Marmara Belediyeler Birliği, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) personeline yönelik "Verimlilik ve Performans" konulu bir konferans düzenledi. Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Recep Bozlağan, "Verimlilik ve performans her çağın sorunudur" dedi.
İSKİ'de düzenlenen "Verimlilik ve Performans" konferansını Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Recep Bozlağan yönetti. Konferansa İSKİ kurumuna bağlı birim şefleri katıldı. Kanuni Sultan Süleyman'ın devlet yönetiminde uyguladığı esasları konu alan bir slayt gösterimi ile başlayan konferansta konuşan Prof. Dr. Recep Bozlağan, "Verimlilik ve performans her çağın sorunu olmuştur" dedi. Verimliliğin ve performansın arttırılması için öncelikle kurum içi her personelin görev tanımının belirlenmiş olması gerektiğini vurgulayan Bozlağan, "Kurumun bir stratejik planının yapılmış olması gerekir. Hangi birim hangi faaliyeti yapacak, hangi vadede hangi hedeflere ulaşacak, bunun belirlenmesi lazım. Sonra kurumun performans planının hazırlanması gerekiyor. Burada performans hedefleri, performans göstergelerinin ortaya konulması gerekiyor. Verimliliğin arttırılması için yapılan faaliyetlerin ortaya koyulması gerekiyor" dedi.
Bozlağan, "Bir kere öncelikle zaman planlaması yapılması gerekiyor. Zaman yönetimi çok önemli. Yöneticiler için özellikle çok önemli. Çünkü bu konuda kendileri ciddi anlamda mesafe kat ettikleri zaman ya da daha ilkeli bir duruş sergiledikleri zaman bu aşağılara doğru da sirayet ediyor. Bir diğer husus toplantıların çok iyi organize edilmesi ve yönetilmesi gerekiyor. Maalesef bizde toplantılar amirlerin arenasına dönüşüyor. Amirde orada istediği gibi at koşturuyor. Saatler geçiyor fakat ciddi bir sonuç
alınmıyor. Bu da kurum içinde personelin performansını ciddi bir şekilde olumsuz etkiliyor" şeklinde konuştu.
"Ayın personeli", "yılın personeli" uygulamasının hayata geçirilmesinin önemli olduğunu da belirten Bozlağan, "Bunun için de teşvik edici ödüllerin koyulması lazım. Sürecin basit bir şekilde kurgulanması gerekiyor. Aksi takdirde bir süre sonra insanlar karmaşık sistemlerden yoruldukları için ayın personeli uygulamasına iştirak etmek istemiyorlar. Sonuçlar gelişigüzel elde etmeye başlanıyor. İnsanların kuruma olan güveni de azalıyor. Bir diğer hususta; öneri sunma uygulamasının geliştirilmesidir. Her kişi bir kaynaktır. Sadece emeğinden, iş gücünden faydalanmak kaynak demek değildir. Her insan bir beyindir. Her beyin de aslında bir evrendir. Bu kadar derindir beyin gücü. Kurumun tepesindeki yöneticinin bile göremeyeceği bazı şeyleri en aşağıdaki çalışanlar çok rahat bir şekilde görebilirler. Bu nedenle bu insanların fikirlerinden, görüşlerinden yararlanılması gerekiyor. Bir diğer konu ise halkın yönetime katılımının sağlanması lazım. Bu kamu araştırmalarıyla olabilir. İnternet üzerinden, sosyal medya mecrası
üzerinden insanlar görüşlerini, düşüncelerini, rahatsızlıklarını kuruma etkili bir şekilde bildirmeliler" dedi.
Kurumlarda yöneticilere yakın olarak kendilerini garantiye almak isteyen insanların hem kuruma hem de yöneticilere ciddi zararlar verdiğini söyleyen Bozlağan, "Kurum yöneticilerinin etrafında bulunan sürekli iltifat eden insanlardan oluşan bir ekip değil de, kendilerine gerçekleri söyleyen, kendilerini gerektiğinde uygulayabilen insanları yakın çevresinde tutarak böyle bir ekip oluşturabilir. Bu insanlarla da haftada en az iki kere düzenli toplantıların yapılması gerekir. Herkes iltifat duymak ister,
kimse gerçekleri duymak istemez. Eğer gerçekler iltifat şeklindeyse onu duymak ister, ama gerçek olan şeyler acı veriyorsa onu duymak istemez. Oysa hayat gerçektir ve gerçeklerin bilinmesi gerekiyor. Ona göre de tedbir alınması gerekiyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Recep Bozlağan, "Bir diğer husus çalışanlara düzenli bir çalışma ortamının sunulması gerekiyor. Bir genel müdürünün odası adeta bir kralın dairesi gibiyken, onun altında çalışan insanların odası veya çalışma alanları bakımsız, salaş yerler olursa bu insanlardan verimlilik elde edemeyiz. Lider kendisi fedakarlık eder. Kişi eğer kazandığını başkalarıyla paylaşmasını biliyorsa o kurumda verimlilik artar. Çalışanların kurum kazancına ortak edilmesi, bunun için bir mekanizma geliştirilebilir. Ama bu suiistimal edilmemeli. Maalesef özel sektörde prim sistemi uygulayan birçok kurum, ya primleri zamanında ödemez ya da eksik öder. Yine aynı şekilde insanların sigortasının yapılması gerekiyor. Günümüz asgari ücreti de tatmin edici bir ücret değil. Ülkenin geneli için baktığımızda, yüksek düzeyde arttırılması mümkün olmayabilir ama nitelikli işlerde çalışan insanların ücretinin de çok daha nitelikli olması gerekiyor. Çünkü insan eğer karnı dolu ise, cebi dolu ise evine mutlu ve huzurlu gidiyor. Özel sektör olsun, kamu olsun herkesin bunlara çok dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Teşekkür dahi etmeyi bilmeyen veya astlarına teşekkür etmek istemeyen bir yöneticinin başarılı olamayacağına da dikkat çeken Bozlağan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ne istediğini bilmek, gerekli çabayı göstermek, başkalarına yardımcı olmak başarı koltuğu kazanmakla olmaz, koltuğun hakkını vermekle olur. Bu da ilk önce erdemle olur. Amirlik, iltifat ve motivasyon makamıdır. Teşekkür dahi etmeyi bilmeyen veya astlarına teşekkür etmek istemeyen bir yönetici başarılı olamaz. İSKİ'nin İstanbul için ne kadar özel, ne kadar değerli bir kurum olduğu bilinmeli. İSKİ'nin çalışanı İSKİ'nin itibarını en yüksek seviyede tutmakla mükellef. İstanbul Türkiye'yi sırtında taşıyor,
İSKİ de bu İstanbul'u sırtında taşıyor. Mesai başlayan bir personel 30-40 dakika kahvaltı için zaman ayırıp, mesai saatleri içerisinde çilingir sofrası kuruyorsa, bu da çalmak çırpmak gibi bir hırsızlıktır."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz