Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

YAZARLAR

BİZE ULAŞIN

Tuğçe Gülçiçek

Yazarın Diğer Yazıları

İstanbul'un En Yüksek Noktası: Yuşa Tepesi

İstanbul’un kalabalığından uzaklaşıp hem ruhunuzu hem gözlerinizi doyuracak bir yer arıyorsanız, size biraz farklı bir önerimiz var. Kimileri sadece manzarasına hayran kalıyor, kimileri ise taşıdığı manevi anlamın etkisinden uzun süre çıkamıyor. Rivayetlerle örülü geçmişi, doğayla iç içe konumu ve Boğaz’a tepeden bakan sessiz gücüyle Yuşa Tepesi, İstanbul’un çok bilinmeyen ama keşfedildikçe hayran bırakan köşelerinden biri.

Yuşa Tepesi Boğaz'ın En Yüksek Noktalarından Biri

yuşa tepesi

İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan Yuşa Tepesi, Boğaz’ın en yüksek noktalarından birinde yer alıyor. Rivayete göre Hz. Musa ile birlikte Boğaziçi’ne gelen Yuşa Peygamber’in burada vefat ettiği ve bu tepeye defnedildiği anlatılıyor. Bu nedenle Yuşa Tepesi adıyla anılıyor ve kutsal bir ziyaret noktası olarak kabul ediliyor. Bir başka anlatımda ise tepenin ismi, Fenikeliler tarafından “kurtarıcı” anlamına gelen “yesu” kelimesinden türetildiği yönünde.

1775 yılında inşa edilen mescit ve türbe, hem tarihî hem de dini açıdan önemli bir yapı olma özelliği taşıyor. Türbenin çevresindeki Osmanlı dönemine ait taş duvarlar ve düzenlemeler bulunuyor.

Yuşa Tepesi'nin Sırrı Açığa Çıktı

Yuşa Tepesi’nin mistik havası, yüzyıllardır anlatılan esrarengiz hikâyelerle daha da derinleşiyor. En çok bilinen rivayete göre, Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi olan Yahya Efendi, rüyalarında Yuşa Peygamber’i görmeye başlar. Bu rüyaların ilahi bir mesaj taşıdığına inanmaya başlayan Yahya Efendi, sonunda Boğaz’ın en yüksek noktalarından birine, yani bugünkü Yuşa Tepesi’ne gelir. Burada bir çobanın anlattığı dikkat çekici bir olayla karşılaşır: Çobanın hayvanları, yeşil çimenlikteki belirli bir alana asla basmamaktadır. Bu durum, Yuşa Peygamber’in mezarının bu noktada olabileceğine dair güçlü bir işaret olarak kabul edilir.

Yahya Efendi, yaşadıklarını Kanuni Sultan Süleyman’a aktarır ve padişahın fermanıyla buraya bir türbe inşa edilir. Ancak Yuşa Tepesi’nin sırrı bununla sınırlı değildir. Fenikelilerden Osmanlılara kadar birçok medeniyet, bu tepeyi kutsal bir alan olarak görmüş, burada ibadet ve dilek ritüelleri gerçekleştirmiştir.

Yuşa Tepesi'nin Tarihi Antik Yunan'a Kadar Uzanıyor

Yuşa Tepesi, tarihi boyunca birçok uygarlık için kutsal kabul edilen bir alan olmuştur. Antik Yunan döneminde burada Zeus Tapınağı'nın bulunduğu, ardından Bizans döneminde Hagios Michael isimli bir kiliseye dönüştürüldüğü biliniyor. Ancak 1509 yılında gerçekleşen büyük İstanbul depremiyle birlikte bu yapılar yıkılmış ve bölge uzun süre atıl durumda kalmıştır. Osmanlı döneminde ise 1755 yılında Sadrazam 28. Çelebizade Mehmet Sait Paşa’nın talimatıyla bölgeye bir mescit inşa edilmiş; bu yapı, günümüze kadar çeşitli onarımlardan geçse de özgün mimari özelliklerini büyük ölçüde korumuştur. Bugün Hz. Yuşa Peygamber’e ait olduğu düşünülen kabir, çevresine çekilen duvarlarla koruma altına alınmıştır.

1990’lı yıllardan itibaren Yuşa Tepesi’ndeki dini ve kültürel yapılar Beykoz Müftülüğü öncülüğünde yeniden ele alınmış, bölgenin manevî atmosferini korurken ziyaretçilerin ihtiyaçlarına da yanıt verecek şekilde düzenlemeler yapılmıştır. 2000’li yıllarda gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları kapsamında tepeye kütüphane, kültür evi, şadırvan ve yemekhane gibi sosyal alanlar eklenmiş, böylece ziyaretçiler için daha işlevsel bir alan haline getirilmiştir. Yüzyıllar boyunca kutsal kabul edilen Yuşa Tepesi, bugün de önemini korumaktadır.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler