Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Uyuşturucu Bağımlılığıyla İlgili Bildiğiniz Her Şey Yanlış

    Uzun yıllardır uyuşturucu bağımlılığı üzerine tartışıyoruz. Ancak bağımlılığa neden olan şeyler hakkında biraz daha düşünmeye ihtiyacımız olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmeliyiz.

    Anton Çehov, insanı hayatı boyunca iki adım ileri, bir adım geri hareket eden bir varlık olarak görür. Acı çekme, yanlışlar ve hayattan bıkmışlık insana geri adım attırır; doğruya susamak ve inatçılık ise ileri... Bu ufak atfı hiç değilse yazının ortasına kadar aklınızda tutmanızı öneriyoruz, tezleri anlamamızda bir hayli yardımcı olacak.

    İnsanlık, çağlar boyu süregelen dertlerinin arasında bir çıkış yolu bulmaya çalıştı. Bu çıkış yollarından bazıları zarar verdiği gibi, bazıları da müthiş olumlu sonuçlara gebeydi. Einstein’ın atom bombasıyla ilgili söyledikleri gibi, olumlu bir adım olarak yola çıkılan şeylerin dünyayı ortadan ikiye ayıracak kadar güçlü etkilere sahip olduğuna da şahit olduk. Fakat konumuz uyuşturucu bağımlılığı. Tekrarlıyoruz; uyuşturucu değil, uyuşturucu bağımlılığı...

    Uyuşturucu kullanmanın övülecek bir yanı olmadığı konusunda hemfikirizdir. Hepimiz ciddi uyuşturuculara karşı temkinli yaklaşıp endişeli bir ses tonuyla hakkında konuşuyoruz. Ancak uyuşturucunun kendisiyle değil de, uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili bildiklerimizi -ya da bildiğimizi sandıklarımızı- gözden geçirmemiz gerekebilir.

    Bağımlılığın öğretilen nedenleri

    Milli Eğitim kitaplarından tutun Yeşilay broşürlerine ve hatta akademik çalışmalara kadar uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili uzlaşılan ve bize de anlatılan nedenleri aslında hepimizin kafasında kunt bir kitaplık gibi duvara sabitlenmişcesine duruyor. Uyuşturucu bağımlılığına yol açabilecek nedenler ve etkenler çeşitlilik gösteriyor. Temelde aileyi ve eğitimi merkeze alan birçok metin görüyoruz. Ailenizde uyuşturucu bağımlısı olması, sizin de bağımlı olmanıza neden olabilir. Şöyle düşünün; çocukluk fotoğraflarında elinde -sırf komik olsun diye- sigara tutan kişilerden kaçı sigara bağımlısı oldu? Neredeyse hepsi. Çünkü ailelerinde en az bir kişi sigara içiyordu. Bu, gayet mantıklı. Çevresel etkenler de önemli görülüyor. Arkadaş çevreniz mesela, uyuşturucu bağımlısı olup olmamanızda oldukça etkili. Bir kereden bir şey olmaması, sadece çocuk istismarcılarını ilgilendirmiyor. Bir kereden bir şey olmaz dediğiniz her şey, yapılan çalışmalara göre bir şey olmasına neden oluyor.

    Temelde uyuşturucu bağımlılığına psikolojik etkenler, kalıtımsal (genetik) etkenler, biyolojik etkenler ve sosyokültürel etkenler neden oluyor sonuç olarak. Fakat bağımlılıkla ilgili en önemli vurgu da, sık uyuşturucu kullanımının bağımlılığı hızlandırmasına yapılıyordu. Bize öğretilen kısım bu, ancak yapılan çalışmalardan bazıları, uyuşturucu bağımlılığını etkileyen başka şeyler de olduğunu ortaya koyuyor. Sık kullanımın bağımlılığa neden olduğuyla ilgili söyleyeceklerimiz var.

    Babaanneniz neden bağımlı değil?

    Bu nasıl soru ya? İnsanın babaannesi neden bağımlı olsun? 2015 yılının Haziran ayında büyük bir yankı uyandıran TED konuşmasıyla başlıktaki soruyu sordu bize Johann Hari. Konuşmasının başlığı “Bağımlılıkla ilgili düşündüğünüz her şey yanlış”tı. Uyuşturucu bağımlılığının aslında neden gerçekleştiğini düşünmemiz için çeşitli veriler ortaya koyduğu bu konuşması, çok ilgi çekti.

    Sorduğu soru başlangıçta mantıksız görünse de, durumu açıklayınca aslında mantıklı. Şöyle düşünelim; babaanneniz düşüp kalçasını kırdı. Tedavisi süresince kendisine yüklü miktarda diamorfin verilecek. Diamorfin, bir eroin çeşidi. Hatta şöyle; eroin kullanan bağımlıların kullandığı eroinden daha saf. Bu tedavi sürecinde aldığı diamorfin (ya da eroin) babaannenizi bağımlı yapmıyor. Eğer bağımlılığın nedeni sıklıkla uyuşturucu kullanmaksa, öyleyse babaannenizin de bağımlı olması gerekirdi. Daha saf bir eroin nasıl olur da bağımlılığa neden olmaz?

    Uyuşturucu verilen fareler neden bağımlı olmadı?

    In the Realm of Hungry Ghosts kitabında Doktor Gabor Maté, bir bilimsel çalışmadan söz ediyor. İsmi “Fare Parkı” olan bu deney, biraz önce verdiğimiz örneği biraz olsun farklı bir noktaya çekecek.

    Bruce Alexander isimli bir psikoloji profesörünün yaptığı deney, bildiğimizi sandıklarımızı sorgulamamız konusunda büyük bir adım atmamızı sağlayabilir. Aynı deneyden Johann Hari de TED konuşmasında söz ediyor. Bruce Alexander deneyde fareler için iki farklı ortam yaratıyor. Bu yaratılan ortamlardan biri inanılmaz başka fareleri ve farelerin ilgisini çekebilecek birçok oyuncak barındıran “Fare Parkı” adını verdiği bir kafes. Diğeri ise herhangi başka dikkat dağıtıcı unsur bulunmayan ve farelerin tek başına kaldığı (hapsedildiği) bir kafes. Bruce Alexander, iki kafese de biri uyuşturuculu (morfin), biri uyuşturucusuz iki kap su koyar. Fareler bu iki kafeste uzunca bir süre geçirir. Sizce ne oldu?

    Fare Bahçesi'ndeki fareler uyuşturuculu suya neredeyse hiç dokunmuyorlar. O suyu beğenmiyorlar. Çünkü o suya ihtiyaçları yok. Oysa boş kafestekifareler fare kısa sürede bağımlı oldular, hatta bir kısmı doz aşımından öldüler. Çünkü onlar yalnız, çünkü kendileri gibi olan ya da ilgilerini çekecek hiçbir şeyle ilişki kurmalarına fırsat bırakılmadı.

    Vietnam’daki Amerikan askerleri neden bağımlı olmadı?

    Fareler insan değildir gerçeğinden hareketle devam edersek, insanların bağımlı olup olmaması durumuna geri dönebiliriz. Vietnam Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin yüzde 20’si, yoğun miktarda eroin kullanıyordu. O dönem çıkan haberler, askerlerin yurda dönüşüyle ilgili endişeleri taşıyordu: “Eyvah, bir sürü bağımlı asker ülkede kol gezecek!” Peki, bu askerlerin yüzde 95’inin döndükten sonra bağımlı olmadıklarını ve bir daha eroin kullanmadıklarını söylesek?

    Bildiğimiz anlamda bağımlılık ve “ya her şey yanlışsa” endişesi

    Şimdi yoğun uyuşturucu kullanımının bağımlılığa neden olmamasıyla ilgili üç örneği inceleyince karşımıza çıkan sonuç biraz endişe verici gelebilir. Yanlış ya da eksik öğrenme ve öğretme ihtimalimiz var.

    Peter Cohen isimli bir profesör, “bağımlılık” yerine “bağ kurma” demeyi tercih ediyor. Bağ kurmak, doğumdan itibaren insanın ihtiyaç duyduğu bir şey. Aile, ilişkiler, arkadaşlıklar, kitaplar, filmler, müzik ve diğer her şey... İnsan, bağ kurar. Bağ kurduğu sürece mutludur ve mutluluğunu bağlarla ilişkilendirir. Fakat eğer dışlanmış, hayal kırıklığına uğramış hissediyorsa, bağ kurması zorlaşır. Kurulamayan bağlar, suni bağlar kurmaya ihtiyaç duyulmasına yol açar.

    Zaten aslında konunun en başında bahsettiğimiz sosyal nedenlerin hepsi, bağ kurmaya dayanıyor. Aile bağlarının güçlü olması, uyuşturucu bağımlılığından uzaklaşmak için en önemli etken misal.

    Sonuç: En çok uyuşturucu bağımlılığı bulunan ülkelere bir bakış

    Tepede yaptığımız Anton Çehov atfı, şu noktada değerlenmeye başlayacak. Aklınızdan çıktıysa geri dönüp tekrar okuyun.

    İnsanın geri adım atmasına neden olan şeyler, hayatınızın ortasına oturduğu sırada eğer güçlü bağlar kuramıyorsanız haliyle zayıflamaya başlarsınız. Bu zayıflama da başka bağları getirir, demiştik. Peki, en çok uyuşturucu bağımlılığı oranına sahip ülkeler üzerinden bu çıkarımı desteklemek mümkün mü?

    2012 yılının rakamlarına göre dünyada 230 milyon uyuşturucu bağımlısı bulunuyor. Bu uyuşturucu bağımlılığına en çok sahip olan ülkelere şöyle bir kısaca göz atalım.

    Meksika ve Brezilya’da uyuşturucu kullanım oranları ve uyuşturucu ticareti herkesin malumu. Ülkelerin ekonomisi ve sosyal yaşantısı incelendiğinde aslında bu çok da şaşırtıcı değil. Latin Amerika, uzunca bir süredir sıkıntılarla boğuşuyor.

    2009 ile 2012 yılları arasında yapılan araştırmalar, Afganistan’da 350 binin üstünde eroin bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor. Ülke büyük bir üretici durumundayken, aynı zamanda kullanım oranı da oldukça yüksek. Afganistan’ın içerisinden geçtiği sıkıntılı ve insanlara defalarca travma yaşatan süreç, acaba Afganistan’daki bu bağımlılığı açıklayabilir mi? Yetmediyse benzer bir örnek: İran. Ülke eroin bağımlılığında dünyada birinci sırada. Persepolis’i aklınıza getirin. İran’da neler olduğunu anlayınca, insanların yaşadığı sancıların ve değişen hayat tarzlarıyla beraber büyüyen sıkıntıların nelere neden olabileceğini kafanızda oturtabiliyor musunuz?

    Yukarıdaki deneyleri ve uyuşturucu kullanımının yüksek olduğu ülkelerin sosyo-kültürel yapılarını düşününce bağlarından kopan -ya da kopartılmış- insanların (hatta hayvanların bile) başka bağlar kurmaya çalışmasıyla uyuşturucunun bir bağımlılığa dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz. Yani bağımlılığa sebep olan uyuşturucunun kendisinden ziyade insanların içinde bulundukları toplumsal, kültürel ve psikolojik arka plan. Çağımızın yaşattığı sancılar, biçim değiştiren sosyal ilişkiler, savaşlar, değişen yaşam tarzları ve insanı olumsuz yönde etkileyen her şey geriye doğru atılan bir adım. Ancak, bu geriye atılan adımı ne şekilde iyileştirebileceğiniz ise tamamen size kalmış. Her olumsuzluğu yeni bağımlılıklara bir bahane olarak gösteremezsiniz.

    Kaynaklar: Gabor Maté - In the Realm of Hungry Ghosts, Kültegin Ögel – Madde Kullanımı ve Bağımlılığın Nedenleri, Johann Hari – Bağımlılıkla İlgili Bildiğiniz Her Şey Yanlış: TEDX

    Mynet Youtube


    En Çok Aranan Haberler