Dönemin zorlu şartlarında milletin varlık mücadelesi içinde verdiği katkılar sadece bir direniş örneği değil aynı zamanda onur ve bağımsızlık mücadelesinin güçlü bir mesajıdır. Sütçü İmam’ın bulunduğu cephede ve yaşanan olaylarda gösterdiği dirayet, halkın moralini yükseltmiş ve özgürlük yolunda önemli adımlar atılmasına vesile olmuştur.
Sütçü İmam, Kurtuluş Savaşı sırasında özellikle Güney Cephesi’nde gösterdiği kahramanlıkla tanınan önemli bir halk direnişçisidir. Güney Cephesi, Fransız işgali altındaki topraklarda yerel halkın örgütlenerek işgalcilere karşı direniş göstermesiyle ön plana çıkar. Sütçü İmam, Kahramanmaraş halkının bu mücadeledeki sembol isimlerinden biridir ve özellikle Maraş savunmasında aktif bir rol almıştır.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından İtilaf Devletleri, Anadolu’yu işgal etmeye başlamış ve Fransızlar, beraberindeki Ermeni gönüllü birliklerle birlikte Kahramanmaraş ve çevresini işgal etmiştir. Bu işgal sırasında yerel halk, dini ve milli değerlerine hakaret edilmesi, mal ve can güvenliklerinin tehlikeye atılması nedeniyle büyük bir rahatsızlık duymuştur. İşte bu ortamda, Sütçü İmam’ın gösterdiği direniş, Maraş halkının mücadele ateşini yakan kıvılcımlardan biri olmuştur.
Fransız işgali sırasında, 31 Ekim 1919’da Fransız askerleri ve bazı Ermeni çetelerinin Müslüman kadınlara saldırdığı bir olay yaşanmıştır. Bu olayda Sütçü İmam, saldırıya uğrayan kadınları korumak amacıyla silahıyla müdahale ederek bir Fransız askerini öldürmüş ve diğerlerini yaralamıştır. Bu olay işgale karşı halk direnişinin başlangıcı kabul edilir ve Maraş’ta düşmana karşı büyük bir mücadele başlamasına vesile olmuştur.
Sütçü İmam’ın bu kahramanlığı yalnızca bireysel bir eylem olmanın ötesine geçerek Maraş halkının örgütlenmesine ve bağımsızlık mücadelesine katılmasına öncülük etmiştir. Daha sonra Maraş halkı, Sütçü İmam ve diğer direnişçilerle birlikte şehirdeki Fransız birliklerine karşı önemli başarılar elde etmiş ve 12 Şubat 1920’de Kahramanmaraş düşman işgalinden tamamen kurtarılmıştır. Bu zafer Güney Cephesi’nde Türk milletinin işgalcilere karşı kazandığı önemli başarılardan biri olarak tarihe geçmiştir.
Sütçü İmam, Güney Cephesi’nin kahraman direnişçilerinden biri olarak anılmakta ve özellikle Maraş savunmasında oynadığı kritik rolle hem Kurtuluş Savaşı’nda hem de Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde unutulmaz bir yere sahiptir. Onun cesur eylemi işgal altındaki Anadolu halkına umut ve cesaret vermiştir.
Sütçü İmam Kurtuluş Savaşı sürecinde özellikle Kahramanmaraş’ın Fransız işgali altındaki dönemde yaşanan olaylarda aktif rol almıştır. Onun adını tarihe yazdıran olaylar işgal güçlerine karşı verilen mücadelelerdeki cesur ve kararlı tutumuyla şekillenmiştir. En çok bilinen ve önemli olay 31 Ekim 1919’da Fransız askerleri ve bazı Ermeni çetelerinin Müslüman kadınlara saldırdığı olaya müdahalesidir. Bu müdahale Sütçü İmam’ı halk kahramanı yapmıştır.
Olay, Fransız askerlerinin ve beraberindeki Ermeni çetecilerin çarşaflı Müslüman kadınlara zorbalık yapmasıyla başlamıştır. Kahramanmaraş’ta Uzunoluk Çeşmesi yakınında gerçekleşen bu saldırıda, askerler kadınların çarşafını çıkarmaya çalışmış ve dini değerleri aşağıladıkları sözler sarf etmiştir.
O sırada çevrede bulunan Türk halkı bu duruma tepki gösterse de işgalciler silah gücüne güvenerek halkı sindirmeye çalışmıştır. İşte bu sırada Sütçü İmam silahını çekerek saldırgan Fransız askerlerinden birini vurmuş ve diğerlerini yaralamıştır. Bu olay Maraş’ta işgale karşı başlayan büyük direnişin fitilini ateşlemiştir.
Bu olaydan sonra Sütçü İmam işgal kuvvetleri tarafından aranmaya başlanmıştır. Ancak o, saklanarak direniş mücadelesine devam etmiş ve halkın örgütlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Maraş halkı, bu olayın ardından işgalcilere karşı daha büyük bir kararlılıkla direnmiş, çeteler ve yerel direnişçilerle Fransız birliklerine karşı savaşmıştır. 1920 yılının Şubat ayında Maraş tamamen işgalden kurtulmuş ve bu başarıda Sütçü İmam’ın cesur davranışı büyük bir motivasyon kaynağı olmuştur.
Sütçü İmam ayrıca direniş sürecinde halkı organize eden, cesaretlendiren ve işgale karşı silahlı mücadelede aktif rol alan bir figür olmuştur. Bu nedenle onun mücadelesi yalnızca bir bireysel kahramanlık değil, aynı zamanda işgal altındaki halkın direnişinin sembolü olarak değerlendirilir.