Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

“Gerçek Olsa Ne Güzel Olurdu” Dediğimiz En Popüler Kurgu Şehirler

Şehirler filmlere ve kitaplara sadece dekor olmaz. Çoğu zaman şehir, dekordan ve fondan çok daha fazlası olur. Bu şehirler, yaşantısı ve yaşayanlarıyla hafızamıza ismini kazıdı.

“Gerçek Olsa Ne Güzel Olurdu” Dediğimiz En Popüler Kurgu Şehirler

Mimarinin sanat dallarıyla ilişkisi hep konuşulur. Bununla ilgili atölyeler kurulur, konferanslar verilir. Çünkü yaşadığımız yer, bizim için arka planda gürültüsü duyulan, ya da sadece oksijenini içimize çektiğimiz bir ortam değildir. Şehir, insanın hayatını doğrudan etkiler. Bir şehirde mutlu değilseniz, ne kadar kazandığınızın ya da orada ne kadar yaşadığınızın bir önemi yoktur. İnsan hayatının bu kadar içinde olduğunu deneyimlerimizden öğrendiğimiz şehirler, sanata da yoğun bir şekilde yansımaya ve daha çok eserde daha önemli rollerde karşımıza çıkmaya başladı. Portrelerde arkamızdaki gri-yeşil renk birikintisi değil de, bizi tam ortasında tutan bir ev sahibi olmaya başladı. Mimari ve doğa, ekranların ya da sayfaların içinden taşıp hafızalarımızda yer sahibi oldu.

Filmlerde, dizilerde, romanlarda karşımıza çıkan şehirler, kurgu da olsalar biz onları çok sevdik. Onları bu kadar sevmemizin nedeni belki de hem bu kadar güzel yaratılmış, bu kadar iyi işlenmiş olmaları; hem de bizim zihnimizde onları biçimlendirmemize fırsat verilmesiydi. Belki de sırf, en sevdiğimiz çizgi roman kahramanı orada yaşıyor, her gün oradaki insanların hayatını kurtarıyor diye sevdik onları. Şehrin bilinmedik, gösterilmedik yerlerini kafamızda tamamladık hep. Satırların arasında kaybolurken de gözümüzün önüne ilk şehir geldi. Sonra bu bahçe, bu nur...

Filmlerin, romanların, dizilerin ve çizgi romanların en popüler şehirlerinden hiç değilse bazılarını bir araya getirdik. Biz bu şehirlerde yaşıyor, yeni gelenlere “sadece aktörler” diyoruz. Şehirler baki kalıyor.

Metropolis

Frank Miller doğru söylüyor; “Metropolis New York’un gündüzü, Gotham City New York’un gecesidir.” Bu iki şehri de temsil eden süper kahramanlara bakınca ne kadar doğru olduğunu sabitliyoruz aslında.

Metropolis’le Action Comics’in 1939 tarihli on altıncı sayısında tanıştık. O tarihten bu tarihe yaşıyor. Enfes bir süper kahramanı var ve New York’a muazzam derecede benziyor. Upuzun gökdelenler, o gökdelenlerin arasında cıvıl cıvıl bir hayat yaşayan insanlar, şehrin rutinine kapılıp gidiyor. Metropolis belki de kimimiz için bu görkeme sahip bir şehirle tanıştığımız yer. Yaşıyor ve yaşayacak.

Bedrock

Bizdeki Kozyatağı gibi bir ismi var Bedrock’ın. Taş Devri çizgi dizisine ev sahipliği yaptı. Taş Devri’yle ilgili şu dedikoduyu bilirsiniz: Aslında Taş Devri, gelecekte geçmektedir. Bu nedenle Jetgiller’de Elroy’un yaptığı zaman makinesi (geleceğe gitmeye programlanmıştı) aileyi Çakmaktaşlar ve Moloztaşlar’ın yanına, Bedrock’a gönderir. Jetgiller’de her ne kadar bu durum “makinenin çalışmaması ve ailenin geçmişe gitmesi” şeklinde açıklansa da bu dizilerin takipçileri, bu teoriye oldukça yakın. Dünyanın başına bir felaket gelir ve her şey Taş Devri’ndeki haline döner, insanlık o noktaya kadar geriler. Bedrock, tüm bunları düşünmemizi sağlayacak ortama ve imkana sahip aslında. İş yerleri, köşeli de olsa tekerlekleri olan arabalar, taşı taş üstüne koyarak yapılmış müstakil evler ve daha fazlası. Bedrock bize Taş Devri’nde yaşasaydık nasıl bir bowling salonumuz olacağını gösterecek kadar harika bir şehir. Oturup televizyonda beyzbol izleyebilmeleri de cabası.

South Park

Biz mizahın nasıl bir şey olduğunu, bizimle beraber nasıl değiştiğini, gündeme nasıl optimize edilebileceğini, öyle bazılarının dediğinin aksine aslında her şeyin mizahının yapılabileceğini South Park’ta öğrendik.

Şuncağız boyuyla, koca koca kafalarıyla bir şehrin sakinlerinin kalenderliğine şahit ediyor bizi South Park. Çizgi dizilerin sadece çocuklara özel bir şey olmadığını, yetişkinler için de çizgi diziler yapılabildiğini gösteren serilerden biri olan South Park, yıllardır gündemi takip edip harika yenilikler ortaya çıkartıyor. Facebook’ta hiç arkadaşı olmayan Kip Drordy’nin yaşadıklarına da sahne oldu, Amerika’nın başkanlarını da, aklınıza gelen gelmeyen bir sürü ünlüyü de ağırladı. Renkli renkli evler ve her türden onlarca karakter... South Park, South Park dizisinin South Park’ıdır ve South Park sessizliği oranın en meşhur yemeğidir.

Ada (The Island)

Bozdu fakat bozmadan önce bize harika bir deneyim yaşattı. Bu listedeki şehirlerden ne kadarı bu kadar kurgusal ve bu kadar mükemmel tasarlanmış olabilir bilmiyoruz. Ama Ada, ilham verici bir yerdi. Sen dizime yattın ve ben bir hikaye anlattım sonra da uçak düştü.

Her bölümde bambaşka harikalıklara sahne oldu Ada. Muazzam şeylere tanık olmamızı sağladı. Doğa Ana, yanına mistik güçleri de alınca inanılmaz kuvvetli olabiliyor. Bu arada, evet sonlara doğru çok bozdu.

Hogsmeade

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu öğrencileri, üçüncü sınıfa geldiklerinde keşfetmeye hak kazanırlar Hogsmeade’i. Filmi çıkıncaya kadar gözünüzde canlandırdıklarınızı hatırlayın burayla ilgili. Ne kadar güçlü bir anlatıyla desteklendiğini, nasıl ince ince işlendiğini hatırlıyor musunuz? Britanya’daki tüm sakinlerinin büyücü olduğu tek yer. Bir gün yolunuz düşerse. Zonko’nun Şaka Dükkanı’na ve Honeydukes’a uğramayı unutmayın.

Bikini Bottom

Biz ofisimizdeki avuç içi kadar masayı kişiselleştirmek için zaman bulamazken dünyanın bir yerinde dışı da kişiselleştirilmiş evler var. Üstelik okyanusun dibinde... Bikini Bottom, dünyanın en güzel şehirlerinden birisi. Okyanusun dibinde olmasına rağmen bu şehirde bir sincap yaşıyor, dünyanın en asık suratlı ahtapotu ve en şapşal süngeri de komşu mesela. En lezzetli burgerler de orada, en hırslı plankton da.

Mordor

Biliyoruz, şu ana kadarkilerin içinde en farklı olanı bu. Sırıtıyor gibi durabilir, ama Mordor da bu listeyi hak ediyor. Mordor gibi başka bir yer daha yok. Gölge Diyarı ya da Kara Diyar olarak da biliniyor. Ölmek ve yok olmak üzere bir yer Mordor. İçinde gücün ve kötülüğün simgeleri yaşıyor.

Metropolis

Fritz Lang’ın 1927 yapımı filmine ismini veren Metropolis, şimdinin parasıyla 15 milyon dolara mal olan bir filmin ana karakteriydi. Tek başına içindeki Babil Kulesi bile bir sanat eseriyken filmin bu kadar çok paraya mal olması şaşırtıcı değil. M-Machine ve Moloch gibi diğer şaheserlerden de bahsetmeye gerek yok. Metropolis, tek başına dev bir şehir. Filmden 12 yıl sonra tekrar Metropol ismini duyduğumuzda bu sefer bir süper kahramanın metropolündeydik.

Gotham City

Öyle bir şehir ki Tim Burton’ın elinde ayrı, Christopher Nolan'ın elinde apayrı görünüyor. Öyle bir şehir ki bu şehri Batman koruyor. Öyle bir şehir ki hem Jack Nicholson’da hem de Heath Ledger’da onulmaz izler bırakıyor. Gotham, yaşıyor.

Springfield

Bu kadar gerçek bir kurgu şehir daha olmadığına eminiz. Dünyanın en popüler kurgu şehri Springfield...

Amerika’nın birçok yerinde Springfield’lar olmasına rağmen Bart Simpson’ın yaşadığı bir Springfield olmadığını biliyoruz. Zaten yapımcılar da “Bizim Springfield bunlardan birisi değil” demişti, hatırlayın. Yine de, Illinois’deki Springfield olması ihtimali üzerinde duruluyor. Fakat önemli olan Springfield’ın o kadar gerçek ve o kadar uçuk bir hayata bizi ikna etmesi. Tüm karakterlerin muazzam şaka anlayışı ve müthiş tipler, hepsi Springfield’ta, tıpkı bizim yaşadığımız şehirler gibi...

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler