Antalya Akseki'nin Toros Dağları'nda, iğneli andız ağacından olgunlaşmış andız kozalaklarını toplayan aileler sonbahar döneminde pekmez üretip, ev ekonomilerine katkı sağlıyor.
Andız ağaçlarının kozalaklarını yaz ayından, sonbahar dönemine kadar toplayan ve imece yöntemiyle çalışan kadınlar el birliğiyle kozalakları kırıyorlar. 2 gün süreyle ıslatıp elde edilen şıralarla büyük tavalarda kaynatarak pekmez yapıyorlar.
Kuyucak Mahallesi’nde yıllardır pekmez yaparak aile bütçesine katkı sağlayan kadınlardan Emine Erdoğan, dağlarda ağaçlara tırmanarak topladıkları andız kozalaklarını, çuvallarla sırtlarında taşıdıklarını söyledi. Günde 1 ya da 2 çuval andız kozalağı toplayabildiğini anlatan Erdoğan, "Andız kozalaklarını Toroslar Dağlarından topluyoruz. Andız ağaçlarına çıkıyoruz. Oldukça zahmetli ve zor bir iş. Daha sonra ağaçlardaki kozalakları çırparak diplerine indirip çuvallarla sırtımızda getiririz. Bunu komşular ile birlikte imece usulü kırarak iki gün bidonlarda ıslatır ve süzeriz. Daha sonra tavalarda 24 saat kaynatırız. Epey bir eziyetlidir. Pekmezi yaparken de 2 siter odun yakarız. Bu andız pekmezi ise üzüm pekmezine geri dur der. Çok lezzetli ve şifa kaynağıdır" dedi.
Erdoğan, yaklaşık 10 çuval andız kozalağından yaklaşık 150-160 kilo pekmez elde ettiklerini söyledi.
Akseki’de alternatif turizm işletmecisi olan Mustafa Kavasoğlu, andız pekmezinin ham maddesi olan kozalakları Toros Dağlarında bin - bin 500 metre rakımlı yerlerden toplattığını, bu işten anlayan kadınlara ise bizzat kendisinin eşliğinde pekmezi yaptırdığını ve butik otelinde sattığını söyledi. Kaynatılan andız pekmezinin tamamen doğal olduğunu anlatan Kavasoğlu, "İçinde herhangi bir karışım bulunmuyor. Andız pekmezinin, basur, kansızlık, mide, akciğer, karaciğer, romatizma, şeker hastalığı, idrar yolları iltihabı, astım gibi birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Bu pekmez, şifa kaynağı" ifadelerini kullandı.
Toroslarda andız pekmezi zamanı olduğunu söyleyen Kavasoğlu, "Kışa hazırlıklarının en önemli bölümü pekmez yapımıdır. Bu bölgede pekmez çok önemli bir olgudur. Hatta bir besin üretimi anlamında düşünün, bir nevide aslında ticari bir olaydır” dedi.
Akseki bölgesinde üzüm, keçiboynuzu ve andız pekmezlerinin yapıldığını ve bu pekmezlerden en önemlisinin andız pekmezi olduğunu söyleyen Kavasoğlu, “Aslında bu bölgede üzüm ve keçiboynuzu pekmezi de yapılır. Bu pekmezlerden en önemlisi andız pekmezidir. Nedeni ise, üzüm pekmezindeki özellikleri herkes bilir. Besleyici ve her türlü minareli zengin olan bir olgudur. Keçiboynuzu da öyle. Bunların saymakla bitmez bir sürü faydası vardır. Ama bu üzüm ve keçiboynuzunun içindeki besini kendilerini tüketerek de kullanabilirsiniz. Ama andız pekmezi öyle değil. Andız pekmezini ancak pekmezini yaparak kullanabilirsiniz. Andız pekmezi insanlık içinde tıbbi olarak da çok faydalı bir besindir.”
Akseki yöresinin insanlarının da önemli bir geçim kaynağı olduğunu söyleyen Kavasoğlu, “Dağlardan toplanır, temizlendikten sonra ezilir. Ezildikten sonra biriktirme, bekletme teknelerine konur. Burada en az 24 saat en fazla 48 saat bekletilir. Ve suyu süzülerek tavalara alınır. Tavalarda 8-10 saat kaynatılarak içerisinde özü şırası kalır. Şekerli şıranın dili burkan bir tadı olur. Bunun tadının hafifletilmesi içinde tam pekmez olmaya yakın pişmemiş bir ekmeğin yarısı kadar hamur tavanın içine batırılır ve birkaç dakika kaldıktan sonra şıranın burukluğunu alıp lezzetini verir”