İnsan vücudu aslında tuza hiç ihtiyaç duymaz. Çünkü tuzda bulunan temel mineral sodyum; meyve, sebze ve süt – yoğurt – peynir gibi süt ürünlerinde de yer alır. Bu nedenle vücutta tuz ihtiyacı oluşmaz. Yani tuz kullanımının asıl nedeni damak lezzetinin tuza alışkın olması ve tüm yemeklerde aynı lezzeti aramasıdır. Oysa aşırı tuz kullanımı vücut sağlığı açısından bazı riskler oluşturabilir. Fazla tuz kullanımı böbreklerin solüt yükünü artırabilir, tansiyonu yükseltebilir ve damar sertleşmesinin yaşanmasına neden olabilir. Bu sebeple sofra tuzu tüketimi sınırlandırılmalıdır. Tuzu süzemediği içinse bebeklere 1 yaşına kadar hiç tuz verilmemelidir.


Tuz tüketiminde alınabilecek bazı önlemler vardır. Özellikle sanayi tipi tuzlar alınırken mutlaka etiketi okunmalı ve katkı maddeleri varsa alınmamalıdır. Diğer yandan doğal tuzlar her zaman öncelikli olarak tercih edilmelidir. Doğal tuzlar evde öğütülerek kullanılabilir. Doğal tuzlar daha serttir ancak sağlık açısından doğal tuzlar tercih edilmelidir. Bir diğer alternatif de tuz kullanımını sınırlamaktır. Tuzu azaltmak sağlık için de önemli bir adım olarak düşünülmelidir. Bedenin tuza ihtiyacı olmadığı düşünülürse tüketimi hiçbir zaman zorunlu hale gelmez.

Beslenmede yapılan küçük değişimlerle bazı sağlık sorunları gelişmeden önlem alınabilir. Özellikle ailede hipertansiyon ya da damar sertliği olan hastalar varsa bu kişilerin tuz kullanımını sınırlandırması çok önemlidir. Bebek ve çocukların böbreği de tuzu çok kolay süzemediğinden çocuklara tuzlu yiyecekleri vermemek gerekir. Ancak tuz ihtiyacını sınırlandırmak için damak tadı değiştirilebilir. Genel vücut sağlığı ve düzenli bir yaşam için bu adımın mutlaka atılması gerekir