YURTHABER

İzmir
Şehirler
Şehir Seçiniz
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Düzce
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kilis
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Şanlıurfa
Siirt
Sinop
Şırnak
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"İlişkiler Hayatın Merkezinde Rol Üstlenmemeli"

İZMİR (AA) - Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen "İlişki Bağımlılığı" Konferansı yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

İZMİR Müdürü Doç. Dr. Zeki Yüncü katılımcılara ilişki bağımlılığı konusunda bilgiler verdi. Bağımlılığın çok değişik alanlarda karşımıza çıkabileceğini vurgulayan Yüncü, internet bağımlılığından, ilişki bağımlılığına, alışveriş bağımlılığına kadar çok farklı alanlarda etkisinin görülebileceğini belirtti. Bağımlılığın insan üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden Yüncü, “Bağımlılık insanın hayatla ilişkisini kesen, işini, sosyal ilişkilerini, aile ilişkilerini her türlü sosyal etkinliğini ikinci plana atan bir ruh halini getiriyor. Kişi bütün planını bağımlılığı ile ilgili konuları düşünerek hayatıyla ilgili öne alması gereken konuları ikinci plana alıyor” dedi. İnsanların maddeye bağımlı olabileceği gibi kişilere de bağımlı olabileceğini vurgulayan Yüncü, şunları kaydetti: "Bağımlı bir ilişkiyi, kişinin hayatla bağını kesen tek taraflı kahredici bir ilişki olarak tanımlayabiliriz. Bağımlı kişi, bir ilişkiyi bitirdikten sonra bedeninden bir parçayı kaybetmiş gibi hissedebilir. Burada ilişkiye nasıl bir anlam yüklenildiği öne çıkıyor. Kişi adeta diğer ilişkilerini yok sayarak o ilişkiye bağlanmıştır. Onun yokluğunda hayata adeta küsüp onunla ilgili düşünsel aktivitelerde bulunabilir." Sağlıksız bir ilişkinin insanları mutsuz etmesinin yanında, o ilişkiye saplanıp kalmasına da neden olduğunu dile getiren Yüncü, “Kişi olumsuz bir ilişki yaşamasına rağmen bunu bir türlü kestirip atamaz, sonlandırmakta güçlük yaşanır. Takıntılı bir şekilde ona ihtiyaç duyma noktasında kalınır. Çünkü o ilişki onu tamamlayan bir unsurdur. O olmazsa kişi bir hiçtir. Bu noktada bağımlı ilişkide asıl sorunu karşıdaki partnerde değil de kendimizde aramamız gerekir” dedi. - “Güven olmazsa sağlıklı bir iletişim kurulamaz” Bağımlı ilişkilerde hep bir şüpheciliğin olduğunu belirten Yüncü, (Beni aldatacak. Ben ona niye güveneyim ki? Hoca bana taktı. Zaten beni geçirmek istemiyor) gibi takıntılı düşüncelere saplanılabildiğini ifade etti. “Güven olmazsa sağlıklı bir iletişim kurulamaz” diyen Yüncü, sözlerinin şöyle sürdürdü: “İnsanlara güvenemezsek bu tür düşüncelere hayat boyu maruz kalabiliriz. Sağlıklı ilişkilerden kişiyi güçlendirmesi, hayata ,işine bakış açısını sosyal ilişkilerini güçlendirmesini bekleriz. Romantik ilişkinin en büyük unsuru sevgidir. Karşıdaki insana güvenmek onun sadakat duygusuyla bağlı olduğunu, sizi aldatmayacağını hissetmek de çok önemlidir. Sağlıklı bir ilişkide sevgi, güven ve sadakat hissine sahip olmamız gerekiyor.” Sigmund Freud’a göre anne-baba ile kurulan ilişkilerin, ikili ilişkilerin de temelini oluşturduğu kuramını hatırlatan Yüncü, bu ilişkilerin iyi kurulmuşsa, ilişkilerde bir problem yaşanmadığını aktardı. Zeki Yüncü, şu bilgileri verdi: "Çocuklar erken yaşta en çok etkilendikleri kişilerle ilgili kafalarında bir imge oluşturur. İleride bu imgeye uyacak kişilerden romantik olarak etkilenir. ‘Kız çocukları babaya, erkek çocukları anneye yakın olan kişileri seçerler’ diye bir deyiş vardır. Bu doğrudur. Aslında gelişim süreçlerinde sağlıklı anne-baba ilişkisi kurmuş, onları artısıyla eksisiyle eleştirebilen bireylerin ilişkilerine baktığımızda tıpa tıp anne, babasına benzemediğini de görmekteyiz. Bu bireyler ilerde eş seçimi yaparken, anne ve babasının sağlıklı yönlerini alarak bir ilişkiye başlayacaklardır. Anne babanın olumlu ya da olumsuz taraflarını ayrışmadan olduğu gibi kabul eden kişiler ise eş seçerken, ebeveynlerininkine benzer evlilik ilişkileri yaşayacaklardır.” Olgunlaşmış aşk ilişkilerinin olmazsa olmazlarını açıklayan Yüncü, sevginin en başta gelen unsur olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Yüncü, sözlerini şöyle tamamladı: “Sağlıklı sevgide, değer verme, güven ve kabullenme, karşılıksız verme, karşıdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmek çok önemlidir. Bu ilişkiyi tutarlı yapan, ayakta tutan bir durumdur. Sağlıksız sevgide kişi ‘O bana güven veriyor’ der. Aslında duyulan ilk duygunun güven olması ilişkiyi zedeler. Kişi partnerini kaybetmekten sıkıntı duyduğu halde anksiyetesini bastırmak için ‘Evet ama seviyorum’ der. Aslında kişi sevmiyor, ayrılmaktan korkuyordur. Bu da sağlıklı olmayan bir ilişkinin göstergesidir. Böyle kişilerde ‘Aşkın gözü kördür’ algısı gelişebilir. Bu kişilerden, ‘Sensiz yaşayamam, sen olmadan ben bir hiçim, sürekli seni düşünüyorum’ gibi cümleler duyabiliriz. Bağımlı olan kişilerde bu duygular çok şiddetli yaşanabiliyor. İlişki hayatımız için önemlidir ama hayatımızı merkezinde bir rol üstlenmemelidir."

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler