Seyahat etmek için genelde kalabalık yerleri tercih ediyoruz ancak aramızda kalabalık şehirlerin gürültüsünden kaçmak isteyenler de olabilir. Tarihle ilgileniyorsanız birazdan göreceğiniz şehir ve kasabalar tam size göre! Bu yerlere “hayalet” denmesinin sebebi ise şu anda kimsenin yaşamıyor olması. Sizi biraz ürkütebilir ama bakmakta fayda var. Kim bilir belki de gidip yakından görmek, adrenalin yaşamak istersiniz!
Kolmanskop, Güney Afrika ülkesi olan Namibya’da olan hayalet bir kasaba. Çöl üzerinde bulunan ve Alman sömürge şehri olan Kolmanskop’ta zamanında aktif olarak elmas madenciliği yapılıyordu. Bu sebeple 20. yüzyılın başlarında zengin halkın yaşadığı bir kasabaydı. Ancak ağır madencilik şartları ve Namibya’nın başka bir yerinde elmas bulunmasıyla kasaba terk edilmeye başlandı. Şu anda Kolmanskop’a giderseniz kum içinde kalan kalıntıları gezebilirsiniz.
Eskiden rüyaların şehri olarak adlandırılan Pyramiden, Arktik Okyanusu’nun ortasında yer alan Svalbard Adası’nda bulunuyor. Svalbard, bugün Norveç’in denetimi altında. 1955 – 1998 yılları arasında bu kasaba Sovyetler Birliği’nde en çok rağbet gören şehirdi çünkü çok fazla kömür madeni vardı. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve 1996’da meydana gelen ölümcül bir uçak kazasında sonra şehir yavaş yavaş terk edildi. Şu an dükkanlar ve evler var fakat içleri bomboş. Ziyaret etmek isteyen turistler içinse şehre bir otel açıldı.
“Savaş gemisi adası” olarak bilinen Hashima, Japonya’nın güneyinde Kyushu adasının güneybatısında yer alıyor. Hashima, 20. yüzyılın başlarında dünyanın endüstri alanında en gelişmiş yerlerinden biriydi. Birçok Koreli çalışan içinse zorunlu çalışma yeriydi. Ada 1970’lerin sonuna kadar işlekti ancak iş gücünü yönlendiren kömür madeni kapatılınca ada terk edilmeye başlandı. “James Bond” filminin bir kısmı da burada çekildi.
Amerika’da bulunan bu hayalet kasaba, 19. yüzyıl sonlarında altın madeni sebebiyle oldukça kalabalıktı. Altın, 20. yüzyılın başlarında tükendiği için kasaba terk edildi. Şu an kasaba, Amerika tarafından korunuyor ve yönetiliyor.
Dünyanın en tanınmış hayalet şehirlerden olan Pripyat oldukça acı sebeplerle terk edildi. Bu terk ediş insanlar için bir zorunluluktu. Pripyat, Çernobil nükleer faaliyetinden sonra 80’li yılların ortalarında terk edildi. On binlerce insan radyasyon sebebiyle yaşadığı şehirden ayrıldı. Bölgede şu an hala yaşanamayacak derecede radyasyon var. Ancak özellikle Chernobly dizisinden sonra bölgeye turist artışı yaşanıyor.
Güney İtalya’da bulunan Craco şehri, 8. yüzyılda kuruldu ve 20.yüzyılın ortalarına kadar şehirde yaşam devam etti. Dik bir yamaçta yer alan şehirde çok fazla heyelan yaşandığı için insanlar hayatlarını tehlikede hissetti ve şehri terk etti. Yine de her yıl Craco’da dini törenler gerçekleşiyor ve turistler de burayı ziyaret ediyor.
Eskiden balina avcılığı için kullanılan bu şehir, Antarktika’nın ortasında bir volkanın üzerinde bulunuyor. 1960’lardaki patlamalar adadaki balina yaşamına son verdi. Bu olaydan sonra ise insanlar iş bulamadığı için adadan ayrılmak zorunda kaldı. Ancak ada, ziyaretçileri ağırlıyor. Adaya tekneyle gidip ziyaret edebilir ve kaplıcalarında keyif yapabilirsiniz.
Humberstone ve Santa Laura şehirleri Şili’nin kuzeyinde bulunan iki eski güherçile (potasyum nitrat) üretim yeri. Ancak 1930’larda güherçile madeni değer kaybedince şehir terk edildi. Burası 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edildi.
Adrar Yaylası’nda yer alan Chinguetti aynı zamanda Batı Sahra Çölü üzerinde bulunuyor. Şehir 13. yüzyılda Sahra Çölü çevresindeki ticaret merkezi olarak kuruldu. Ancak zaman zaman yaşanan kum fırtınalarıyla beraber hayalet şehir halini aldı. Çünkü burada yaşayan insanlar evlerinin yok olacağından korkuyordu. Bu nedenle şehri terk ettiler. Chinguetti şimdilerde ise etkileyici mimari yapısıyla turistlerin uğrak noktası.
Eskiden altın madenciliği ile zirveye ulaşmayı hedefleyen Bodie şehri, şu an Kaliforniya tarihini yansıtan bir yer. Nüfusu 1880’li yıllarda 10 bin kişiye ulaşsa da altın madenlerinden istenen başarı elde edilemeyince 20. yüzyılın ortalarında terk edildi.
Eskiden en büyük balina avcılığı istasyonlarından biri olan Grytviken, Güney Atlantik Adası’nda, Güney Atlantik Okyanusu’nun ortasında bulunuyor. Antarktika’nın keşfini yapan Ernest Shackleton adlı kaşifin mezarı bu kasabada olduğu için kasaba değer kazanıyor. Grytviken, şu an bir müzeye ve kiliseye sahip.
Naziler, II. Dünya Savaşı sırasında yalnızca 652 kişinin yaşadığı bu Fransız kasabasına bir katliam yaptı. Savaşın kanıtı olarak kalan binalar ise şu an açık hava müzesi olarak ziyaret ediliyor. Bu kasabayı ziyaret ederek II. Dünya Savaşı’nın izlerini görebilirsiniz.
Amerika’da bulunan ve 1880’lerden kalma bu hayalet kasaba, altın ve gümüş madenciliği başladığında 2 bin kişilik bir nüfusa sahipti. Ancak daha sonra kasabada çıkan yangınlar ve kasabanın işlemesini sağlayan demir yolunun kapatılmasıyla terk edildi.
