Fenerbahçe’de gerçekleşen Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç açıklamalarda bulundu. Ekim ayında düzenlenen divan kurulu toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında konuşan Koç, "Cumhurbaşkanımızın bu salona, bu camiaya yaptığı teşriflerden duyduğumuz memnuniyeti paylaşıyoruz. Kendisine şükranlarımızı sunmak istiyorum. Fenerbahçeliliğini 'Gönül ferman dinlemiyor' sözüyle anlatan Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşma çok anlamlıdır. Camiamız adına ortaya koyduğu samimi tavırlar ile içtenlikle ifade edilmesi tüm camiamız tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Kendilerinin liderliğinde Türk sporunda önemli adımlar atılmıştır. Kısacası kendisi spora yakındır ve yakından ilgilenmektedir" dedi.
Futbol takımı ve taraftarlar ile ilgili görüşlerini belirten Ali Koç, "Öncelikle şampiyonluk yürüyüşümüzü büyük bir kararlıkla sürdüren takımla başlayalım. Takımımız Ersun hocamızın önderliğinde sorumluluklarının farkında taşıdıkları formanın ağırlığının bilincinde her maçı final görerek çalışmalarını sürdürüyorlar. Şu an itibariyle sezonun ikinci yarısı taraflı tarafsız herkesin gözünde ligin en iyi futbolunu oynayan, en iyi istatistiğe kavuşan ekip konumundayız. Özellikle takımımızdaki arkadaşlık ve uyum, ekip ruhu sahadaki mücadele azmi hep birlikte hedefe odaklanmış şekilde hafta hafta üzerine koyarak ilerlemesi bizleri mutlu ediyor. Taraftarımızın da muhteşem desteğiyle ligin en iyi performansını ortaya koyarak şampiyon olacağımıza gönülden inanıyoruz. 14 haftamız kaldı. 14 hafta boyunca zor maçlar var. Zaman zaman da istemediğimiz sonuçlar alacağız, futbolun doğasında var. Şartlar ne olursa olsun her koşulda taraftarımızdan ricam bugüne kadar olduğu gibi tek vücut ve inançla takımımızı desteklemeleridir. Geçen haftaki iyi futbolumuza rağmen arzu etmediğimiz sonuçla döndüğümüz deplasmanda futbolcularımızı karşılamaları moral vermeleri. Sadece taraftar olmayıp sosyal medya ve geleneksel medya da yapılan saldırılara karşı bir taraftardan öteye bir araştırmacı gibi bunları irdelemeleri. Bize çamur atanları ortaya çıkarmaları ve bizi sahiplenmeleri bize çok büyük güç vermiştir. Taraftarımız statlarda en büyük gücümüz ama hayatın her alanında her ortamında en ihtiyaç duyduğumuz dönemlerde bu taraftar bu kulübe sahip çıkmaktadır. Onlara teşekkür etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’na gelmesi ile ilgili konuşan Koç, "Son toplantımızdan bu yana yoğun hararetli hareketli içinde pek çok tartışmayı barındıran bir süreç yaşandı. Bu konularla ilgili düşüncelerimi duygularımı değerlendirmelerimizi paylaşmadan önce önemli bulduğum sizlerinde bildiğine inandığım hususu hatırlatmak isterim. Biz göreve geldiğimizden beri gerginlik ve kaostan uzak durmaya çabaladık. Daima büyük resme odaklanan. Ülke futbolunun bugününe ve geleceğine adımlar atan bir ekibiz. Bazı adımları atarken camiamızdan gelecek tepkileri göze aldığımız zamanlar oldu. Futbolun geleceği adına doğruları adına her şeyden üstün tutan duruşumuzdan vazgeçmedik. Son günlerde TFF’nin harcama limitler, bankalar birliği yeniden yapılandırması gibi birçok önemli konuda çeşitli platformda hem resmin bütününü hem de genel sorunlara odaklandık. Bu sorunlar çerçevesinde herkesin faydalanabileceği çözümler üretmeye odaklandık. Benzer sorunlara ortak çıkarlara sahip paydaşlar olarak her daim aynı masanın etrafında toplanmamız gerektiğine inandık. Fakat daha öncede söylediğim gibi bugün gelinen noktada sesi çok çıkanın haklı kabul edildiği, ortak çıkarlardan ziyade önce ben diyenlerin aldığı futbol ikilimi bizi farklı yöneltmeye zorluyor. Herkes bilir ki biz Fenerbahçe camiası olarak gereğini yapmak konusunda bir an bile tereddüt etmeyiz. Haklarımızı korumak ve adil bir spor ortamını test etmek için her türlü mücadelenin içine gireriz. Aslında son dönemde sorduğum sorular karşısında muhtelif ve kurumlardan aldığımız reaksiyonlar bunları sormanın ne kadar haklı olduğunu bize göstermekte. Cumhurbaşkanımızın buraya yüksek divan kurulu toplantımıza teşrifleri sonrası yaşanan süreçte dikkat çeken olaylar yaşanmaya başladı. Kulübümüz bazı çevrelerin açık hedefi haline geldi. Bazı kendini bilmez medya mensupları kulübümüz ile Cumhurbaşkanımızı karşı karşıya getirmek için yoğun çaba sarf ettiler. Öncelikle net bir şekilde belirtmek isterim ki ne bizim bugüne kadar söylediklerimiz, ne de ifade edeceklerimizde, Cumhurbaşkanımıza ve iktidar partimize karşı bir tutumumuz yoktur, olmamıştır, olmamalıdır. Bu bağlamda kimse camiamızı kendi siyasi hesaplaşmasına dahil etmeye çalışmamalıdır. Büyük Fenerbahçe camiası içerisinde her türlü siyasi görüşü barından saygı duyan ancak ve ancak kararlarını alırken hiçbir siyasi görüşün etkisi baskısı altında kalmayan yapıya sahiptir. Cumhurbaşkanımızın ziyaretinden sonra bazı kesimler rahatsız oldu ki mütemadiyen bizi kendisini partisini karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Aynı dönem içerisinde fazlasıyla dikkatimizi çekmeye başladı. Hem kulübümüzün hem de özellikle şahsımın sistematik organize kara propaganda kampanyasının hedefi haline getirilmemizdir. Sosyal medyada bot hesaplar ve sahte hesaplar üzerinden sadece 3-5 bin tweet atarak negatif gündem oluşturmak mümkündür. Ben dahil sosyal medyada olmayan çoğu insan algoritmayı anlamakta zorlansak da bu dünyanın içinde olanlara mesaj var. Asimetrik gündem oluşturmanın ne demek olduğunu, kimleri kastettiğimi gayet iyi bilirler. Son 3 ayda 24 defa olumsuz gündemler başlığı altında ‘trend topic’ yapıldık. 3-4 günde bir değişik olumsuz başlıklar altında genellik ben zaman zaman kulübümüz itibar saldırısına maruz bırakıldık. Bunu bir tesadüfle izah etmek mümkün değil. Bunu siyasette yaşıyorduk sporda yaşamaya başladık" dedi.
Antalya’da daha önce Trabzonspor’un sırtını devlete dayadığı hakkında yaptığı açıklamasına da değinen Koç, "Fenerbahçe’nin menfaatlerini korumak ve buna göre konuşma sorgulama tutumu ile 12 Ocak tarihinde Antalya’da bir basın toplantısı düzenlemek zorunda kaldık. Basın aracılığıyla bazı konulara dahil endişelerimizi dile getirdik. Hiç beklemediğimiz bir şekilde kulübümüzün çıkarlarını korumak adına yaptığımız bu basın toplantısını takip eden günler içinde taraflı tarafsız pek çok kesimden aldığımız mesajlar bu düşüncelerde yalnız olmadığımızı gösterdi. Basın toplantısı sırasında değindiğim konulardan bir tanesi mütemadiyen adil rekabetten bahseden Trabzonspor başkanına vermek zorunda olduğum Trabzonspor'un sırtını devlete dayaması hususuydu. Açıklamanın bu kısmıyla ilgili sponsorluklar localar devlet bankalarıyla krediler ile ilgili söylediklerimin arkasındayım. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde sporun gelişmesi konusunda son derece aktif bir tutum sergilenmiştir. Bu doğrultuda yıllardır bu kulüplere yardımcı olmaya destek verilmiştir. Sadece futbol için değil birçok branşın gelişimi için teşvik ve yatırımlar yapılmıştır. Oysa ki bizim Antalya açıklamasında bahsettiğimiz sırtını devlete dayamak konusu bundan çok daha farklıdır. Kesin bugüne kadar emsali görülmemiş durumdur. Bugün elimizde olan bilgilerin detaylarına burada girmenin yeri ve zamanı olmadığını düşünüyorum ancak Ahmet Ağaoğlu ile istediği her platformda bu konuları konuşmaya hazır olduğumu bilmesini isterim. Şunu da söylemek istiyorum biz iyiye iyi, yanlışa yanlış, kötüye kötü demeyi ilke edinmiş bir yönetim kuruluyuz. Trabzonspor Kulübü büyük kulüplerden çok daha az bütçeyle yarışmaktadır, büyük kulüplerden çok daha fazla genç oyuncu oynatmaktadır. Bunun da ne kadar önemli olduğunu, başarılı bulduğumu Ağaoğlu’nun kendisine bizzat söyledim. Bunu söylerken de kendisine aynı şekilde Türkiye'de en çok sahiplenen takım olduğunu destek gören takım olduğunu, neredeyse en büyük medya gruplarından birinin kendilerinin yanında olduğunu söyledim. Televizyonda bunları konuşmamın sebebi bu. Biz burada bir söyleyeceğiz çoğu yayınlanmayacak, işleri geldiği gibi yayınlayacaklar. Bizim medyamız yok. Bizi haklı olduğumuz zaman haklı kalmamızı isteyen çoğunlukta yok. Bu sebeple TRT Spor’daki programda yapmış olduğum kulüp başkanları çağrımı yineliyorum, hiç şüphe yok ki adil rekabetin oluşmasına zarar vereceğine inandığımız bütün desteği, bu çekişme bir kulübe Fenerbahçe arasında geçmemektedir. Kümede kalanlarla tepeye oynayan kulüpleri etkilemektedir" şeklinde konuştu.
Trabzonspor maçının ardından Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın açıklama yapması ile ilgili de konuşan Koç: "Antalya’daki bu çıkışlarımızdan dolayı siyaseti futbola taşımakla suçlandık. Belki de yarın tehdit edileceğiz. Oysa ki bazı siyasiler, burasının altını çiziyorum, devletimizin gücünü ve imkanlarını kullanarak ilgili kulübe ne kadar maddi destek ve fayda sağladıklarını, muhtelif ortamlarda gerek kendileri gerek camianın ileri gelenleri şehrin milletvekilleri yerel yöneticileri yaptıklarından övünerek hiç sakınmadan ifşa etmekten kaçınmadılar. Bunlarla beraber açık açık bir kulüpten yana tavır alıyorlar. Şampiyon olmasını istediklerini ifade ediyorlar net bir şekilde. Bir şehrin milletvekili olarak falan normal olabilir ama bundan ötesi normal değil. Hal böyleyken bu mevzuların sadece ufak bir kısmına değinmekle biz mi siyaseti futbola karıştırmış oluyoruz. Spor medyasının bir kısmı bu gerçekleri araştıracağına bizi hedefe koyup sanki iftira ediyormuşuz gibi bize saldırıyorlar. Tüm bunların üzerine oynadığımız son maçın ardından açıklamalarda bulunan bir bakanımız, aslında endişelerimizi parçalayan bir açıklama yaptı. Bizzat devletimizin bakanı tarafından iki Türk takımının maçından sonra bir tarafın galibiyetini kutlaması, şampiyonluk için açıklama yapması şaşkınlığa sebep oldu. Tabii ki hepimiz çocukken bir takım tutuyoruz ama belli mevkilere geldikten sonra bu kadar açık bir şekilde ifade etme lüksümüz olmuyor. Toplumu, vicdanları huzursuz etmemek adına olmaması gerekir. Bundan hakemler de etkilenebilir. Federasyon da, karar verenler de etkilenebilir, kurular da etkilenebilir, futbolun dinamikleri bozulabilir. Cumhurbaşkanımızın titizlikle korumaya çalıştığı sporda eşitlik ve tarafsızlık ilkesini devlet kademelerinde doğru ve anlaşılması elzem olduğudur. Fenerbahçe olarak diğer dile getirdiğimiz konuda her fırsatta Fenerbahçe’nin karşısında oluşan medya grubudur. Bu grup gazetesi ve televizyonu ile topyekun Fenerbahçe’ye karşı karşıyadır. Bizi devletimizle karşı karşıya getirmek isteyenler bu mecradakilerdir. İlk hedefi bir takımı şampiyon yapmak, kulübü ve şahsımı itibarsızlaştırmaktır. Bu ülke tarihi boyunca ilk defa sistematik bir şekilde bir takıma sahip çıkarken bir başka takımına da sistematik bir şekilde olumsuz propagandalarla algı operasyonu yapan medya yaklaşımına şahit oluyor. Geçen hafta maçımızı oynadık, iki pozisyonu dikkatinize getirmek isterim. Bu pozisyonun tam tersi gerçekleşse ne olurdu. Aut olması gereken top korner verildi. Olabilir hakem hatası ama o korner döndü gol oldu. Onun yerine bizim golümüz böyle gerçekleşmiş olsaydı... İkinci pozisyon Vedat'ın attığı gol. Kruse kaleciye dokunmuyor, faul veriliyor, golümüz sayılmıyor ve maçın sonunda yaşanan bu pozisyon tam tersi gerçekleşse kıyamet kopardı. Ne federasyon, ne Zorlu toplantısı, ne federasyon başkanının Fenerbahçelili, MHK Başkanı'nın Koç çalışanı gibi laflar... Kıyamet kopardı. O hakeme bir daha maç verilmezdi. Medya gücüne sahip olmak algı operasyonu yapmak dediğim bunlar. Biz bunlarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Hepsini bizden beklemeyin camiamızın ileri gelenleri olarak sizler de adım atın. Muhabirleri cezalandırmak felsefemize aykırı. Üzülmemenizi, kafanıza takmamanızı istiyorum. Bana 'Yok efendim bu adam senin hakkında nasıl konuşur' demeyin, bu tip adamların konuşması bizi yüceltir. Taraftarlardan ricamız ana hedefi bizi itibarsızlaştırmak olan söz konusu medya kuruluşunu gerek manşetleriyle gerekse köşe yazarlarının ortaya attığı akıl ve mantıkla bağdaşmayan mesnetsiz ispatsız durumları ciddiye almayın, kafanıza takmayın. Federasyon deniyordu, bizi şampiyon yapacaktı, başkanı Fenerbahçeli deniyordu. Biraz bakalım işin aslı astarı öyle mi? Özellikle son dönemde TFF ile fikir ile ayrılıklarımız var. Birazcık da bunlardan bahsetmek istiyorum. TFF görev süresi boyunca maalesef verdiği veremediği hatta zaman zaman nasıl verdiğini mantıkla izah edemediğimiz kararlarıyla Türk futbolunda karmaşaya sebep olmaktadır. Hakem atamaları ile alakalı gittiğimizde 7’nci hafta falandı. Zorlu ziyaretinin ana nedeni, hakem atamalarıydı. Bugün geldiğimiz noktada kazandığımız 11 maçın hakemlerinin 9’u saha hakemi olarak görev almamış. Bunu sormak istedik niye böyle oluyor diye. Burada açık bir mesaj var. Anlattılar kendilerine göre mantık sundular. Dinledik, mantığı anlamak ile beraber işleyişini kabul etmediğimizi söyledik. Başakşehir maçı Fırat Aydınus, ne oldu o maçta da bir sonraki maça atanmadı. Kimse hakemden yakınmadı. Rakip takım hak ederek kazandığımızı söyledi. Arda Kardeşler ilk maçımızı yönetti, 5-0 kazanmıştık 3 penaltı verildi sonra 2 hafta maç alamadı. Aynı hakem haftalar sonra Kayseri deplasman maçımızı yönetti. Bu maçta 3 penaltımız verilmedi, bunlar tartışıldı programlarda. Ama bu hakem bir sonraki hafta maç aldı. İlk maçta 3 penaltı verdi, 2 hafta maç almadı. Kayseri’de bu hataları yaptı maç aldı. Tatmin olamadığımız kısım bunlar. Göztepe ile maç yaptık 2’nci golü attık golü vermek için 4 dakika 17 saniye beklediler, izahatını alamadık. Kayseri’de maç yaptık saha dışında kaptanımız Emre Belözoğlu diyaloğa girdi, bir şey olmadı maç devam etti. Sonra öğrendik ki mevzuata göre Emre’nin ceza alması mümkün değilken, hakemlerden konuyla ilgili ek rapor istendi. Ceza veremeyecek bir konuda rapor istemen hakemlere mesaj vermek değil mi? Gaziantep maçımızda kart bile görmemesi gereken Vedat Muriç niyet okuyarak PFDK’ya sevk edildi. İnanın ceza vereceklerdi. Ama ne olduysa veremediler, ne oldu bilmiyorum. Ama bu şekilde bir sevkin niyeti, amacı nedir, hedefi nedir? Son olarak devre arası transferleri... 'Fenerbahçe’ye nasıl transfer yaptırmayız' mantığıyla TFF harcama limitleri konusunda kılı kırk yararak yaptığımız her başvuruda yeni bir uygulamayla hareket edenler, kendileriyle ayrışmamızın ana sebeplerini teşkil etti" dedi.
Harcama limitlerinin artırılması ve yapılandırma konusuna değinen Koç, "Biz yeniden yapılandırmayı yapamadık. Yapamadık değil, sebeplerini anlatmıştım. Dolayısıyla harcama limitlerimizle bu anlaşmayı yapan kulüplere göre farklı ele alındı. Biz kendi imkanlarımızla yapmaya çalıştık, bankalarla görüştük. Yaptığımız her görüşmeyi lisans kuruluna verdik, bazıları kabul edildi bazıları edilmedi ama bir denkleştirme mantığıyla ele alındı. Bir yerde yaptığın başvuru kabul edildi, birebir aynı başvuru kabul edilmedi. Sonra öyle bir noktaya geldi ki iş, kabul edilmesi gerekenler edildi, bu sefer geçmişte verilen harcama limiti hakkında üstüne çıkarmaya çalıştığımız hak geri alındı. Bize limitler verildi ama daha önceki limitler alındı. Nihat Bey çıkıp hafifte böyle alaycı bir şekilde 'transfer yaptılar ya' diye bir şeyler söylüyor. Biz Falette’ye lisans çıkartabildik. Burada da futbolcumuz Sadık’a teşekkür etmek istiyorum, o maaşından bir kısım fedakarlık yaptı. O şekilde Falette’ye lisans çıkartabildik. Bizi bir şey yapamayacak hale getirdiler. Son derece yorucu ve gönül kırıcı bir süreç yaşadık. Ama oradaki olay 'Biz nasıl Fenerbahçe’ye transfer yaptırmayız.' 30-40’a çıktı indi falan, gene algı operasyonlarıyla Fenerbahçe istiyor konumuna getirildi. Nihat Bey’e söyledik istedik mi diye, istemedik. Çık söyle kimin istediğini dedik. Son basın toplantısında Fikret Orman ve Adil Gevrek’in ismini vermiş ama yaz aylarında. Daha limitler belli olmadan. Ama 30-40 tartışmasından çok önce Orman bıraktı. Çok doğru argümanlarla bu sene ilk senemiz limitleri yüksek tutalım herkes için. Fakat ne hikmetse Nihat bey söylemiyor kiminle yaptığı görüşmeden sonra 30’u 40’a çıkardığını. O kulübün görüşmesindeki argümanlarda haklıydı. Limiti açıklıyorsun transferler yapıldıktan sonra. Ondan sonra yayıncı kuruluş indirime gidiyor. Haklı nedenlerle o kulüp istedi. Basın önünde niye söylemiyor Nihat Bey. Hiç alakası olmayan konuma getiriyorsunuz. Asıl rol sahibi olan kulübün adının geçmemesi enteresan" şeklinde konuştu.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ile ilgili konuşan Ali Koç, "Zorlu görüşmesi ile ilgili konuştuk. Bu ne ilk ne de son. Nihat Bey çıktı dedi ki başka başkanlarla da görüştük. Güzel de neden onları söylemiyorsun, yoksa söyleyemiyor musun? Bizim için son derece rutin bir olay. Federasyonda olacaktı, takvimden dolayı Zorlu’ya alındı, ondan sonra da başka kulüpler bunu devamlı gündeme getirdi.
Nihat bey 3 Temmuz’dan bahsediyor. 3 Temmuz’a değinerek yaşadığımız sürecin 3 Temmuz’la alakası olmadığını en iyi kendisinin bildiğini ifade etti. Doğrudur. Yaşananlarla aynı değil, söz konusu bile değil ama hedef aynı. Birinde kazanılan şampiyonluğu almaktı, bugün de muhtemel şampiyonluğu engellemek. Ama şaşırmıyoruz. Nihat bey, TFF Başkanı olmadan önce Fenerbahçemizin 4 hafta arka arkaya yaşadığı hakem hatalarını gündeme getirmemizin ardından tesadüfen kritik bir lig maçının sabahı bir beyan vererek 'Ben bu federasyona kefilim. Fenerbahçe başarısızlığına mazeret aramasın' demişti. Halbuki aynı hafta yaptığımız görüşmede TFF ile ilgili tam tersi bir bilgisi olduğunu paylaştı. Bilen bilir Nihat beyi. Bu çelişkilerle hayatına devam eden başkanımızın bu süreçte bizlere hak vermesini beklemiyorduk, yeter ki gölge etmesin. Federasyonun kurulma aşamasında ne kadar önem veriyorduk, Türk futbolu için son durak demiştik. Elimizden gelen desteği verdik. 1 kişi dahi tavsiye edip ne kurullara ne federasyona herhangi bir baskı yapıcı olmadık ama biz de safmışız sonra neler öğrendik. Meğerse itinayla seçilmiş Nihat Bey. Kulüplerde şikayet var çözüm yok diyor. Kulüpler Birliği olarak lütfedip inceleyip bakıp dönmüyorlar görüş almıyorlar. En doğru olduğuna inandığınız kararları alabilmelisiniz. Her kararda oybirliği gerekecekse TFF’ye ne gerek var, o zaman aramızda toplanır alırız kararları. Krizleri çözmek için daha sağlıklı iletişim yapmalısınız. Bıçak kemiğe dayanana kadar sessiz kalmayın. Krizleri çözmek için toplantı yapacaksanız yeni krizleri yönetecek üst akla sahip olun. İstifası konuşuluyor, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. İstifa etmeyecekseniz dost ortamında istifa edeceğim demeyin. Kulüpler olarak sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Ama bu kadar kavganın sebebi ana otorite olan TFF’nin güven ve güç kaybından ötürü gerekli kararları alacak dirayeti gösterememesi, adaletli ortamı sağlamamasına yönelik yeterli hamleler yapamaması. TFF başkanlığı zor bir görevdir. Belki de en ağır görevlerden biridir. Bu görevi yerine getirirken kendi yönetim kurulu üyenizin bir tanesini bile seçemiyorsanız, işiniz bir o kadar daha zor. Özel ve ticari sebeplerden dolayı manevra alanınız zorsa işiniz çok zor. Allah Türk futbolunun yardımcısı olsun" diye konuştu.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz hakkında konuşan Ali Koç, "Bizim puan silmemize kafayı takmış. Öyle bir durum yok da, öyle bir durum olsa da merak etmeyin Mustafa Bey, TFF size bırakmaz kendi siler. Diyor ki 'Eskişehirspor ve Bursaspor’un puanı silindi.' Sapla samanı karıştırmayın. Alakası yok. Çünkü onlar futbolcu ödemelerini yapmadıkları için yurt dışından ceza aldılar. Dolayısıyla 3 puan silinecekse de bir sonraki sezon silinecek, hatırlatayım. Ama kendisinin hızına yetişmek çok zor. Her söylemine cevap vermeye kalkarsak günlük işlere odaklanamayız. Kendisi o kadar çok gaf yapıyor ki hangisine değineceğime şaşırıyorum. Zaten zaman zaman kendisinin ne dediğini anlamak zor. Söylediklerini deşifre etmekte zorlanıyoruz. Garip cümleler kuruyor. Kimi zaman hayvanlar aleminden, kimi zaman yemeklerden. Sürekli birbirleriyle çelişen söylemlerde bulunuyor. Her birine cevap verip burada vaktinizi almayacağım. Tekrar TV çağrımı yeniliyorum. O onu, bu bunu dedi olmasın, kamuoyunu rahatlatalım, hem de üç beş kuruş para kazanırız. Bu formatla TV’ye çıkarsak yayıncı kuruluşun da, diğer kanalların da para kazanmasına sebep oluruz. Çıkalım orada konuşalım. Son dönemde 2 konu hakkında konuşuyor. Oyun oynanırken kural değişmez diyor. Bir de şeffaflık diyor. Ama bir şeyi unutuyorsunuz Mustafa Cengiz. Sırf sizin için talimat değişti geçen sezon. Sırf sizin için. Federasyon talimatlarının 97. maddesinde hak mahrumiyeti cezası var. Bu maddede geçen sezon birinci madde diyor ki, 'Hak mahrumiyeti cezasıyla cezalandırılan kişiler müsabakalara iştirak edemez.' Kulüp mensubu olarak hiçbir faaliyette bulunamaz, stadyumlara giremez diyor. Sonra Cengiz 150 gün ceza alıyor. Mektup yazıyorlar federasyona, yardım istiyorlar. Bu madde değiştiriliyor. Madde ekliyorlar. Kulüp başkanlarının aldıkları hak mahrumiyeti cezası protokol tribünü hariç girişlerine engel olamaz. Sırf başkanlar için değişiyor bu durum. Oyun oynanırken kurallar değişmezdi ya, sizin için değişmiş. Bu sene de eski haline getiriliyor bu kural. Ya unutuyorsunuz, ya bizim unuttuğumuzu zannediyorsunuz. Hangisi doğru bilmem ama hangi birine cevap verelim. 'Biz 6 yedik Fenerbahçe’den ama şampiyon olduk' diyor, o sene Beşiktaş şampiyon oldu. Hangi birine cevap verelim. Harcama limitlerinde esneklik tanınmaması için mücadele ediyor, omuz omuza mücadele ediyor. Aynı Cengiz diyor ki, 'UEFA kurallarına göre 5 milyon zarar etme limitimiz vardı ama biz 1 milyar TL zarar etmiştik. Ancak UEFA bunu anlayışla karşıladı onlara teşekkür ediyoruz.' UEFA'nın sizin için kuralları esnetmesini anlayışla karşılıyorsunuz, ama kendi ligimize geldiğimiz zaman bu durumda kamuoyunu baskı altına alıp federasyonu etkiliyorsunuz, bu nasıl bir çelişkidir. 'Biz şöyle vergi ödemişiz, Fenerbahçe oyuncularının maaşlarını açıklamıyor.' Biz SPK’ya açıklamamız gereken her şeyi açıklıyoruz, menajerlik ücretleri de dahil. Biz bilmiyorduk 10 bin Euro menajerlik ücreti harcadık demeyi. Ta ki, siz bize ders vermeye çalışmaya başlayana kadar. Siz ders veremezsiniz de. Siz niye 10 bin Euro harcadınız dedik, 'Ben bilmem, 13.6 milyon Euro ödedim. Nerede bu para? Yolda mı düştü, ben de bilmiyorum' diyor. Hani şeffaflık. Anlaması zorlu durumlar bunlar" ifadelerini kullandı.
3 Temmuz süreci hakkında da konuşan Koç, "Bizim için artık kabul edilemez bir şekilde uzayan, son yapılan bozma kararıyla midemizi bulandıran bu süreçle ilgili iyi haller de oluyormuş. Onu dün aldık. Geldiğimiz noktada herhangi bir örgütün olmadığı ispatlanmış oldu. Her şey bitmiş değil. Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimizin örgüt kurduğuna dair suçlamaların asılsızlığı Yargıtay tarafından netleşmiştir. 3 Temmuz sözde şike davasının bir kumpas olduğuna inancımız tamdır, daha da kuvvetlenmiştir. Kesinleşen bu kararların camiamıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz" diye belirtti
5 sene önce Rize deplasmanı dönüşü takım otobüsünün Trabzon'da kurşunlanması olayının çözülememesi durumu hakkında da konuşan Koç, "Trabzon coğrafyasında yaşanan bu skandal olayın üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen şüpheliye rastlanılmamıştır. Var olan teknolojiler göz önüne alındığında hala en ufak detaya ulaşılmaması, herhangi bir detaya ulaşılmaması anlaşılabilir değildir. 50 kişinin ölme ihtimali olan, Fenerbahçe gibi bir camiaya yapılan saldırının açıklığa kavuşturulmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. 10 Temmuz 2019 tarihinde arkadaşlar Trabzon ziyareti yaptı ve Başsavcı ile görüştü. 2019 sonuna kadar soruşturmanın biteceği yönünde ifadeler kullanıldı. 8 Şubat 2020 itibariyle halen bir şeyin gerçekleşmediğini görüyoruz. Olaydan 5 yıl geçtikten sonra bu konunun samimi bir şekilde aydınlatılmaya çalışmadığı düşündüğümüzü ve anayasal haklarımızı kullanarak yapacağımız girişimlerle bulunmak durumunda kalacağımızı ifade etmek istiyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
(İHA)
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.