Emre Belözoğlu ve Arda Turan söyleşisinden sonra sağolsun, meslektaşlarımın kutlamalarıyla müthiş mutlu oldum. Bizim meslekte böylesi mutlulukları parayla-pulla ölçemezsiniz.
[
* SÜPER LİG PUAN DURUMU İÇİN TIKLAYIN](http://iddaa.mynet.com/puandurumu?ligid=1%22)
CANLI MAÇ SONUÇLARI İÇİN TIKLAYIN
Tam, biraz soluklanacağız, müdürümüz Cem Şengül, bu kez rotayı yine İspanya'ya çevirmez mi? Benzetme yerindeyse, İyi akşamlar dilemek için odasına girdik, girmez olaydık (!), Bu Nihat Kahveci, İspanya'da antrenörlüğe başlamış demez mi?
Mesajı aldık, hemen Nihat Kahveci'yi aramaya koyulduk. Telefonu çevirdik, Buyur Bilal ağabey dedi. Önce şaşırdık, ancak telefonlarını değiştirmesine karşın bizim cep numaramız onda kayıtlıymış, hoşuma gitti. Merhaba hocam dedik. Hoca' kelimesi karşısında biraz duraksadı, Bırak, ağabey hocayı kenara, bana Nihat de demez mi?
Niye?' dediğimizde, Daha teknik direktör değilim, ağabey sözleri döküldü.
Sembolik bir rakam
Aslında Nihat bu konuda mütevazı davranıyor. Çünkü, antrenörlük diploması var, hem de kapı gibi... Şimdi o İspanya'da, eski kulübü Villarreal alt yapısında, Prolisans almanın hesapları ve de çalışması içinde...
Futbolculuğunda milyon eurolarla oynayan Nihat şimdilerde 700 euro maaşla görevde... İspanya'da asgari ücretin 641 euro olduğu düşünüldüğünde Nihat, buradan neredeyse para bile kazanmıyor. Ama yine de Villarreal'e, kapılarını açmasından dolayı teşekkür ediyor Nihat Kahveci...
O artık 16-18 yaş grubunda staj'a başladı, bundan da utanmıyor. Tam tersi gurur duyuyor. 700 euro onun için sembolik bir rakam, ama Nihat Kahveci İspanya'da yaşayacak her türlü parasal birikime sahip...
Araya girdik, Niye İspanya? dedik, o da sıraladı:
Yaklaşık sekiz yıl burada top oynadım. Çok uzun bir zaman... Gerçekten buradaki yaşama, kültüre alıştım. Maalesef Beşiktaş'ta son iki yılım iyi geçmedi. Sahada başarısız olduğun an bu faktör her şeyinizi etkiliyor. Özel ve sosyal hayatınızı, her şeyi allak bullak ediyor. Burada bir düzenim vardı, evim vardı. Saha dışında da keyif alamıyorsunuz. Öyle bir karar verdim, hocalık kariyerime burada başlamak istedim.
Zaten antrenörlük diploması var Nihat'ın... Ancak onun hedefi Prolisans diplomasını almak... Yani en yükseğini... Bunun için de çalışması şart... Nihat devam ediyor:
Tabii ki Türkiye'de de olabilirdi. Orası da benim açımdan bir opsiyon... Teklifler de vardı, ancak bir yerden başlamam gerekiyordu. Bunun başlangıç noktası da İspanya olmalıydı... Evim, düzenim, ailem her şeyim burada... Dediğim gibi İspanya'da yaşamaya karar verdiğim için, burayı tercih ettim. Burada başlamanın daha doğru olacağını düşündüm.
6 yıllık hoca tartışılıyor'
Bir adım sonrasını soruyoruz Nihat'a: Kısa vadeli hedefler var. Nasıl ki, futbolda en alttan başlıyorsunuz, antrenörlükte de böyle... Yıldız olabilirsiniz, uluslararası ünlü bir futbolcu olabilirsiniz. Ama teknik direktörlüğe gelince orada bir duracaksınız. Çok kolay bir iş değil... İyi futbol oynarsınız, ama iyi bir teknik direktörlük yapamazsınız. İnsanları yönetmek çok mu kolay sanıyorsunuz? Nihat iyi bir futbolcuydu, doğru... Eğer teknik direktörlük yapacaksanız ki, ben bunu hedefliyorum, burada sıfırdan başlayacaksınız. Villarreal bu anlamda benim için ideal bir yer.
Niye?
Düşünün Türkiye'yi...Altı yıl Süper Lig takımını çalıştıran bir hocayı Milli Takım'ın başına getiriyorsunuz, ondan sonra kötü sonuçların ardından, Bu hocanın kariyeri ne ki? diye tartışılıyor. Maalesef böyle bir ülkeyiz. Futbol oynamak başka bir olay, teknik adam olmak başka... İkisi de farklı yollar. Böyle bir seçim yaptım. Sağolsun Villarreal de bana kapılarını açtı, böyle bir fırsat yarattı. Ben de bu fırsatı iyi kullanacağım. Burada mutluyum. Burasının doğru bir tercih olduğunu görüyoruz.
