SPOR

'Volkan Demirel'in 15 yaşındaki oğlu bile...'

Spor yazarları Fenerbahçe'nin deplasmanda Trabzonspor'u 3-0 mağlup ettiği mücadeleyi değerlendirdi.

'Volkan Demirel'in 15 yaşındaki oğlu bile...'

KURGUYU İYİ KURDU (OKTAY DERELİOĞLU)

Trabzonspor maça hızlı başladı ama Fenerbahçe çok iyi bir oyun planıyla sahada yer aldı. Advocaat kadro kurgusunu çok iyi kurarak maça çıkmış. Hollandalı hoca elindeki kadroyu en iyi şekilde sahaya çıkartıyor. Trabzonspor'un maça hızlı baylayacağını bilerek rakibi önce bozmaya çalıştı. Bunu da çok iyi yaptı. Tabi maçın kırılma anı vardı. O da Yusuf Erdoğan'ın yaptığı hareketti..

F.BAHÇE HİÇ ZORLANMADI

Özellikle Lens maça damgasını vurdu. Zaten Lens çok özel bir oyuncu. Onu yaşadığı sakatlıklar geriye attı. Lens'in dinamizmi çabukluğu oyun zekası attığı ve attırdığı goller dün gece onun klasını gösterdi. Açıkçası dün gece Fenerbahçe hiç zorlanmadı. Onlar için kolay bir galibiyet oldu. Trabzonspor'un kadro kalitesi böyle büyük bir camiaya yakışmıyor. Trabzonspor mutlaka kadro kalitesini artırmalı. F.Bahçe ise devreye umutlu girdi..

HALLAÇ PAMUĞU GİBİ... (İLKER YAĞCIOĞLU)

Rakip 10 kişi kaldıktan sonra maç bir anlamda Lens ile Trabzonspor defansı arasında geçti diyebiliriz. Fenerbahçe'nin Hollandalı yıldızı ayağına aldığı her topta Trabzon defansını hallaç pamuğu gibi attı. Sol kanada geçti Zeki'yi, sağ kanada geçti Mustafa Akbaş'ı aldığı her topta kolaylıkla geçip arkadaşlarına inanılmaz asistler yaptı. Bir oyuncu bazen çok şey değiştirebiliyor. Lens de işte böyle bir oyuncu. O kadar güçlü ki Fenerbahçe'nin ikinci golünde Onazi'nin yanından giderken Onazi bütün gücüyle Lens'i düşürmek istedi. Ama adeta bir kamyona çarpmış gibi kendi yerde kaldı. ve Lens de Sow'a golü attırarak bir anlamda maçı bitirmiş oldu.

BÜYÜK TAKIM REFLEKSİ

Sonuçta bu maç Fenerbahçe için final niteliği taşıyordu. Puan kaybı durumunda rakiplerle fark açılacaktı. Ama tam büyük bir takım refleksi ile Fenerbahçe zoru kolaya çevirdi ve devre arasına büyük umutlarla giriyor..

BÖYLE ZAVALLI GÖRMEDİM (ERMAN TOROĞLU)

Bakın: Böyle bir zavallı, böyle bir dirençsiz, böyle bir amatör Trabzonspor'u ben 1967'lerden beri görmedim. Verdiğim tarihe dikkat edin. Sabır, sabır diyorlar ama şu bir gerçek; sabırla bu iş olmaz. Trabzonspor'da Ersun Yanal da olmaz. Onun kafası başka yerlerde, o kendini kurtarmaya bakıyor. Yorumculuk yapsın daha iyi.

GOLÜ VERECEKSİN

Hakem golü iptal ediyor, kırmızı kart veriyor, penaltı attırıyor. Arkadaşlar bakın: Futboldaki en büyük ceza goldür. Golden büyük ceza yoktur. Sen golü verirsin, sarı mı kullanırsın kırmızı mı kullanırsın o ayrı bir konu. Bunun için dünya futbolunda enteresan cümleler var. "Kırmızı kart verirsin, penaltı attırırsın, golü verirsin, sarı kart verirsin" diye...

NEYİN AVANTAJI BU...

Şimdi ben size soruyorum. 28. dakikada pozisyona kırmızı kart verdin yani rakibi eksilttin, bir de penaltı verdin. 28 ile 90 arasındaki süre 62 dakika. Diyeceksiniz ki, kırmızı kart önemli. Bu kural ya! 62 dakika 10 kişi oynayacak rakip. Peki penaltıyı atan kaçırdı. Rakip de 10 kişi. Sen maçı kazanmaya garanti verir misin? Bu bir... Şimdi dönüyorum. Madem bunu böyle uyguluyorsun; aynı pozisyon 89'da da oldu. Adamı attın, penaltı verdin. Penaltıyı kaçırdı. Kaldı 1 dakika... Neyin avantajı bu..

SÜPER LİGİN EN KÖTÜSÜ (AHMET ÇAKAR)

Trabzonspor için çok üzülüyorum. Eğer ismi Trabzonspor olmasa, bordo-mavili formaları da giymeseler Türkiye'nin kalitesiz ve organizasyon yönünden Süper Lig'deki en kötü takımı diyeceğim. Maça bakıyoruz, Fenerbahçe'de bazı oyuncular eksik, stat tıklım tıklım dolu, üstelik Avni Aker'deki son maç...

Ama sahada Trabzonspor diye bir takım yok. Yabancı oyuncuların hemen hemen hiçbiri belli bir kalitenin üzerine çıkamıyorlar. Yerlilerin durumu malum. Bunlar yetmiyormuş gibi Fenerbahçe'nin en önemli hücum silahı olan kontrataklara yakalanıp maçı kaybettiler.

3 gol yediler ama 5 ya da 6 da olabilirdi. Acı olan şu; Fenerbahçe kalesinde Volkan değil de Volkan'ın 15 yaşındaki oğlu oynasa yine de Trabzonspor gol atabilecek bir görünüm sergilemedi. Bir duran top sonrası Yusuf tam top kaleye girerken sağ koluyla çıkarttı. Hemen dönen top da gol oldu. Hakem penaltıyı verdi, Yusuf'u oyundan attı, Fernandao da penaltıdan golü yaptı.

TRAKTÖR, BİÇERDÖVER GİBİ..

Mesela ikinci golde sol bek, Lens'e faul yapayım dedi, çarptı ama kendini yerde buldu. Lens de getirdi Sow'un önüne bıraktı, Sow da maçı bitiren ikinci golü attı. Aynı Lens ikinci yarıda yine traktör gibi bir performans sergiledi. Ya da başka bir deyimle biçerdöver gibi. Attığı üçüncü gole bakın, eze eze geliyor. Durdurabilen bir tane Trabzonsporlu oyuncu yok. Ve iyi vurup üçüncü golü yapıyor. Dünün en acı tablosu, Türk futbolunun en önemli mozaiklerinden biri olan Trabzonspor'un düştüğü durumdur. Bu oyuncuları kim transfer etti? Kaç para harcandı? Bu oyuncuların kariyerleri ne? Hepsi kocaman birer soru işareti. Fenerbahçe bu galibiyetle tepeye biraz daha yaklaştı.

BÜYÜK HATA YAPTI

Gelelim Ali Palabıyık'a: İyi hakem, hoş hakem, üstelik soğukkanlı ama penaltıda büyük hata yaptı. Kaliteli hakem, gözünün önünde olan penaltıda bir saniye bekler. Yusuf Erdoğan'ın kolundan dönen top saniyeden de kısa sürede tamamlanıp gol oluyor. Hakem olarak burada bekleyeceksin, golden büyük avantaj olmadığı için de golü vereceksin. Kural hatası değil ama ciddi bir hakemlik acemiliği!

YETENEK KARŞISINDA ÇARESİZ(GÜRCAN BİLGİÇ)

Bu ortamda strateji kurmak, Advocaat için gereksiz gibiydi. Takımını kapattı, tempoyu düşürdü. Büyük maç planı içinde oyunu oynamak yerine, skoru hesaplayan fırsat anları için bekletti oyuncularını. Ve Lens ortaya çıktı. Penaltıyı getiren korner atışı onun ayağından çıktı. Moussa attığı golün pası da ve üçüncü gol de... Ne kadar plan yaparsanız yapın, "yetenek" karşısında çaresizsiniz. Ersun Yanal da, Trabzon defansı da bunu hissetti. Skor 2-0'a geldiğinde, eksik kalan Ersun Yanal'ın seçimleri de yok olmuştu.

LİDER VE OYUN AKLI

Büyük takımların, iyi oyuncular kadar, "lider ve oyun aklı" olanlara da sahip olması gerekiyor. Fenerbahçe nasıl Lens ile "farklı" bir takım oluyorsa, Trabzonspor'un da ortamı doğru değerlendireceklere ihtiyacı var. Ve eğer eksiklik konuşulacaksa, İsmail Köybaşı'nın da dünkü performansı doğru değerlendirmesi gerekiyor. Trabzon 70, Fenerbahçe ise 90 dakika on kişi oynadı.

UYUR GEZER GİBİYDİLER (ÖMER ÜRÜNDÜL)

Dün geceki kritik maçta 27'nci dakikadaki bir korner atışında hem penaltı hem kırmızı kart olunca saha içi dengeleri terse döndü. Halbuki Trabzonspor maça hırslı, tempolu, presli ve atak başlamıştı. Fenerbahçeli futbolcular, Fernandao hariç uyur gezer gibiydiler. Takım savunması sallanıyordu. Topa sahip olunamıyor, pas yapılamıyor, sadece ileriye uzun toplar gönderiliyordu. Bu topları, hırslı Fernandao, sürekli takip ediyor, kafayla aşırtarak arkadaşlarına nefes aldırıyordu.

ADVOCAAT'IN DOĞRUSU

Advocaat'ın en büyük doğrusu Volkan'ın yokluğunda başka macera aramayıp Fernandao ile maça başlamasıydı. Fernandao, F.Bahçe'nin yapısına baktığımızda çok gerekli bir santrfor. Dün en kritik 30 dakikada takımına nefes aldırdı. Geriye sürekli yardım edip toplar çıkardı. İşi bitiren 2. golün başlangıcı ondan geldi. Eğer Advocaat devre arasında onu kondisyon olarak daha güçlendirip şans tanırsa F.Bahçe de çok önemli bir açığı kapatır.

ONUR VE KARAKTER MÜCADELESİ (RÜŞTÜ REÇBER)

Liderin puan kaybettiği haftada Fenerbahçe’nin hedefinin içinde olmak için tek düşüncesi kazanmaktı... Trabzonspor ise kötü giden sezonda ‘onur mücadelesi ve karakter maçı’ olarak düşünüyordu karşılaşmayı... Nitekim Trabzonspor bu düşündüklerini 27. dakikaya kadar futboluyla yaptı. Baskılı oynadı, Fenerbahçe’nin topu rakibe vererek etkili olduğu kontratakların önlemini de aldı. Ama her şeyi değiştiren penaltı, kırmızı kart ve gol oldu. O dakikadan sonra da her şey Fenerbahçe’nin istediği gibi oldu.

BARİ BEN ATAYIM

İkinci yarı ise yine Trabzonspor’un dirençli mücadelesi vardı sahada. Ama bu mücadeleyi eskik kalmanın dezavantajı bir noktaya kadar devam ettirebildi, sonrasında yine Lens’e teslim oldular. Maçın yıldızı, baktı ki getirdiği topları Sow atamıyor, Fernandao atamıyor, “Bari ben atayım” dedi ve maça noktayı koydu. Fenerbahçe kazandığı bu maçla şampiyonluk yarışının tamamen içine girdi.

SEYREDİLECEK ÜÇ KİŞİ (MEHMET YILMAZ)

Bu Trabzonspor’da seyredilmeye layık üç kişi var: Onur, Mehmet Ekici ve Yusuf Erdoğan. Yusuf da oyun dışı kalınca, iş bitti.
Tipik bir istatistik maçı oldu. Heyecanlı olmasının tek nedeni Trabzonspor–Fenerbahçe maçı olmasıydı. Lens, oynadığı zaman bu ligin durdurulması en zor karakteri, bu maçın da kahramanı oldu. Fernandao’nun son vuruşları biraz daha iyi olsaydı, Avni Aker’e, Fenerbahçe açısından rekorlu bir veda olurdu.

TRANSFER FİYASKOSU (OLCAY ÇAKIR)

Sezon başında büyük umutlarla ve özellikle de Mbia'nın yeri dolsun diye alınan Onazi; zaten hiçbir verim gösteremediği bu yarı sezonda, sahadan da devre arasında ıslıklarla çıkmış oldu. Onazi'nin çıkışı, Castillo'nun da bir sonraki değişiklik olarak tercih edilmesi; transfer fiyaskosunun da özeti gibiydi..

SİL BAŞTAN

Trabzonspor golcüsüz ve büyük umutlarla aldığı oyuncularının katkısızlığı ile kabus gibi bir ilk yarıyı tamam etmiş oldu.
Bundan sonrası yeni bir stadyum, yenilenmiş bir kadro, dolu tribünlerle sezon sonuna 'iskelet' oluşturma çabasında geçecek... Trabzonspor'da birçok yanlış iş oldu... Bundan sonra yeni şeyler söylemek için yönetimin varsa son enerjisini harcama dönemi olacak. Avni Aker'e vedaya gelince; Avni Aker'lerin kemikleri epeydir sızlıyordu zaten. Ekstra anlamlar yüklemenin çok da anlamı kalmadı diye düşünüyorum. Onazi çıkıyor ve yerine Yusuf Yazıcı giriyorsa... İbanez değil de Mustafa Akbaş oynuyorsa 'daha iyileri' alınamadığı içindir. Protestolarla tamamlanan bir yarıyıl Trabzonspor'un 'sil baştan' politikalarının hiç bir işe yaramadığını gösteriyor..

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler