BİZE ULAŞIN
Son dakika haberleri: Fatih Karagümrük'te teknik direktör Francesco Farioli'nin ayrılığı sonrasında göreve getirilen ve gösterdiği performansla adından çokça söz ettiren Volkan Demirel, sürpriz bir şekilde takımdan ayrılmıştı. Karagümrük'ten ayrılığı sonrasında henüz bir takımla anlaşmayan Volkan Demirel, Haber Global kanalında yayınlanan Kontra programına konuk oldu.
Programda çarpıcı ifadeler kullanan Demirel'in 2010/11 şampiyonluğuyla ilgili sözleri sosyal medyada çok konuşuldu.
"Ben Fenerbahçeliyim. 20 yılım orada geçti. Orta vadedeki hedefim Fenerbahçe'nin teknik direktörü olmak. Ancak uzun vadede gerçekten kendimi Avrupa futbolunun önde gelen takımlarından birinde görev yapmaya hazırlıyorum."
"Ben oyunculara genç, yaşlı diye bakmıyorum. Lucas Biglia, 36 yaşında ama sahanın en verimli oyuncusu. 18 yaşında Samed, taktiksel disiplinden hiç kopmayan bir oyuncu. Mesela Emre Mor'u çok yanlış lanse etmişler. Emre'yi hep agresif olarak tanımlıyorlar ancak onun derdi sadece kendisiyle. Neler yapabileceğini bildiği için yapamadığında kendine kızıyor. Emre'nin sıkıntısı kendisiyle alakalı. Takımın başına ilk geçtiğimde birkaç oyuncuyla bireysel toplantı yaptım. Bunlardan birisi de Emre Mor'du. Ona dedim ki; 'Benim hedeflerim var ve bu hedeflerimi gerçekleştirirken yanımda seni de götürmek istiyorum.' Öyle dediğim zaman gözleri açıldı Emre'nin."
"Biz bunu zaman zaman Fenerbahçe'de yaşadık. Bazı hocalar kendini öyle bir ifade ediyordu ki, sahaya çıktığımızda kulübedeki adam için mücadele ediyorduk. Mesela buna en büyük örnek olarak Arthur Zico'yu söyleyebilirim. Zico bize babalığını, liderliğini hissettirdi. Bir futbolcum bana gelip ailesi ile alakalı problemlerini anlatıyorsa ben o işi bitirmişim demektir zaten. Bunu Karagümrük'te de yaşadık."
"Birçok önemli teknik adam var. Saymakla bitiremezsiniz. Ancak ben liderlik olarak her zaman Obradovic'i örnek alırım. Onun saha kenarındaki hareketleri, oyuncularla ilişkisi... Taktik anlamında kendi futbol görüşümü sahaya yansıtmaya çalışıyorum."
"Türk futbolunun bu kadar başarısız olmasının birkaç tane nedeni var. Birincisi eğitim; geç kalınmış bir altyapı sistemi olduğunu söyleyebiliriz. İkincisi; herkes kendi işini yapmak zorunda. Benim işim teknik direktörlükken 10 tane iş yaparsam başarı gelmez. Hakemlere herkes kızıyor değil mi? Ancak kaç tanesi futbol oynamış şimdiye kadar bilinmez. Futbolun içinde daha çok futbol oynamış insanların bulunması gerekiyor. Herkes kendi işini yapmalı. 2008 yılında Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final yaptığımız kadro çok değerliydi. 2010-11 şampiyonluğunun ise Fenerbahçe'nin en değerli şampiyonluğu olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki şampiyonluklar dahi onun üzerine çıkamaz. O kadrodaki her birey de en değerli olanlardır. Yöneticisinden malzemecisine kadar."
