İşte Reha Muhtar'ın "Sen hiç kendinden utanmayı düşünmüyor musun Ahmet Çakar" başlıklı yazısı:
[**MYNETSPOR'U FACEBOOK'TAN TAKİP EDİN
**](http://www.facebook.com/spormynet)
[**SPOR TOTO SÜPER LİG'DEN SON GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN
**](http://spor.mynet.com/sportv/)
"Dün aslında yapabileceğini bildiğim, ancak pek de kondurmak istemediğim sözleri sarfetmiş köşesinde Ahmet Çakar...
Ara başlıklar halinde soruyor...
"Sen kimsin Reha Muhtar?..
Muhtar'a göre Bülent Uygun konuşacak...
Her türlü şeyi söyleyecek...
Sonra telefonu kapatacak...
Ardından da Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu konuşacaklar...
Sen kimsin Reha Muhtar?.
...
Tekrar söylüyorum sen kimsin Reha Muhtar?..
Sen kim oluyorsun da aslanı kediye boğdurmaya çalışıyorsun?.."
***
"Sen kimsin?..
Sen kim oluyorsun?.."
Bu leş sözleri, bu Hergele Maydanı'ndaki yeni yetme bıçkınların kafa atmak üzere kavgaya başlamadan ettikleri lafları, en yakın dostlarından birine kamuya açık gazete köşesinde edenkişi bir "doktor"dur...
Sadece kendisi değil, onu yetiştiren rahmetli babası da bir doktordur...
Bir insanın en yakın dostlarından birini "arcayacağım"derken kendi kendini ele vermesi ne acı bir tesadüf...
***
Şu geldiğin noktaya hiç aynadan bakıyor musun Ahmet Çakar?..
Sen kimsin Reha Muhtar diye sorduğun adam, "5 kurşun yediğin gün, ameliyathanede uyandıktan sonra doktordan kendi ailenin arkasından yoğun bakım odasına girmesini ilk istediğin adam...
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
Seni vuracaklarını ima ettikleri günlerde, yazıhane yazıhane dolaşıp, "sakın bir olay olmasın diye kişisel tüm dostluk kredilerini son santimine kadar kadim dostlarına kullanıp başına birşey gelmesin diye çabalayan adam!.."
***
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
Sabaha karşı saat 02.30'larda sana "dümdüz giden" tribünlerin, liderlerini toplayıp Etiler'de bir kafede sabahın ilk ışıklarına kadar aranızı bulmaya çalışan adam!..
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam, "soru soracağım" derken programda galiz küfürlerle kavga edip canlı yayını terkettiğin, Fenerbahçe'nin eski Başkanı'yla aran düzelsin diye, eski Başkanı arabasından çıkartıp kendi arabasına alan ve seninle konuşturmaya çalışan adam!..
***
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
seni vurdurtmuş olabileceği ihtimalini düşündüğün eski bir Federasyon Başkanı'nı odasına davet edip "beni sen mi vurdurdun" diye ona soru sormanı sağlayan buluşmanın düzenleyecisi ve tanığı olan adam Ahmet Çakar?..
***
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
Beşiktaş'a sonra Başkan olacak o günkü yöneticiye, ağza alınmayacak lafları canlı yayında eden seni, Swiss Otel'de o yönetcilerle buluşturup aranı bulmaya çalışan adam...
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
Galatasaray'ın şimdi rahmetli olmuş Başkanı'na ettiğin sözlere, onun seni hiçbir zaman affetmeyeceğini söylemesine karşın, senin göründüğün gibi bir adam olmadığını dakikalarca anlatmaya çalışmış bir adam...
***
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam?..
Daha geçen hafta hızını alamayıp "İçine etmişim Batı'ya açılan pencerenin" dediğin programın ertesi günü, seni infiale sürükleyen nedenleri ve gerekçeleri sözünü kesmeksizin dinlemiş ve küçük Batuhan'ın hayatını korumak uğruna sana arka çıkmış, senin dilemediğin özrü "senin yaptıklarından dolayı kendi adına Galatasaray Başkanı'ndan özür dilemiş adam..."
***
Sen kimsin Reha Muhtar dediğin adam;
Bülent Uygun'un Eskişehirspor'unun, Fenerbahçe'ye karşı "yumuşak" oynadığı iddialarına karşı "Önce onu dinleyelim müdahale etmeyelim... Sonra sizi konuşturacağım... İstediğiniz kadar konuşun 3 saat buradasınız... Ancak Bülent Uygun'la karşılıklı tartışmaya girmeyin..." diyen adam...
Onun için yaşanan bunca olaydan sonra utanmadan diyorsun ki;
"Sen kim oluyorsun Reha Muhtar?.."
***
Bu sözü söylerken, hiç utanıyor musun acaba?..
Evime geldiğinde ellerini ve yanaklarını öptüğün annemden babamdan?..
Evinde beni beraberce misafir ettiğin karından, kayınpederinden?..
Kurşun yemiş saatlerinde hastane odasında ayılmanı beklerken, kader birliği ettiğim annenden, kızkardeşinden?..
En önemlisi de kendinden?..
Hiç utanmayı düşünüyor musun Ahmet Çakar?..
*****
ERMAN TOROĞLU'NA!.. Sevgili Erman Toroğlu;
Nedir seni bu kadar sinirlendiren bilmiyorum...
Sen sansürlemeyi aklımın ucundan geçirmedim ki bana sinirlenesin...
Üstelik benim böyle bir hakkım da yok...
Onu kim yapmaya çalıştı; sen biliyorsun veya bilmiyorsun...
Ancak benim olmadığımı biliyorsun...
***
Ne ki bilmediğin başka şeyler var...
Seni bu sene çalıştığın kanalda da göndermek isteyenler oldu...
Hem de en yakın çevrende...
Ancak böyle bir şeyi zinhar kabul etmeyeceğimi söyledim...
Bunu söyleyenlerle günlerce ilişkimi kestim, konuşmadım...
Hiçbir yorumcunun ben olduğum sürece Son Kale'den ayrılamayacağını kesin bir dille "senden kurtulmak isteyenlere" ilettim...
Bunların hiçbirini de bugüne kadar sana söylemeye bile ihtiyaç hissetmedim...
Elbette böyle davranacaktım...
Sana bunu söylemeyi bile "ayıp" saydım...
***
Seni konuşturmadım iddiası doğru değil...
Ben kafa göz yarmanızı istemedim...
Bülent Uygun, günlerdir üstüne gelindiği için sinirliydi, senin ve Ahmet Çakar'ın sözlerinden ateşlenebilirdi...
Önüne geçemeyeceğim olaylar çıkabilirdi...
Senden veya Ahmet Çakar'dan...
Bunu riske etmek yayını riske etmekti...
Ben gazeteci-moderatör olarak soracak konuşturacaktım...
Siz de yorumcu olarak üzerine saatlerce yorumlayacak, konuşabilecektiniz...
Canlı yayında daha geçen hafta "bir kulübün Batı'ya açılan penceresinin içine edilmekten bahsedildi..."
Bir Kulüp Başkanı'nın belli belirsiz Moskova gecelerinden dem vurulup, büyük olaylar çıkınca aniden çark edildi...
San Kale'de bu tür riskleri alamazdım...
Mesele bundan ibaret...
***
Yayını kesmeme gelince...
madem ki beyan ettiğiniz üzre konuşmayacaksınız...
Küseceksiniz...
Tek kelime etmeyeceksiniz...
Bu programın yorumcuları siz olduğunuza göre...
Bu yorumcular da konuşmayacaklarını deklare ettiklerine göre;
Bana da düşen...
Yayını bitirip iyi akşamlar demektir...
Hayatta duruşum hiç değişmez...
Kimseye ukalalık etmem...
Kimsenin ukalalığını da yemem...
İyi Geceler Türkiye...
Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan!..