Alakır Nehri Kardeşliği platformu Antalya Kültür Merkezi(AKM) Perge Salonu’nda, ‘ Antalya’nın Akarsuları Yaşam İçin Buluşuyor’ isimli bir panel düzenledi. Panelde HES’lerin doğal yaşama etkisi üzerine örnekler verildi.Forumda Yıldız Teknik Üniversitesi(YTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün,‘ Su Hakkı Mücadelesi Dünü, Bugünü ve Yarını’ isimli bir sunum yaptı.Prof. Dr. Üstün konuşmasına Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden çekilmiş doğa fotoğrafları üzerinden konuşması ile başladı.Doğada bir eko sistem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Üstün, o alanı yırtıp attığınızda, boru geçirdiğinizde, yol açtığınızda, HES yaptığınızda doğal arıtım tesislerinin bozulduğunu ileri sürdü.Orman ekosisteminin doğal barajlar olduğunu altını çizen Prof. Dr. Üstün, “ Bu sisteme bir müdahale var. Sanayi üretimlerinde sıra ham madde olarak suya, madene geldi. Daha çok daha çok para, sermaye için doğaya müdahale başladığı zaman süreci olumsuz etkilemeye başlıyorsunuz” diye konuştu.Enerji gereksinimi diye insanların kandırıldığını ve 49 yıllığına suların sermayeye teslim edileceğine inanıldığının kaydeden Prof. Dr. Üstün, “ 1980’li yıllardan sonra üretimin direk doğadan alınması üzerine bir çalışma başladı. Sermaye doğaya enerji politikaları ve yenilenebilir enerji ile 49 yıllığına suyun hakkını alarak girdiler. HES’lerin yanında nükleer santralde hayatımıza girmeye başladı. Termik santral yapılıyorsa ya doğalgaz ya da kömür getirecekler. Ya da ithal kömür getirecekler. Çıktısı onun külleri çimento hammaddesi, destek için taş ocağından kum gerekiyor. Çok suya ihtiyaçları var. Ya denizden ya da yeraltından bu suyu temin ediyorlar. Buda yetmezse hidroelektrik santrallerinden su alabilirler. Depo içinde tarım alanları kullanıyorlar” şeklinde konuştu.Su havzasına HES’ler girdiği zaman yanında başka şirketin de maden bahanesiyle girdiğini ifade eden Prof.Dr Üstün, “Bu şirketlerin bol miktarda suya ihtiyacı var. Kıyılar, ormanlarımıza Anadolu’nun her yerine sermaye hızlı şekilde dökülürken iş makineleri havzaya girmeye başlıyor. Sermaye güçleri bazı köy muhtarlarını ikna ediyor. Köye yol yaptırıyor, cami yaptırıyor, okul yaptırıyor, köye para veriyor. İkna ediyorlar. Birde çantacılar var. ‘Burada şöyle bir yer var, zaten anlamazlar’ diyerek pazarlamacılık yapıyorlar. Parayı sevenlerin yardımı ile yerleşimin olduğu alanlara girmeye çalışıyorlar. Muhtar dirençli çıkarlarsa parayı seven bir lira on lira vererek o köyü almaya başlıyor. Köyü bölmeye başlıyorlar. Köyü bölerlerse işleri kolaylaşıyor” şeklinde konuştu.Maden ve taş ocakları ve HES alanlarında yaklaşık 300 kişinin kaybedildiğine dikkati çeken Prof.Dr Üstün, “ Yasal dönüşümlerde hızlıca yapıldı. Koruma statüsündeki alanlara girilmez diye bir şey söz konusu değil. Bir yere yol yapılıyorsa bilin ki oraya HES, rüzgar enerjisi santrali yapılacaktır. Alakır Vadisi, Ahmetler Kanyonu, yapılan şey suyun doğduğu yerden denize döküldüğü yere adar 49 yıllığına alınmasıdır. Her vadide gözeden, denize döküldüğü yere kadar satışlar tamamlandı. Bu alanda sular borularla taşınıyor yada yana çekiliyor. Burada canlılar suya ulaşamıyor. Bir iki yılda gidenleri, bir daha geri alamayız. Bu iş makineleri makineler her yerde. Eğer bir yerde tünel varsa vadiler arasında su taşınımı vardır.Mücadele birlikte olunursa başarılı olabilir. Biz hale mücadeleyi yasaya güvenerek yapıyoruz. Bu bir hukuk mücadelesidir. Hem kendi hem o bölge insanı hem tüm canlar adına bu mücadeleyi yürütüyoruz. Sermayeye verecek suyumuz yok. Biz tarafız. Taraf olmazsak ikna edecekleri pek şok söz var. ‘Dereye yeterli su vereceğiz, size suyunuzu vereceğiz’ bu sözlerinde durmaları mümkün değil. Herhangi bir vadiye müdahale yapıldığı zaman, alttaki tarım alanları ve ürünlerinde değişmeler olacaktır. Bu mücadelede kimle edeceğimiz belli. Ama bunu birlikte yapmalıyız. Sermayeye alan gösterme hadsizliğimize son verelim” ifadelerine yer verdi.Panel Alakır, Kapuz ve Köprü Köyü'nden gelen temsilcilerin konuşmalarıyla devam etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz