Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Akıl Hastaları Tarafından Yazılmış Şiirler

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir dönem personele okuma yazma eğitimi vermiş olan Bedia Tuncer, bir taraftan da akıl hastalarıyla ilgilenmiş ve akıl hastalarının yazdıkları şiirlerin derlenmesine yardım etmiş.

Akıl Hastaları Tarafından Yazılmış Şiirler

Gayri resmi edinilen bilgiye göre şiirler, 1961-1964 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde personel eğitimi için Milli Eğitim Bakanlığınca görevlendirilmiş olan öğretmen Bedia Tuncer tarafından derlenmiş.

Tuncer, derlediği kitabına neden inleme sesi anlamına gelen “İnilti” ismini koymuş bu da ayrıca enteresan; ama şu bir gerçek ki akıl hastası deyip geçtiğimiz insanların aslında ne denli bir iç dünyaları olduğunu, kendilerini ifade etmek istedikleri zaman gerçekten ifade edebildiklerini, belki de onların kendilerini böyle toplumdan soyutlamalarının ardında onları dinleyen birilerinin olmaması yatıyor da olabilir.

M.T.Ö. isimli bir hasta ise isminin Nalan konmamasından yakınıyor şiirinde. Hastanın muhtemelen kadın olduğu anlaşılıyor.

Bazı şiirlerin başlığının altında ise “Hastabakıcıların (personellerin) okuma yazma öğretmeni Bayan Bedia’ya ithaf” edildiği belirtilmiş. Buradan Bedia Tuncer’in akıl hastalarının büyük sevgisini kazandığını da anlıyoruz.

“Günlerim taburcu olmamı beklemekle geçiyor.

Gençliğim delilere hoş görünmekle bitiyor.

Gün güne her gün daha çok eriyorum.

Güldüğümü rüyamda pek az görüyorum.”

Şiirlerden bir tanesi “Şizofreni” ismini taşıyor ve şairimiz! kendisini akıl hastası olarak görenlere şaştığını ifade ediyor. Şiirin altına Bedia Tuncer’in aldığı not ise enteresan:

Yazarlar Betül Yalçıner, Peykan Gökalp, Cem Mumcu, Okyan Us Yayınlarından çıkan “Bakırköy Akıl Hastanesinin Gizli Tarihi” ni 2009 yılında yayınladılar.

“Bir hasta yatmıştı. Dosyasında, çıplak bir şekilde E-5'i trafiğe kapattığı için polis tarafından getirildiği notu vardı. Neden yaptığını sorduğumda, ‘ceketkaplumbağaseykobeşezdiler’ dedi manisinin verdiği hızla, tek kelimeymiş gibi... Sonradan anladım ki, bir kaplumbağanın ezildiğini görünce sinirlenmiş, yolun ortasına dikilmiş; ama insanlar sağından solundan geçmeyi sürdürünce, soyunup giysilerini ve saatini (Seiko 5) koyarak yolu kesmeye çalışmış ama onları da ezerek geçmişler.”

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler