Dünya üzerinde pek çok vahşi ve potansiyel anlamda tehlikeli görülen hayvan türü yaşamaktadır. Bu türler genellikle gelişmiş avcılık yetenekleri, agresif tavırları ya da tehlike arz eden fiziksel yapılarıyla bilinirler. Bu hayvanların birçoğu güçlerini hem kendilerini savunmak için hem de avlanmak için kullanırlar. Bu kapsamda dünyanın en tehlikeli hayvanının hangisi olduğu ve nerede yaşadığı araştırma konusudur.
Araştırmacı David Duarte Crespo, “Crespo ölçeği olarak sunduğu incelemeyi bir hayvan türünün, ''bir ülkedeki rastgele bir kişiye yönelik nasıl bir tehdit oluşturduğuna bağlı olarak ‘tehlikesini’ sıralayan bir ölçek” olarak tanımlamaktadır.
Crespo Ölçeği'ne göre hayvan türleri popülasyon büyüklüğü (PS) ve ölüm oranı (MR) olmak üzere 2 ana unsura göre sıralanmaktadır. PS, bir bireyin yaşadığı ülkede tehlikeli bir canlıyla yüz yüze gelme olasılığını hesaplar. MR ise küresel insan nüfusunun belirli bir hayvan türünün yıl içerisinde sebep olduğu maksimum ölüm sayısına bölünmesiyle hesaplanır.
Crespo ölçeği kapsamında incelenen türlere göre en büyük tehditler sivrisinekler, Russell engereği, kan kurtları ve yabani köpekler olarak belirtilir. Bunun yanı sıra hayvan türleri arasında en tehlikeli hayvanı belirlemek konum farklılıklarına bağlıdır.
Öte yandan dünyadaki en tehlikeli ve saldırgan hayvanları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Keskin yapıdaki dişleri ve çeneleri sayesinde avlarını kolaylıkla parçalarlar. Esnek yapıları ve hızlı hareket edebilmeleri sayesinde avlarını beklenmedik ve yüksek hızlarda yakalayabilirler. Bazı durumlarda insanların da olduğu sığ sularda bulunabilirler. Saldıkları insan sayısı dikkate alındığında nadir olmakla beraber ciddi tehlike yaratabilirler.
Sivrisinekler, dünyadaki en ölümcül hayvanlar arasında ilk sıralarda yer alır. Küçüklüğüne aldanılan bu canlılar, insanlar ve diğer türlere ciddi sağlık riskleri oluşturabilecek birçok hastalığın taşıyıcısı olabilirler. Bilhassa sıtma, Zika virüsü, sarı humma gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasında kritik rol oynarlar. Sivrisineklerin taşıdığı hastalıklar sebebiyle yılda milyonlarca insanın sağlık sorunları yaşadığı ve yaşamını yitirdiği bilinmektedir.
Bu aslanlar büyüklüğü, gücü ve avlanma becerileriyle öne çıkarlar. Etobur beslenme şekline sahip bu hayvan, Afrika’daki besin zincirinin en tepesinde yer alır. Avlanma esnasında hızlı ve ölümcül bir şekilde hareket edebilirler. Bunun yanı sıra yaşadıkları bölgelere yakın yerlerde bulunan insanlara saldırma potansiyelleri vardır.
Görünüşlerinin aksine su aygırları oldukça agresif ve saldırgan olabilirler. Bu durum ise insanlar açısından ciddi bir tehlike oluşturur. Bilhassa yavrularını veya kendilerini korumak için tehlike hissettikleri anlarda oldukça saldırgan hale gelebilirler.
Su aygırları son derece hızlı ve tehlikeli olabilirler. Suda ve kara bulunabilen su aygırları beklenmedik anlarda saldırılarda bulunabilirler. İstatistiklere göre yılda 100- 150 insan öldürdükleri bilinir.
Timsahlar çoğunlukla sulak alanlarda yaşarlar. Büyük fiziksel yapıları ve güçlü çeneleriyle bilinirler. İnsanlar için son derece tehlike olabilir ve bilhassa su kenarlarında dolaşırken saldırabilirler.
Bu salyangozlar çoğunlukla tropikal ve subtropikal sularda yaşarlar. Koni salyangozları avlanırken ya da kendilerini savunurken zehirli bir iğne veya diş benzeri bir uzuv olan proboscis kullanırlar. Proboscis, avını zehirler ve paralize eder. Bu salyangozların zehirleri oldukça güçlü olduğundan dolayı insan bedeni üzerinde de ciddi olumsuz etkilere yol açabilir. Zehirli bir koni salyangozunun saldırması son derece ölümcül olabilir. En iyi ihtimalle ciddi sağlık sorunlarına neden olur.