Kürkçüoğlu: Fransa, aldığı kararla Kafkasya barışına en ciddi darbeyi vurdu

Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Fransa Senatosu'nun sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasayı kabul etmesiyle Engizisyon Mahkemesi misyonunu üstlendiğini söyledi. Kürkçüoğlu, kabul edilen yasa tasarısı ile Fransa’nın Türkiye ile Ermenistan arasında oluşabilecek barışı yok ederek, Kafkasya barışına en önemli darbeyi vurduğunu ifade etti.

Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Fransa Senatosu’nun “Fransız yasaları tarafından tanınan soykırımların inkârı 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezasına çarptırılır” hükmünü öngören yasa tasarısını 127 evet oyu ile kabul etmesini kınadı. Fransa Senatosu'nun siyasi bir gözlükle meseleye bakarak, kendi anayasasında uluslar arası hukuk kurallarını çiğnemek suretiyle bu kanunu kabul ettiğinin altını çizen Doç. Dr. Kürkçüoğlu, “Fransa senatörleri kendi tarihçilerine başvurduklarında Türk milletinin tarihinde kesinlikle soykırımın, katliamın olmadığı gerçeğiyle yüz yüze gelecektir. Biz soykırımı bir insanlık suçu olarak kabul ederiz. Fransa bu kanunla Ortaçağ’daki engizisyon mahkemeleri görüntüsü vermektedir. Fransa’daki bu oylama, bir noktada senatonun doğrudan doğruya bir engizisyon mahkemesi misyonunu üstlendiğini ve çıkardığı kanunda bir endülijans kağıdı olarak tarihteki yerini almıştır. Oysa tarihte biz Fransızlara çok zor zamanlarında yardım elini uzatan bir milletiz. Bunun en önemli belgesi 16. yüzyılda Alman hapishanesinde mahkûm olan Fransa Kralı 1. Fransuva’nın Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım istemesi ve Osmanlı devletinin Mohaç seferiyle ülkesinin başına dönmesidir.” dedi.

Fransa’nın, sözde Ermeni soykırım yasasını Avrupa Birliği’ne girme süreci içerisinde de Türkiye’nin aleyhine kullanarak ön şart olarak kabul ettiğini hatırlatan Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, “Oysa kesinlikle 27 Mayıs 1915’te çıkarılan kanun doğrudan doğruya bir soykırım, katliam kanunu değil, bir sevk ve iskân kanunudur. Osmanlı Devleti, 10 bine yakın Van’ın yerli ahalisinin katledilmesi üzerine çıkardığı 27 Mayıs 1915 tarihli kanunla, sevk ve isyan kanunuyla bu bölgedeki çeteleri hedef almıştır. Bu kanunda kesinlikle din ve milliyet unsuru gözetilmemiştir. Doğrudan doğruya çeteler hedef alınmıştır. Bu kanun soykırım, katliam kanunu değil, devletin kendi vatandaşının canını, malını, namusunu korumak amacıyla çıkarılan bir kanundur. Bu kanunun perde arkasında da o dönemde yine Fransa vardı, Rusya vardı, İngiltere vardı ve batılı devletler vardı. Amaçları Osmanlı toprakları üzerinde Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir Ermenistan devleti kurmaktı. Bugün de bu kanunun perde arkasında yine Türkiye’nin toprak bütünlüğü söz konusu.” diye konuştu.

Sözde soykırımın bugüne kadar 19 ülke parlamentosu tarafından kabul edilmesinin dünya siyasetinde tartışılacak bir konu olduğunu dile getiren Kürkçüoğlu, “Çünkü parlamentolara böyle bir yetki hem kendi anayasalarında hem de uluslar arası hukuk kurallarında böyle bir yetki verilmemektedir. Meseleyi mutlaka tarihçilerin çözmesi gerekmektedir. Fransa’daki Ermeni seçmeninin oyunu almak için bu kanunu kabul ederek Türk tarihine yeni bir düşmanlık tohumunu ektiler. Biz bugüne kadar Kafkasya’da barışın ve iyi komşuluk ilişkilerinin gelişmesi noktasında bir siyaset takip ediyoruz. Ermenistan’ı ilk defa bağımsız bir devlet olarak tanıyan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.” ifadelerini kullandı.

Bugün Kafkasya’da var olacak barışın yerleşmesi noktasında parlamentolara büyük görevler düştüğüne vurgu yapan Kürkçüoğlu, şöyle dedi: “Fakat başta Fransa olmak üzere Ermenistan hükümeti maalesef Türkiye’ye karşı düşmanca bir siyaset takip etmektedir. Kafkasya’da barışın yerleşmesi noktasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem Ermenistan ile hem de bölgedeki diğer devletlerle dostluk ilişkileri kurma düşüncesi içerisinde olmasına karşılık, Fransa Senatosu'nda kabul edilen bu kanun şüphesiz Kafkasya barışına vurulacak en önemli darbe olarak tarihteki yerini almıştır.