Sıfırdan başladım'
Merak ediyoruz, Türkiye olur mu?
Öncelik İspanya, ancak Türkiye de benim için bir alternatif... Neden olmasın?. Neticede ben orada yetiştim, büyüdüm, tabi ki bir takımı çalıştırmak isterim ülkemde... Ancak Aaa bak futbolcuydu, hemen hoca oldu cümlesi beni rahatsız eder. İşte bu tür söylemleri önlemek ve bunlara set çekmek için burada sıfırdan başladım. Aslında doğrusu da bu. Futbolcu Nihat Kahveci değil, hoca Nihat Kahveci denmesini istiyorum. Bunu da ancak böyle çalışarak yapabilirim. Futbolcu Nihat apoleti ile bir yerlere gelmek istemiyorum...Nihat hoca olmalıyım
Takımı namağlup
Nihat'ın işyeri, yani Villarreal Kulübü'ndeyiz. 50 bin nüfuslu kasabanın takımı... Eski başarılı günlerini arıyor. Ne var ki, tesislere girdik, ağzımız bir karış açık kaldı! Nasıl kalmasın? Tam tamına sekiz saha... Sunisi de var, çim olanı da. Aynı anda A takım dahil olmak üzere toplam sekiz takım çalışma yapıyor. 16 - 18 yaş gurubunda beş çalıştırıcıdan biri Nihat Kahveci... Hem staj yapıyor, hem de zaman zaman çift kale maçlarında yerini alıyor. Hâlâ formda dersek abartmış, olmayız. Yarım sahada yapılan çift kale maçında attığı paslar ve gollerle aynı Nihat Kahveci, yeteneklerinden hiç bir şey kaybetmemiş.
Bir yıllık sözleşme yapmış Nihat Villarreal ile...
Amacım; çalışma sistemi nasıl işliyor, futbolcularla iletişimde saha içi ve saha dışında neler yapılıyor, idman programlarının hazırlanması nasıl, bunları görmek... Tabii ki oyuncularla çok konuşuyorum. Dilim döndüğünce, saha içinde ve dışında neler yapabileceklerini anlatıyorum. Onlara kendi yaşadığım tercübelerimi aktarıyorum.
Antrenörlük yaptığı takım, Gençler Ligi'nde oynuyor. Bizim olduğumuz süreçte on maç yapmış, dokuz galibiyet, bir beraberlik almışlar. Yani namağluplar.
Villarreal'deki çalışma ortamını anlatan Nihat Kahveci, Antrenman ya da maçlar bitiyor... Psikologlar,doktorlar. fizyoterapistler o sporcu tepeden tırnağa inceleniyor. Fulya'ya bakın, orada bir alt yapı var. Soyunacak yerleri var mı, gidin bakın... Böylesi ortamdan nasıl futbolcu yetiştirebilirsiniz ki diye konuştu.
Edirne dışında hep zorlanırız'
Avrupa'yı, yani Edirne'den ötesini soruyoruz Nihat'a, çok samimi analizler yapıyor.
Edirne'den çıktığımız anda tüm takımlar bize göre büyük rakipler. Bu futbolun gerçeği... Avrupa takımlarına karşı aldığımız sonuçlar bana bunu söyletiyor. Maalesef çok başarılı sonuçlarımız yok. Türkiye'deki futbol, daha çok kişilere endeksli olduğu için Avrupa takımlarına karşı oynadığımız zaman zorlanıyoruz. Çünkü Avrupa, takım oyunu oynuyor. Galatasaray'ın oynadığı ve ilk maçta yenildiği Braga takımına bakın. Futbolseverler o takımdan kaç oyuncuyu tanıyorlardı. Tanıdıklarını da sanmam. Ancak buraya geldiler, Galatasaray'ı sahasında yendiler.Niye? Çünkü sahada öyle veya böyle bir takım görüntüsü veriyorlar. On kişi olmalarına karşın takım olarak mücadele ettiler. Onun için, Edirne dışında her takım bizi zorlar diyor Nihat...
Avcı kalmalı'
Milli Takımın gruptan çıkma şansı var mı?
Vallahi matematiksel olarak varsa ki, var; o zaman şansı vardır. Yalnız artık Türkiye'nin kaybetme lüksü kalmadı, bu da işin negatif yanı... Görmezlikten gelemeyiz.
Ya Avcı? Bence kalmalı...Çünkü o kadar teknik direktör aldık, gönderdik ki...Buna da dur demek lazım. Bu anlamda bir türlü istikrarı yakalayamadık. Zaten bunu yakalasak, bugün Türk futbolu daha farklı yerlerde olurdu. Artık birilerinin arkasında durmak şart. Hangi futbolcuyla konuşursam, konuşayım, Teknik Direktör Abdullah Avcı'dan memnunlar. Tek suçlu hoca değil ki... Yardımcısı Tayfun Korkut da tecrübelerini sahaya yansıtacaktır. O da İspanya'da çok başarılı oldu.
Hamit'in Avcı'nın sert olması yönünde konuşmasını anımsattık, Kahveci'ye: Allah milyarlarca insan yaratmış. Her insanın karakteri farklı... Asla birbirine benzemez. Ben çok sert ve de çok yumuşak hocalarla da çalıştım. Her hoca, ne zaman sert, ne zaman yumuşak olacağını iyi bilir. Artık öyle sopa, mopa, devri geride kaldı. Sert olarak hangi oyuncuyu korkutabilirsiniz ki?
Hamit'e şaşırdım!
Hamit Altıntop'un Türkiye'ye gideceğini beklemediğini ifade eden Nihat Kahveci, Vallahi dönmesine şaşırdım. Ama ben de dönmem diyordum. Demek ki büyük konuşmamak gerekirmiş. O öyle diyordu her fırsatta... Ama eleştirilere hedef olacağını biliyordum. Çünkü Real Madrid'den geliyorsunuz. Haliyle beklentiler çok üst seviyede... Bu da doğal. Ama senden, herkesi çalımla, şut at, gol at diye bekliyorlar. Aldığınız oyuncunun özelliklerini bileceksiniz. Neticede Hamit görev adamıdır dedi. Hamit'in, aklına geleni, diline yansıtan bir yapısı olduğunu da dile getiren Kahveci, şöyle devam etti: Belki yaptığı açıklamaların zamanlaması kötü olabilir ama anlatmak istediğini tam anlatamıyor. Kendini ifade ederken, yanlış anlaşılıyor... Örnek mi ? Bir maçta iki gol atan oyuncuyu kral ilan ediyorsunuz lafı, Burak Yılmaz'la ilgili değil... Ben anlıyorum onu. Bir maçta kral yapıyoruz. Art niyetli asla değil, o verdiği ince mesajları iyi algılamakta yarar var. Türkiye'de işin ortası yok; ya çok uçta, ya da çok altta...
Hiç düşünme git'
Arda'yı anımsattık Nihat'a, Atletico Madrid'e gelişine görüş belirtip belirtmediğini sorduk.
Arda'ya bu teklif geldiği zaman, Hiç düşünme, hemen git' dedim. Milli Takım'da da beraberdik o günlerde...Tabii ki Galatasaray'da oynamak çok önemli... Şunu söyleyebilirdi insanlar, Ya Galatasaray'da oynuyorsun, daha büyük takımlara gitmen gerekir. Doğru bir düşünce de... Ancak Barcelona ve Real Madrid'lere gitmek, orada top oynamak sanıldığı kadar kolay değil. Bu gerçeği kabul etmek gerekir. Arda'nın Madrid'e gitmesinden müthiş mutlu oldum. Çünkü o da çok mutlu şu anda... Saha içindeki Arda artık çok farklı... Bir gelişme gösterdi. Bunu herkes görüyor. En önemli özelliği, basit oynamayı öğrendi artık Arda. Nerede tek pas, nerede kontrollü pas, nerede çalım atması gerektiğini biliyor artık. Şu an Arda'ya bakın, sahada nerede durmasını biliyor. Bambaşka bir Arda var karşımızda, çok koşan, çok mücadele eden bir Arda görüyorum. İspanyollar olumlu konuşuyorlar onunla ilgili...
Ya Emre?
Emre'ye gelince... 32 yaşında, 33'üne merdiven dayadı neredeyse. O yaşta, Atletico Madrid'e transfer olmak kolay bir şey değil. Onu kutluyorum. Kaldı ki bana göre Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi oyuncuların biri Emre'dir. Her ne kadar polemiklerle de gündeme gelse, çok yıpratılsa da Emre her zaman Emre'dir. Tabii ki hepimiz hatalar yapmışızdır. O kendini biraz zor kabul ettirdi. Bunun temelinde de Atletico Madrid gibi oturmuş bir takıma geldi. O kadroyu delip, içeri girmek çok zordur. Emre bunu başardı. Televizyonu açtığım zaman iki Türk'ün aynı takımda oynamasını izlemek bana müthiş gurur veriyor, hoşuma gidiyor. Ara sıra konuşuruz. Birbirimizi arar, hal hatır sorarız. Emre ile genç ve ümit milli takımlarda birlikte oynadım. Ondan bir yaş büyüğüm. Futbolu erken bıraktığım için bana çok kızıyordu. Demek ki onun niyeti bozuk! Öyle kolay kolay pes etmez. 2-3 sene oynar gibi geliyor bana.
YARIN:
İspanya'da mutlu bir aile babası