Diyarbakır'da ‘Kadına yönelik şiddet’ konulu seminer düzenlendi.Bir otelde düzenlenen seminere Fransa Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı İlker Çetin ile Türkiye-Fransa’daki baro temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda kadın katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Baydemir, seminerde, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda deneyimlerin aktarılacağını söyledi. Modern toplumlarda, eğitim seviyesi yüksek olan toplumlarda, yoksul ve eğitim olanaklarına az kavuşmuş olan toplumlarda, kentlerde ve kırda da kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın olduğunu belirten Baydemir, şiddetin var olmaya devam ettiğini kaydetti. Şiddetin adının değiştirilerek bir nevi meşrulaştırıldığını aktaran Baydemir, “Belki doğu toplumların da bu şiddete töre cinayeti deniliyor. Batı toplumlarında da ya da kalkınmış toplumlarda da kıskançlık cinayeti veya aşk cinayeti denilebiliyor. Sonuç itibariyle şiddet ve sonucu itibariyle cinayet realitesi var olmaya devam ediyor. Bütün bu yaşananlar bize neyi ifade ediyor. Kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığının, toplumun iliklerine kadar işlendiğinin göstergesi ve yüzyıllardır devam eden gelen sürecin ifadesi hatta ve hatta erkeklerin genlerine işlediğine dair söylemek bir abartı olmayacaktır” dedi.“KADINA YÖNELİK ŞİDDET ÇOK BOYUTLU BİR MÜCADELE GEREKTİRİYOR”Toplumun genlerine bu kadar işleyen bir ayrımcılıkla nasıl baş edeceklerini düşünmeleri gerektiğini anlatan Baydemir, “Bununla nasıl mücadele edeceğiz. Elbette ki kadına yönelik şiddette mücadele için idari tedbirler, yargısal tedbirler, sosyal tedbirler, ekonomik tedbirler, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ki eğitim farklılıkları çalışmaları, idari düzenlemeler dair çok boyutlu bir mücadeleyi gerektiriyor. Bu mücadele her şeyden önce sistemli olmalı, bu mücadele kapsamlı olmalı ve bu mücadele mutlaka çok yönlü olmalı. Belki ilk etapta kadını çatışma döneminin mağdur olarak ele alan ve sosyal hizmet faydaıcısı olarak değerlendiren bir bakış açısından artık bir bütün olarak kadının cinsiyet özgürlükçü paradigma gereği eşit statüde olması gerektiğini savunan bir noktaya gelmiş durumdayız. Bundan büyük bir emekle, büyük bir eforla, büyük bedellerle gelindiğinin altını çizmek istiyorum” diye konuştu.“EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜ OLAN KADIN ŞİDDETE MARUZ KALDIĞI ZAMAN ÇOK DAHA EMİN ADIMLARLA DİRENMESİNİ BİLECEKTİR”Ekonomik özgürlüğün olmadığı bir aile yaşantısı içerisinde kadının erkekle eşit statüde olmasının beklenmemesi gerektiğini vurgulayan Baydemir, “Ekonomik özgürlüğü olan kadın şiddete maruz kaldığı zaman çok daha emin adımlarla direnmesini bilecektir. Kadına yönelik şiddetin mutlak suretle cezalandırılması hafifletici hiçbir unsurun bulmaması gerekir. Tam tersine eş, kardeş, aşk veya töre ağırlaştırılmış cezalarla karşılaşması gerekiyor. Politik cinayetlere maruz kalan kadınlarında bu cinayetlerinin aydınlığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Bu cinayetlerin biran önce aydınlatılması karanlıktan çıkarılması kadının bundan sonraki sosyal yaşamında, siyasal yaşamında daha emin ve daha güven içerisinde ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırması sürecinde de çok önemli bir katkısının olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.Baydemir’in ardından kürsüye gelen Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı İlker Çetin ise, devletlerin önemli görevlerinden birisin de şiddetin önlenmesini olduğunu söyledi. Çetin, “Bu amaçla devletler kendi çıkardıkları yasalarıyla kadına karşı şiddeti, iç düzenlemelerle önlemeye yönelik tedbirler alırlarken, uluslararası düzenlemelerle de bu sorunlara yönelik olarak devletlere bir takım ödevler yüklenmiştir. Dünyadaki değişen değer yargıları ve insan hakları alanındaki gelişmelere paralel olarak uluslararası hukukta aile içi şiddetin önlenmesine yönelik önemli adımlar atılmıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ülkemizde de önemli adımlar atılmıştır. Yasama organı gerek yasal, gerekse anayasal düzenlemelerle uluslararası hukukla paralel bir şekilde bu alanda ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapmıştır. Bu düzenlemelerin bir kısmı kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik önlemeler diğer kısmı ise kadınlara karşı şiddet eğilimlerine uygulanacak cezai nitelikteki yaptırımlardır. Ancak kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin yanında bu düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması da önem arz etmektedir. Bunun içinde basından, STK'lara, kamu, kurum ve kuruluşlara kadar toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumlulukları olmaktadır. Bu sorumluluk aynı zamanda insan olmanın gereğidir” ifadelerini kullandı.Çetin’in ardından konuşan Fransa Türkiye Büyükelçisi Bili, 15 yıl aradan sonra Diyarbakır’da olmaktan memnun olduğunu belirtti. Bili, konuşmasını Fransızca yaptı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz