YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dsp Genel Başkanı Masum Türker:

DSP Genel Başkanı Masum Türker, AK Parti'nin, DSP Irak'a müdahaleye 'hayır' dediğinde ABD'nin desteğiyle iktidara...

DSP Genel Başkanı Masum Türker, AK Parti'nin, DSP Irak'a müdahaleye 'hayır' dediğinde ABD'nin desteğiyle iktidara geldiğini, bugün o nedenle Suriye'ye müdahaleye 'hayır' diyemediğini öne sürdü. Türker, "Dış politika bağırıp çağırarak yapılmaz, ulusal çıkarlar gözetilerek yapılır" dedi.

DSP Genel Başkanı Türker, İMC TV’de katıldığı 'Gün Sonu' programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın Türkiye’yi iki partili sisteme götürmek istediğini öne süren Türker, bununla insanların iki partiden birine mahkum kaldığı bir yapının hedeflendiğini kaydetti. Türker, "Bu yapıya giden yol, 12 Eylül sonrası, Anayasa’da olmamasına rağmen Siyasi Partiler Kanunu’na koyulan ‘baraj’ hükmüyle açıldı. Türkiye’de PKK’nın güçlenmesinin, siyaseten hakim olmasının temel nedeni bu barajdır. Çünkü kendini ifade edemeyenler, birlikte örgütlenme özgürlüğünü kullanamayanlar, onları destekleyecek farklı yapılanmalara yöneliyorlar. Oysa Türkiye’de iki partili bir yapı yerine, geniş bir yelpazede siyaset yapılabilmeli. Partiler birbirleriyle rekabet ederek ülke için en güzel olanı ortaya koymalı. DSP merkez solda bir partidir. Sosyal demokrat, merkezde sol siyaset yapan bir partiyiz. Ortanın solu olgusundan ortaya çıkmış, Türkiye’ye özgü bir sol anlayış geliştirmiş partiyiz" diye konuştu.

"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KALDIRILMASIN"

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmaması gerektiğini ifade eden Türker, "Çünkü önemli bir fonksiyonu var. Türkiye’de bir ruhban sınıfı yoktur ama bugün imamlık, müezzinlik yapan kesimin organizasyonunu yürütecek bir yapıya ihtiyaç var. Eğer bunları kaldırırsak, o zaman alternatifi nedir? Hristiyanlıkta olduğu gibi bir ruhban sınıfının kendi kendini örgütlemesine müsaade etmek lazım. O zaman, cemaat, tarikat dediğimiz olguların, Türkiye’deki dini sınıfı örgütleyen, hatta onların örgütü haline gelen bir mekanizmaya dönüşmesine izin verilmiş olur" dedi.

"BAŞÖRTÜSÜ DİNİ MESELE DEĞİLDİR"

Parti olarak insanların özgürlüğünden yana olduklarını kaydeden Türker, "Kim nasıl yaşamak istiyorsa yaşasın. Ancak biz başörtüsünün siyasi simge olarak kullanılmasına karşıyız. Başörtüsünün, devlet faaliyetlerinin icrası sırasında kullanılmasına karşıyız. Kamu adına hizmet veren, sivil olmak zorundadır" ifadelerini kullandı.

Başörtüsü meselesinin dini bir mesele olmadığını vurgulayan Türker, "Biz asla kimsenin inancına, yaşam biçimine karışmıyoruz. Ancak bugün bir hanım milletvekili başörtüsüyle gelip Parlamento’da oturursa buna karşı çıkarız. Bize göre bu doğru değil. Sadece bize göre değil, AKP’ye göre de öyle olmalı. Çünkü AK Parti 10 yıldır iktidarda ve çok eleştirdiği bu konuda bir şey yapmadı. Çok sayıda hanım milletvekili de var. İsteseler yaparlardı" değerlendirmesinde bulundu.

DSP olarak inançlara saygılı laiklik anlayışını partinin ilkeleri arasına koyduklarını ifade eden Türker, bu çerçevede duruşlarını sürdürdüklerini söyledi. Türker, "Ancak biz ‘inançlara saygılı laiklik’ diyoruz diye CHP’liler bizi bir ara cemaatçilikle bile suçladılar. İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevi, ister ateist olsun kim hangi inancı taşıyorsa taşısın, bu bizi ilgilendirmez. Hatta biz devletin insanların inancını rahatça yerine getirebilmesi için gerekli koşulları eşit bir şekilde sağlaması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela bugünlerde bir tartışma yapılıyor. Doğrusu ben o tartışmada Alevi kesime haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Aleviler Cemevi’nde ibadet etmek istiyorlarsa, orada kendi din adamlarını yetiştirmek istiyorlarsa bırakın yapsınlar. Gocunmanın, kızmanın anlamı yok" şeklinde konuştu.

"ÜLKEDE AYRIŞMAYA İZİN VERİLEMEZ"

Kürt meselesini analiz ederken konuya sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik boyutlarından da bakmak gerektiğini ifade eden Türker, Güneydoğu’nun en önemli sorununun geri kalmışlık sorunu olduğuna işaret etti. Türker şunları kaydetti:

"Gerçi batıda da Güneydoğu kadar geri kalmışlık sorunu yaşayan iller var ama Güneydoğu’da yaşanan çok daha ağır bir durum. Konunun çözümü için öncelikle ifade ve örgütlenme özgürlüğü getireceksiniz. Oraya acemi devlet elemanı atamayacaksınız. Yeni doktor, yeni polis, yeni kaymakam, yeni öğretmen oraya atanıyor. Bu da beraberinde pek çok sorunu getiriyor. Bunun bir başka boyutu da 12 Eylül’de getirilen yasaklar. Örneğin Kürtçe konuşulmasının yasaklanması. Bütün bunlar farklı farklı olayları tetiklemiş durumda. İşin bir başka boyutu da dışarıdan oynanan oyunlar. ABD Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını tanıyan Lozan Anlaşması’nı imzalamamıştır. Daha sonraki yıllarda Güneydoğu’nun da dahil olduğu bölgede bir Kürt federasyonu kurulması için ayrışma tetiklenmek istenmiştir. Ancak ülkede ayrışmaya asla izin verilemez. Biz neredeyse 100 yıla yakın bir süredir üniter devlet bünyesinde birlikte yaşıyoruz. Bunun bedeli her açıdan ödendi. Yanlış politikalar uygularsanız, bölgede belli bir etnik milliyetçiliğinin hakim bir olgu olarak ortaya çıkmasına neden olursunuz. Şu anda seçim barajı yüzde 3’e indirilse, Güneydoğu Anadolu’da 4-5 parti kurulur ve hiçbir partinin PKK’nın desteğine ihtiyacı kalmaz. Yanlış politika yüzünden Güneydoğu’da iki şeye oy veriliyor, ya dile ya da dine."

"DIŞ POLİTİKA BAĞIRARAK ÇAĞIRARAK YAPILMAZ"

İktidarın dış politikasını da eleştiren Türker, "Dış politika bağırarak çağırarak yapılmaz. Dış politika akılcı anlayışlarla, ulusal çıkarlara dayanılarak yapılır. Romantizme dayanılarak, ahbap- çavuş ilişkisiyle dış politika yapılmaz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İslam’ı referans alarak siyaset yapmış bir kişi olduğunu savunan Türker, "Aklınıza gelir miydi ki bir Müslüman topluma kan dökülecek şekilde baskı yapsın. Ama onu tehdit eden bir mekanizma var. Ben o mekanizmayı biliyor, zaman zaman da anlatıyorum. DSP Irak’a müdahaleye ‘hayır’ dediği zaman Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan ABD’ye gitti, ‘Biz evet deriz’ dedi. ABD onlara destek verdi, iktidar oldular, ABD’nin Irak’ı işgali ile 1,5 milyon Müslüman’ın ölmesine sebep oldular. Şimdi kendileri Suriye işine ‘hayır’ deselerdi, bu kez başkaları ‘ben yaparım’ diyebilir diye kaygılandılar" şeklide konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler