Mynet Trend

YAZARLAR

Tuğçe Gülçiçek

Yazarın Diğer Yazıları

Ege’nin Ritmini Hala Duyabileceğiniz Bodrum Köyleri

Bodrum deyince akla hemen deniz, kum, güneş geliyor ama işin aslı biraz başka. Çünkü asıl hikâye, kalabalıktan uzak, zamanın yavaş aktığı o küçük köylerde gizli. Gün batımında sahil kenarında çayını yudumlayan amcadan, mandalina kokulu sokaklara kadar her detay başka bir huzur sunuyor. Bazen sadece birkaç saatlik bir yürüyüş bile insana iyi geliyor ya, işte o hissi bu köylerde yakalayabilirsiniz.

Bodrum’la ilgili hep aynı şeyleri duyarsınız: plajlar, beach’ler, gece hayatı… Ama ben size başka bir Bodrum’dan bahsetmek istiyorum. Kalabalıktan uzakta, taş evlerin gölgesinde çayınızı yudumlayabileceğiniz, zamanın ağır ağır aktığı bir yerden. Yarımadanın dört bir yanına dağılmış o küçük köylerde Bodrum’un gürültüsüz, filtresiz ve en gerçek hali sizi bekliyor. Eğer yolunuzu biraz içeriye, biraz da sakinliğe çevirirseniz bambaşka bir Bodrum’la tanışabilirsiniz.

Ege’nin Ritmini Hala Duyabileceğiniz Bodrum Köyleri 1

Gümüşlük

Bodrum Yarımadası’nın batı ucundaki Gümüşlük, bohem ruhunu koruyan eski bir balıkçı köyü. Köyün üzerine kurulduğu antik Myndos kenti kalıntıları, sığ denizinde hâlâ görülebiliyor; iki koyu ayıran diz boyu sudaki yürüyüş yolunda tarihin izlerini seyrederek Tavşan Adası’na doğru yürümek mümkün. 1970’lerden beri arkeolojik sit alanı ilan edilen Gümüşlük’te yeni yapılaşmaya izin verilmediği için, begonvillerle bezenmiş beyaz evleri ve dar sokakları özgün dokusunu koruyor.

Sahil boyunca sıralanmış salaş balık restoranlarında akşamüstü taze deniz ürünlerinin tadını çıkarırken, denizin üzerinde gümüş bir parıltıyla batan güneşin manzarası insanı büyülüyor. Sabahları ise sahildeki küçük kafelerde demli çay ve sıcacık poğaça eşliğinde kahvaltı yapmak ayrı bir keyif. Yaz aylarında düzenlenen Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali ve çeşitli sanat etkinlikleri, bu sakin köye kültürel bir canlılık katıyor. Tarih, doğa ve sanatın harmanlandığı Gümüşlük, sıcak ve samimi atmosferiyle yıllar içinde sanatçıların buluşma noktası haline gelmiş; el sanatları çarşısı, minik sanat galerileri ve klasik müzik konserleriyle Türkiye’nin en özel sanat köşelerinden biri olarak anılıyor

Yalıkavak

Bodrum merkeze ~18 km mesafedeki Yalıkavak, bir zamanlar sünger ve balık avcılığıyla geçinen küçük bir sahil köyüyken günümüzde canlı bir kasabaya dönüşmüş durumda. Yine de Yalıkavak, marinasıyla lüks yatları çekip popülerleşse de kendine özgü sakin güzelliklerini koruyor; gösterişli kalabalıktan kaçmak isteyenler için sessiz koyları ve doğal köşeleri hâlâ mevcut. Kasabanın ismi, geçmişte burada yetişen kavak ağaçlarından gelse de Yalıkavak en çok hiç dinmeyen rüzgârıyla tanınır. Bodrum’da yel değirmenlerinin en fazla bulunduğu yer burasıdır; tepelerdeki tarihi yel değirmenleri rüzgâr gücüne selam durur şekilde sıralanırken, sahildeki 1859 yapımı değirmen restore edilerek Yalıkavak’ın sembolü haline getirilmiştir.

Akşamları marinada gün batımına karşı sıralanan balık restoranlarında huzurlu bir akşam yemeği yiyebilir, sabahları limandaki kafelerde deniz esintisi eşliğinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Yalıkavak’ın çevresi keşfedilmeyi bekleyen koylarla dolu: Tilkicik’ten Paşa Koyuna, yarımadanın ucundaki Kudür bölgesine kadar uzanan kıyılarda tertemiz denizin tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca, Yalıkavak’ın tepelerinde konumlanmış Geriş köyü de görülmeye değerdir. “Bodrum’un Tibet’i” olarak anılan Geriş, panoramik Yalıkavak manzarasına hakim konumuyla ünlü; buraya mutlaka uğrayın derim. Yalıkavak’ın ilk yerleşimi olan Sandima Köyü ise kasabaya yalnızca 2 km mesafede, zamanın durduğu terkedilmiş taş evleriyle sabah yürüyüşü için farklı bir rota sunuyor

Bitez

Bodrum merkezin hemen yanı başındaki Bitez, masmavi denizi, yemyeşil mandalina bahçeleri ve dingin atmosferiyle yarımadanın gizli cennetlerinden biri. Turistik beldelere kıyasla daha sakin bir ortama sahip olan Bitez’de zamanın yavaş aktığını hissedeceksiniz. Yarım ay şeklinde upuzun bir kumsala sahip Bitez Plajı, incecik kumları ve berrak deniziyle özellikle ailelerin ve huzur arayan tatilcilerin gözdesi. Rüzgârının elverişliliği sayesinde burada rüzgâr sörfü ve yelken sporları da oldukça popüler; deniz üzerinde renkli yelkenler süzülürken sahilde yürüyüş yapmak insana keyif veriyor.

Bitez’in simgesi haline gelen mandalina bahçeleri arasındaki patikalarda yürüyüşe çıktığınızda mis gibi turunçgil kokuları size eşlik ediyor. Hatta kış aylarında gelirseniz dalından taze mandalina koparma şansınız da olabilir. Köy içinde dolaşırken karşınıza çıkan eski taş evler ve daracık sokaklar nostaljik bir atmosfer yaratıyor. Beyaz badanalı duvarların üzerinde pembe begonviller süzülürken, kapı önlerinde oturan güler yüzlü teyzeler size selam veriyor. Bitez’in bu sıcak ve samimi ortamı, büyük şehrin stresini unutturacak türden. Akşamüstü deniz kıyısındaki yürüyüş yolunda, gün batımının pastel renkleri altında yapacağınız romantik bir yürüyüş hafızanızda iz bırakacak. Ayrıca Bitez’in iç kısmında kurulan haftalık pazarda köylülerin taze meyve-sebzelerini, ev yapımı reçellerini ve el işi hediyeliklerini bulabilirsiniz.

Akyarlar

Bodrum Yarımadası’nın en güney ucunda, karşı kıyıdaki Kos (İstanköy) Adası’na komşu olan Akyarlar, şirin bir Ege köyünün tüm cazibesini barındırıyor. Buranın eski adı “Kefaluka” olup “rüzgârların kesiştiği yer” anlamına geliyor; gerçekten de yaz-kış eksik olmayan tatlı esintisiyle Akyarlar, bunaltıcı yaz sıcaklarından kaçmak için birebir. Sürekli rüzgârlı olmasına rağmen koyu korunaklı olduğu için denizi çoğunlukla çarşaf gibi sakin ve dalgasız. Üstelik suyu Bodrum’un en berrak ve serin sularından biri; uzun süre sığ kalan kumluk denizinde yüzerken serinleyip ferahlıyorsunuz.

Küçücük bir koyu çevreleyen Akyarlar’ın sahili sadece birkaç adım uzunlukta olsa da burada zamanın değeri metreyle değil keyifle ölçülüyor. Sahil boyunca dizilmiş birkaç mütevazı balık lokantası, beyaz-mavi sandalyeleri ve üzerlerine el emeği dantel örtüler serilmiş masalarıyla ziyaretçileri karşılıyor. Gündüzleri köyün balıkçıları ağlarına takılan taze balıkları bu restoranlara ulaştırırken, akşam olunca siz de ayaklarınızı kuma gömüp denizden gelen iyot kokusu eşliğinde nefis bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Akyarlar’ın bir diğer sürprizi, caretta caretta deniz kaplumbağaları. Yaz ortasında, şanslıysanız bu sessiz kumsalda minik caretta yavrularının yumurtadan çıkıp denize doğru koşuşuna tanık olabilirsiniz; zira Akyarlar sahili, carettaların doğal üreme alanlarından biridir. Tarık Akan’ın yıllarca bu köyde yaşamak için yer seçmiş olması da boşuna değil: Akyarlar gerçekten kalabalıktan uzak, huzur dolu atmosferiyle zamanda geriye yolculuk yaptırıyor. İster gündüzleri tepelerindeki yel değirmenlerinin izini sürüp Ege’nin serin meltemini teninizde hissedin, ister akşamları limanda gün batımının kızıllığına dalın – Akyarlar, Bodrum’un keşfedilmeyi bekleyen sakin limanlarından biri olarak yüreğinizi ısıtacak.

Mazı

Bodrum’un doğu yakasında, turistik rotaların uzağında kalan Mazı Köyü, adeta zamanı unutturacak kadar dingin ve doğal bir atmosfere sahip. Gökova Körfezi’nin kıyısında yer alan bu şirin köy, Bodrum merkeze yaklaşık 45-50 km mesafede olsa da ulaştığınız anda tüm yorgunluğunuza değdiğini hissedeceksiniz. Uzaklığı sayesinde Bodrum’un el değmemiş köşelerinden biri olarak kalan Mazı, yeşille mavinin kucaklaştığı manzaralarıyla görenleri büyülüyor. Köy, Aşağı Mazı ve Yukarı Mazı olarak iki kısımdan oluşuyor; tepede yer alan yerleşimde köy hayatı sürerken, aşağıdaki sahil kesimi birbirinden güzel bakir koylara ev sahipliği yapıyor. Mazı, doğal güzellikleri, sakin atmosferi ve tertemiz deniziyle ünlü; kalabalıktan uzaklaşıp huzur dolu bir tatil geçirmek isteyenler için adeta bir vaha niteliğinde.

İnce Yalı, Hurma, Ilgın gibi koylarında denizin rengi turkuazın her tonuna çalıyor; bu koyların kimisinde küçücük bir pansiyon veya salaş bir balıkçı lokantası bulabilir, kimisinde ise tamamen bakir doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Mazı’da gece ışık kirliliği olmadığından yıldızlar burada daha parlak, gündüzleri ise orman kokusu daha keskin. Çevredeki çam ve zeytin ağaçları, bahçelerdeki asmalar ve meyve ağaçları köyün tarımsal kimliğini yaşatıyor. Köy halkı zeytincilik, bal üretimi ve balıkçılıkla meşgul; yol kenarındaki tezgahlarda ev yapımı zeytinyağı veya yayla balları satıldığını görebilirsiniz. Özellikle tekne turlarıyla da ulaşılabilen Kissebükü Koyu, Mazı yakınlarındaki en etkileyici koylardan biri. Etrafında hiçbir tesis olmadığı için tertemiz kalan bu koy, antik döneme ait manastır kalıntıları ve muhteşem gün batımıyla bölgeyi bilenlerin favorisi. Mazı’da yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri, akşamüstü sahildeki salaş bir restoranda taze Ege mezeleriyle donatılmış masanızda gün batımını seyretmek.

Dereköy

Bodrum Yarımadası’nın iç kesimlerindeki Dereköy, popüler sahil beldelerinin aksine kalabalıktan uzak, kırsal yaşamın sürdüğü özgün bir köy olarak dikkat çekiyor. Bodrum merkezine yalnızca 8-10 km mesafede olmasına rağmen, Dereköy’e vardığınızda sanki bambaşka bir dünyaya gelmiş gibi hissediyorsunuz. 800 yıllık bir geçmişe sahip olan köyün yaklaşık 1000 kişilik nüfusu arasında son yıllarda birçok sanatçı ve zanaatkâr da yerleşmiş durumda. Denizden içeride, yemyeşil tepelerin arasında kurulu Dereköy, doğayla iç içe sakin yaşam tarzıyla Bodrum’un diğer mahallelerinden ayrışıyor ve bu da onu huzur arayanlar için cazip kılıyor.

Köye yaklaşırken yol kenarında karşınıza çıkan sıra dışı manzaralar, Dereköy’ün sanatsal ruhunu hemen ele veriyor: Bir evin taş duvarına asılmış rengârenk sandalyeler, bir atölyenin önünde her biri oyma motiflerle süslü ışıl ışıl kabak lambalar, eski ahşap kapılar ve rengarenk seramik küpler daha köyün girişinde size “hoş geldin” diyor. Dereköy yıllardır çömlekçilikten el işlemeciliğine çeşitli zanaatların yaşatıldığı bir yer; köyde dolaşırken minik atölyelere uğrayıp ustaların nasıl çalıştığını izleyebilir, beğendiğiniz el emeği ürünlerden satın alabilirsiniz. Özellikle süs kabağından yapılma otantik Bodrum lambaları ve minyatür yel değirmeni heykelcikleriyle ünlü olan Dereköy’de, her dükkân adeta küçük bir sanat galerisi gibi. Köy meydanında yaşlı amcalar günlük sohbetlerini ederken, arka planda tavukların özgürce gezinip horozların ötüşünü duyabilirsiniz. Tarihi su sarnıçları ve taş evleriyle görülmeye değer detaylara sahip Dereköy’de zamanın nasıl geçtiğini anlamak zor. Eğer aracınızla Gümüşlük yolunda Dereköy’den geçerseniz bir mola vermeyi ihmal etmeyin.

Mynet'in Sesi
YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler