YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AA Editör Masası'na konuk oldu: (3)

"(Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) Sorunların yüzde 98'lik bölümünün uygulamadan kaynaklanan sorunlar olduğunu gördük, sistemden değil" - "(Türkiye'nin Otomobili) Bugün klasik teknolojiyle çıksaydık bir anlamı yoktu ama farklı teknolojiyle, doğru zamanlamayla pazara giriyoruz" - "Burada yerlilik konusunda minimum yüzde 50, yüzde 51 ile başlıyoruz" - "Bugün elektrikli araçların toplam otomotiv sektöründeki yeri yüzde 1'dir. 15 yıl sonrasında beklenti yüzde 40. Zamanlama öyle bir zamanlama ki şimdi girdiniz girdiniz, 5 yıl sonra girdiğinizde geçmiş olsun. Bugün dalgayı yakalıyoruz"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin, "Sorunların yüzde 98'lik bölümünün uygulamadan kaynaklanan sorunlar olduğunu gördük, sistemden değil." dedi.

Oktay, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin genel değerlendirmesi ve her 100 günde bir bakanlık performanslarıyla ilgili olacağı söylenen raporlamalara ilişkin çalışmaların durumunun sorulması üzerine Oktay, mükemmel olan, eksiği olmayan hiçbir sistemin bulunmadığını söyledi.

Oktay, 2019'u tüm olumsuzluklara ve kırılganlıklara rağmen artıyla tamamlamalarının arkasında son derece hızlı ve esnek karar alabilen, bunu aynı hızla uygulayabilen bir sistem olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde erkler ayrılığı olduğuna dikkati çeken Oktay, "Erkler ayrılığı önceki parlamenter sisteme göre çok daha keskindir burada. Biz eski sistem mantalitesi ile yeni sistemi değerlendirdiğimizde sıkıntı çekiyoruz. Halbuki eski sistem diye bir şey yok artık. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeyiz. Yani Meclis'in onay verdiği, onlarca yıl tartışılan, sonrasında milletin onay verdiği bir sistemde yolumuza devam ediyoruz." dedi.

"Erkler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılmış durumda olması demek." ifadesini kullanan Oktay, "Evet, hepsi Cumhurbaşkanının nezdinde temsil ediliyor ama aşağıya geldiğinizde yürütme ve yasamanın rolleri tamamen ayrılmış durumda. Yürütmede olan birisi yasamada, yasamada olan birisi yürütmede olamaz." diye konuştu.

Oktay, yeni sistemde TBMM'yi güçlendirdiklerini dile getirerek, "Meclis'i güçlendirmek ne demek? Kanun koyucudur Meclis ve denetleyicidir. Koyduğu kanunların uygulanmasıyla alakalı. Burada eskiden Bakanlar Kurulu aracılığıyla gönderdiğiniz taslakları gönderme yetkiniz yok, şansınız yok. İhtiyacınızı ifade edebilirsiniz, 'şöyle bir ihtiyacım var.' diyebilirsiniz ama 'bunu çıkar.' 'bunu gündemine al.' deme şansınız yok." ifadelerini kullandı.

Yürütme boyutuna bakıldığında ise çok esnek ve hızlı karar alabilen bir yapı olduğunu belirten Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin siyasi istikrarın da olduğu bir yapı olduğunu vurguladı.

Yerel seçim döneminde de bunu gördüklerini söyleyen Oktay, "Hiçbir şey sanki seçim yokmuş gibi devam etti. İstikrar zerre etkilenmedi. Zaten bunu kastediyoruz biz. Yeni sistemle de bunu kastediyoruz." dedi.

Oktay, yeni sisteme ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, tüm paydaşların görüş ve fikirlerini alarak çalışma yaptıklarını ve bunu Erdoğan'a rapor olarak da sunduklarını belirterek, "Sorunların yüzde 98'lik bölümünün uygulamadan kaynaklanan sorunlar olduğunu gördük, sistemden değil. Hatta o kalan yüzde 2'lik kısım da bizim zorlamamızla sistem diye ifade edebildiğimiz şeylerdi." diye konuştu.

Hükümetin 100 günlük eylem planlarına değinen Oktay, şöyle devam etti:

"100 günlükle başladık. Sonrasında 100'er günlük olduğunda bakanlıklarda ve kamuoyunda bir bıkkınlık oluşturmaması için 180 gün yapalım dedik. Kendi içimizde aynı sıklıkla takibini yapalım, kamuoyu açıklamasını daha uzun periyotlarda yapalım diye düşündük. 180 günle yılı tamamladık. Şimdi 2020'nin 180 günü de planlanmış durumda. Son derece başarılı. Birinci 100 günde yüzde 98-99 oranında bir gerçekleşme oldu. Bakanlıklar bu konuda kendi içlerinde yarış halindeler. Bakanlıkların, birçok konuda 'ya yetiştiremesek' kaygısıyla eylem planına koymadığı projeler oluyor. Bunlar hayata geçirilince de sürpriz oluyor."

- "Devrim otomobili için de 'bunu yapamazsınız' diyenler oldu"

Türkiye'nin Otomobili ile ilgili yüzde "100 yerli olmadığı", "halka hitap etmediği", "fiyatının yüksek olabileceği" şeklindeki eleştirilerle ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Oktay, şunları söyledi:

"İstemezük. Bunu Devrim otomobillerinde de gördünüz. Oraya gidince insanın içi sızlıyor. O gün bütün milletin yaşadığı o heyecanı düşünün, bunu bu milet Devrim otomobili çıktığında da yaşadı. Biz 1920'lerde, 1930'larda, 1940'larda uçak imal eden, Silahlı Kuvvetlerinin envanterine alan ve onun ötesinde ihraç eden bir ülkeyiz. 'İstemezük' anlayışla, yani kendi kapasitesini anlayamayacak kadar kendisini aciz gören bir anlayışla bu milletin önü 100 yıldır kesiliyor. Ama diğer taraftan da yine 100 yıldır 'hayır bunu yaparız' diyen, öz güveni olan bir millet var. Dolayısıyla bütün engellemelere rağmen 'ben ileriye yürüyeceğim' diyen bir irade var. Bu iradenin netleştiği dönemlerde ülkenin şahlanışını görüyoruz. Aynı zamanda da 1940'larda Vecihi Hürkuş'u, Nuri Demirağ'ı yok eden bir zihniyeti düşünün. Dönemin Sanayi Bakanı, buna 'olmaz' diyor. Daha sonra aynı zihniyet dışardan gelen otomobillerin dağıtımı işini kolaylaştırıyor. Devrim otomobili için de 'bunu yapamazsınız' diyenler oldu. Dolayısıyla kimin ne dediği önemli değil. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. Bunlarla ilgilenirsek hiçbir şey yapamayız. Bizim ilgilendiğimiz şey biz ne yapabiliriz."

- "Ne Ford yüzde 100 yerlidir ne Toyota"

Oktay, otomotiv sanayisinin içinden gelen biri olarak Türkiye'nin otomobiline duygusal da baktığını dile getirdi. Oktay, şunları kaydetti:

"Ben sektörün içinden gelen biriyim. Ne Ford yüzde 100 yerlidir ne Toyota yüzde 100 yerlidir. Böyle bir şey yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur. Dolayısıyla bizim ilk etapta yüzde 50 ve üzeri hedefimiz var. Savunma sanayisinde yola çıktığımız dönemi düşünün. 'Zaten yüzde 15-20'lerdeyiz, mümkün değil' falan deniyordu. Bugün yüzde 70'lerdeyiz. Şimdi burada yerlilik konusunda minimum yüzde 50, yüzde 51 ile başlıyoruz. Bambaşka bir şeyle başlıyoruz. Yani teknolojisi eskimiş, pazarı domine edilmiş, hareket etme şansının olmadığı bir alandan bahsetmiyoruz. Öyle bir zamanlamadan bahsediyoruz ki yüzde 100 elektrikli araçların piyasaya girdiği, piyasada bir boşluğun olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Bugün elektrikli araçların toplam otomotiv sektöründeki yeri yüzde 1'dir. 15 yıl sonrasında beklenti yüzde 40. Zamanlama öyle bir zamanlama ki şimdi girdiniz girdiniz, 5 yıl sonra girdiğinizde geçmiş olsun. Bugün dalgayı yakalıyoruz. Bugün klasik motor teknolojisine sahip bir otomobille çıksaydık bir anlamı yoktu. Otomobil ürettik diye bu kadar heyecanlanmazdık, havalara da girmezdik ama farklı bir teknolojiyle ve doğru zamanlamayla bir pazara giriyoruz. Bizi heyecanlandıran, milletimizi heyecanlandıran taraf da bu. Bunu bazıları anlamıyorsa ne yapalım. Zaten onlar anlasın diye beklersek biz hiçbir şey yapamayız."

(Sürecek)

Mynet Youtube


Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler