Bugün anlık gönderilebilen konumlara, en bilinmeyen yerde dolaşırken açılan navigasyon uygulaması ile anında tespit edilebilen adreslere karşılık eski zamanlarda bir okyanusun ya da bir çölün ortasında yolu bulabilmenin tek çaresi pusulalardı. Geçmişte insanlar, kaybolmamak ve gidecekleri yönleri tespit edebilmek için kıtaların keşfedilmesinin de zeminini hazırlayan pusulalardan yararlanmışlardır.
İsmi İtalyanca bussola kelimesinden gelen pusula, üzerinde güney ve kuzey işaretleri olan bir mıknatıs iğnesi yer alan ve yön tespit edebilmek için kullanılan kadranlı bir araç olarak tanımlanır.
Dünyanın dış çekirdeğinde yer alan sıvı demirin ısı transferi nedeni ile meydana gelen manyetik bir alanı vardır. Bu manyetik alan bir çubuk mıknatısın etrafında meydana getirdiği manyetik alanla da benzerlik göstermektedir.
Pusulanın tam olarak kim tarafından icat edildiği net olarak bir isim ile açıklanmamaktadır. Ancak milattan önce 220 yılında Çin’de kullanıldığı tespit edilmiştir. Binaların iyi şans getirmesi amacı ile doğru yöne baktıklarından emin olmak adına Çin’de pusulalar ile yön belirlenmiştir. Ayrıca mücevher ve altın aramak için de pusulalar kullanılmıştır.
Eski çağlarda daha çok denizcilerin, uçsuz bucaksız okyanusların ortasında yönlerini belirlemek amacı ile kullandıkları Güneş ve kutup yıldızı daha sonra yerini pusulalara bırakmıştır. 1100’lü yıllarda Çinlilerin deniz seyahatlerinde yönlerini bulmak için pusula kullandıkları bilinmektedir. İlk pusulaların üretiminde mıknatıs taşı kullanılmıştır.
Manyetik pusulanın ise ilk kez Çin’in Han Hanedanlığı sürecinde kehanet için bir alet olarak icat edildiği kabul edilmektedir. 11. yüzyılda ise Song Hanedanı Çinlileri, pusulayı seyir için kullanmıştır. Fransa’da pusulanın ilk olarak 1200 yılında kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Daha sonra ise 1207 yılında İngiltere, 1213 yılında ise İzlanda pusula ile yön bulmaya başlamıştır.