BİZE ULAŞIN
Amerika’da Universal Television şirketi tarafından hayata geçirilen, iki Altın Küre ödüllü House M.D’nin Türkiye uyarlaması Hekimoğlu, ilk bölümü ile 17 Aralık Salı akşamı Kanal D’de ekrana geldi. Timuçin Esen’in Hekimoğlu karakterini canlandırdığı dizide, Kaan Yıldırım, Dolapdere’de yetişmiş ve zor şartlarda büyümüş olan nöroloji uzmanı Mehmet Ali Çağlar karakterine hayat veriyor. Ünlü oyuncu Okan Yalabık ise onkoloji uzmanı Orhan Yavuz karakterini canlandırıyor.
Hekimoğlu dizisi, Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çekiliyor. Hekimoğlu dizisi ile Üniversitenin yaptığı bir sözleşme ile fakültenin bazı bölümleri, derslerin de olmadığı dönemlerde dizi çekimleri için kullanılıyor.
İstanbul Valide Atik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin en şahsına münhasır doktoru Ateş Hekimoğlu gerek kişiliği gerekse hastalıkları ele alış biçimiyle bilinen doktor tanımından çok farklıdır. Enfeksiyon hastalıkları ve nefroloji konusunda başarılarıyla ülke çapında nam salmıştır.
Hekimoğlu, hastanede kendi yöntemleriyle çalışmaya devam ederken; yakın arkadaşı Orhan’ın getirdiği vaka dikkatini çeker. Hekimoğlu, bu vakaya da çözülmeyi bekleyen bir bulmaca gibi yaklaşır. Bilinen hiçbir rahatsızlığı bulunmayan genç öğretmen Mine, açıklanamaz bir şekilde nöbet geçirerek hastaneye kaldırılmıştır ve durumu her an daha da kötüye gitmektedir. Hekimoğlu kimsenin teşhis koyamadığı Mine’nin dosyasını alır ve 3 kişilik uzman doktor ekibiyle birlikte hastalığın izini sürmeye başlar. Üçü de güçlü karakterlerden oluşan ekibi de onun önderliğinde bir nevi olay yeri inceleme ekibi gibi yol alır. Hekimoğlu hem hastane içinde hem de hastane dışında karşısına çıkan bütün ipuçlarını değerlendirirken, sivri dili ve kullandığı sıra dışı yöntemler onu sık sık hastane yöneticisi ve aynı zamanda okul arkadaşı olan İpek’le karşı karşıya getirecektir.
Herkesin yalan söylediği bir dünyada zekasına ve önsezilerine güvenen Hekimoğlu gerçeğe ulaşarak genç kadını kurtarabilecek mi?
Bir Red Arrow Studios şirketi olan Karga Seven Pictures Türkiye’den Ömer Özgüner ve Ümmü Burhan’ın yapımcılığını üstlendiği dizinin yönetmen koltuğunda Hülya Gezer oturuyor.
Hekimoğlu tıbbı tanı departmanı başkanıdır. Ekibinde bir çok doktor vardır. Hekimoğlu başarılı bir doktor olmasına rağmen hastane kurallarını ve yasaları çok takmaz. Bu umarsamaz tavrı sürekli başına iş açar. Bu nedenle de çalıştığı hastanelerde çok tutunamaz.
Doktor Hekimoğlu karizmatik bir doktordur. Aslında başarılı bir doktor olan Hekimoğlu fazla risk alan bir doktordur ve işinden kovulur. Diğer hastaneler ise Hekimoğlunu işe almazlar . Doktor Hekimoğlu asosyal ve zeki bir adamdır çoğu zaman huysuz ve duygusuz olsa da tam bir ukaladır.
O, biraz gıcık... Fazlasıyla huysuz ve aksi. Ayrıca bencilliğe övünen bir ağrı kesici bağımlısı. Ama işinin ehli bir doktor, tanı koymayı ustası, hatta bir deha. Sağ bacağındaki aksalık nedeniyle, koltuk değneği kullanması bile karizmasını zedelemiyor, bilakis puanını artırıyor.
Çok zeki, çözemeyeceği hasta vakası hemen hemen yok gibi. Ama bir yandan hastaları iyi ederken, diğer yandan ekibinde beraber çalıştığı uzman doktorların psikolojilerini allak bullak etmekten de hiç çekinmiyor. Öyle ki onların özel hayatlarına karışacak kadar da küstah. Ama sayılı gönül ilişkisinde de çuvallamaktan öteye geçemiyor.
Aytaç Şaşmaz, zenginlik ve refah içinde yetişmiş, yakışıklı kardiyoloji ve koroner yoğun bakım uzmanı Emre Acar karakteriyle karşımıza çıkarken, Damla Colbay güzelliğini kullanarak bir yerlere gelmek yerine kendini bilime ve hastalara adamış alerji ve immünoloji uzmanı Zeynep Can olarak izleyici ile karşısına çıktı.
Ateş Hekimoğlu’nun titizlikle seçtiği bu üç uzman doktor, karşılaştıkları vakaları adeta dedektif gibi iz sürerek takip edecekler. Hekimoğlu’nun sıra dışı yaklaşımlarına kimi zaman şaşıracak kimi zaman hayran kalacaklar.
40’lı yaşlarında. Bir tıp dehası… Ateş Hekimoğlu enfeksiyon hastalıkları ve nefroloji konusunda nam salmış başarılı bir doktordur. Hekimoğlu, zekası ve hastalıkları teşhis ederken kullandığı farklı yöntemleriyle şaşırtır ve hayranlık uyandırır. Her yeni karmaşık vaka onun için çözülmeyi bekleyen bir bulmaca gibi, kışkırtıcı ve heyecan vericidir. “Herkes yalan söyler” cümlesi klasik haline gelen Hekimoğlu, bu özelliklerinden dolayı takip edilmesi zevkli ve vazgeçilmez bir karakterdir.
40’lı yaşlarda başarılı bir onkoloji uzmanı. Ateş Hekimoğlu’nun lise ve üniversiteden arkadaşı. Hatta tek arkadaşı... Hekimoğlu’yla tamamen zıt karakterde olsalar da Orhan, her zaman Ateş’in iç sesi ve vicdanı olur. İkisi bir araya geldiklerinde mükemmel doktoru oluştururlar. Biri zekâsıyla diğeri de sağduyusuyla yaklaşır hastalara… Orhan, Ateş’i çıkarsız ve gerçekten seven tek arkadaşıdır. Yüzlerce hayat kurtarmış olmasına büyük bir saygı duyar.
Orhan ve Hekimoğlu’nun okuldan arkadaşı. Yalnız, güçlü bir kadın. Tıp fakültesinin dekanı ve hastane yöneticisi olan İpek, endokrinoloji uzmanıdır. Duygusal ve sosyal becerileri kuvvetli, hayatını hastalara ve hastaneye adamıştır. Orhan’dan sonra Ateş’in zorlu karakterini anlayan ve buna tahammül edebilen tek kişidir. Hekimoğlu sadece bulmacalı vakaların peşinde koşarken, İpek de Orhan gibi onun mümkün olduğu kadar çok hastaya şifa olması için uğraşır.
Ateş’in ekibindeki uzman nörolog olan Mehmet Ali, her zaman Ateş’i en çok eleştiren kişidir. Ne kadar inkâr etse de ekipte en çok Ateş’e benzeyen de odur. Mehmet Ali, İstanbul’un fakir mahallelerinden birinde, zor şartlarda büyümüştür. Sınıf atlamak ve bir daha eski mahallesine dönmemek için çaba serf etmektedir her zaman… Görünüşüne ekipteki herkesten daha çok özen gösterir. Hırslı ve çalışkan olsa da bazen yetenekleri hırsının gerisinde kalabilir. Sabırsızdır. Ateş’ten hoşlanmasa da bir doktor olarak ona hayranlık duyar ve farkında olmadan bazı zamanlarda onu taklit eder. Ateş, onun geçmişiyle arasına koymaya çalıştığı mesafenin farkındadır. Onu manipüle etmek için bu hassas noktasını kullanmaktan kaçınmaz.
Ateş’in ekibindeki kardiyoloji ve yoğun bakım uzmanıdır. Hem zengin hem de yakışıklı bir adamdır. Ne var ki onun da hayatı dışarıdan görüldüğü kadar yolunda gitmemiştir. 15 yaşındayken babası tarafından terk edilir ve tek başına alkolik annesine bakmak zorunda kalır. O günden beri de babasıyla arasındaki bağ neredeyse kopmuştur. Emre sürekli olarak yeteneklerine hayran olduğu patronu Ateş’e kendini beğendirmeye çalışır. Ateş’in fikirlerini herkesten çok onaylar ve kabullenir. Bir yandan da bir kukla olmadığını kanıtlamak için sürekli olarak kendini ispat etmeye çalışır. Genellikle umursamaz ve biraz sinsi görünse de çok insancıl ve derin tarafları da vardır. İlgilendiği hastalarla olan ilişkilerinde zaman zaman bu yanı açığa çıkar.
Ateş’in ekibindeki tek kadın olan Zeynep, bağışıklık sistemi uzmanıdır. Oldukça güzel ve dikkat çekici olduğu halde takındığı ciddi maskeyle kadınlığını gizlemeye uğraşır. Hastalara şefkatle yaklaşır, onlarla gereğinden fazla bağ kurar. Ateş’in merakı bulmaca çözmekse, Zeynep’in merakı da insanlardır. Her şeyiyle Ateş’in tam zıttıdır. Ne var ki Ateş’le çalışmaya başladıktan sonra onun da içinde bir sertlik oluşur. Zamanla Ateş’e benzemeye başlar, onun gibi olursa onu anlayabileceğini düşünür ve o da kuralları zorlamaya başlar.
