kabul edilebilir. Bununla birlikte, iç denetim kurulunun tamamen tarafsız olması şartıyla, iç denetim mekanizmasının önceden tüketilmesi gerekir. Yeniden ayarlamaları kolaylaştırmak için, gerekli olması halinde, yasal yollara dair kuralların Anayasa’da değil ama kanunda yer alması gerekir."

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler