Van'da, Cumhuriyet Caddesinde yürürken uydudan yayın yapan bir televizyon kanalının kamerasının açık olduğunu görüyoruz.
Yaklaşıp gündemin ne olduğunu soruyorum. Ekipten biri konularının “sansürün 105. yılı nedeniyle ülkemizde sansür” olduğunu söylüyor. Kamera bana çevriliyor, onlar soruyor, ben cevap veriyorum.
Ülkemizde her renkten, her tondan gazetenin, derginin basıldığını, her kesime ait televizyonların yayında olduğunu ifade ediyorum.
Geçmiş darbe dönemlerinde yoğunluklu yaşanan sansürün bugün neredeyse yok düzeye indiğini söylüyorum.
Mikrofonu elinde tutan arkadaş ülkemizin sansürcü ülkeler arasında ilk beş sıra içinde bir yerde (şu an anımsamıyorum 2. ya da 4. sırada) olduğunu söylemesi bana ilginç geliyor. Ona sansürün daha çok totaliter rejimlerde olduğunu, Türkiye'nin bu sıralamada böyle bir yerde bulunduğunun söylenmesini anlamakta güçlük çektiğimi söylüyorum.
Bana göre ülkemizde birilerinin iddia ettiği çapta bir sansür yok. Bunu yeterince net bir şekilde ifade ediyorum.
Soruları yönelten televizyon görevlisi ülkemizin sansürle ilgili sıralamada ön sıralarda olduğunu, cezaevlerinde gazetecilerin bulunduğunu söyleyerek bir anlamda yönlendirici sorular sorarak adeta “sansür var” yanıtını almaya çalışıyor.
İkinci gün konu ile ilgili haberi ilgi ile bekliyorum ve haber geliyor. “Vanlılara göre basın özgürlüğü diye bir şey yok” şeklinde başlayan haber benimle yapılmış röportaj ve benim gibi konuşmuş olanların değerlendirmeleri dikkate almadan, sadece “sansür var” diyenlerin ifadeleri ile yayınlanıyor.
Haberin devamını izliyor ve sokak röportajlarında elde edilen verilerin haberleştirme aşamasında ayıklanmış olduğunu görüyorum. “Basın özgürlüğü yok” savını dile getirenlerin ifadeleri ekrana yansıtılırken, karşı görüşte olanların ifadeleri yok sayılmış, dikkate alınmamıştir. .
Böylece haber “Vanlılara göre basın özgürlüğü yok” şeklinde dünyanın her yerinden bu kanalın yayınlarını izleyen kitleye aktarılmıştır. Sansürle ilgili haber yapılırken sokaktan toplanan mesajlar bir anlamda sansürlenmiş belli bir kıvama sokulmuş, bu yolla izleyici de yönlendirilmiştir.
Doğma büyüme Vanlı olan benim görüşlerimi yok sayan televizyon kanalı, Van'da oldukları halde Vanlı olup olmadıkları belli bile olmayan birkaç insanın ifadeleri ile bir büyükşehir halkının bu konuda belli bir şekilde düşündüğünü rahatlıkla ifade edebilmiş, üstelik bu “Vanlılar” diye başlayan haberin kaynağı durumundaki insanlara sorumlu yayıncılık ilkeleri gereği sorulması gereken “nereli oldukları” sorusu sorulmadan yapılmıştır.
Aklıma daha önceki zamanlarda başka bir televizyon kanalında “Van halkı yürüdü” başlığı ile verilen haberdeki yürüyüşçülere bütün dikkatimle baktığım halde hiçbir tanıdık Vanlı simaya rastlamadığım haber geldi. Bu haberi izledikten sonra da bir tür aldatılmışlık duygusu yaşamıştım.
Elbette yaşadığım olayın kötü niyetle tertiplenmiş bir şey olduğunu da iddia etmiyorum. Büyük bir olasılıkla biraz özensizlik sonucu ortaya çıkan bu durumun vahim sonuçları olabileceğini ifade etmeye çalışıyorum. Bunun bir şehir ahalisine haksızlık anlamına gelebileceğini dile getirmeye bundan sonraki haberler hazırlanırken biraz daha özenli olmak zorunluluğuna işaret ederek kendimce bir katkı sunmaya gayret ediyorum.
İyi bir mutfakta, kaliteli bir yemek üretilirken bütün iyi malzemelerin bir araya getirilmesinin ve ustalıkla pişirilmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorum. Yemeğin ana maddelerinin bir kısmının dışarıda bırakılarak üstünkörü pişirilmesi kalitesi düşürecek belki yemeğin adını da değiştirip başka bir şey yapacaktır. Bu habercilikte de, eğitimde de, sağlıkla da böyledir diye geçiyor aklımdan.
Belki haber “Van caddelerindeki insanların bir kısmı böyle düşünüyor” şeklinde verilebilirdi. O zaman itiraza ve eleştiriye gerek kalmazdı.
Üç – dört kişi Vanlılar anakütlesini, kalabalık bir büyükşehir toplumunu ne kadar temsil ediyor bunu okurlarımın takdirine bırakıyorum. Vanlılar diye başlayan bir haberin altını doldururken kim ve hangi yayın organı olursa olsun çok daha özenli davranmak durumunda olmalı. Hele ki yayınları dünyanın her tarafına ulaşan bir yayın organı bu konuda çok daha titiz davranarak yüksek yayın kalitesini yakalamaya çaba göstermeli.
Haberlerini oluştururken titiz ve yansız davranan ve yanısıra toplum kesimleri arasında barışı, huzuru, kardeşliği sağlayacak değerleri savunan basın her zaman hak ettiği büyük izleyici kitlesini yakalar. Her görüşten insana kendisini okutur ya da izletir.
Ülkemizde basınla ilgili çeşitli tartışmaların yaşandığı, çeşitli çıkar çevrelerinin kendi talepleri doğrultusunda basını yönlendirmek için çaba gösterdiği, kimi çıkar çevrelerinin kendileri gibi düşünmeyen basın kuruluşlarını karalamaya çalıştığı bu süreçte özensizlikten kaynaklanan olumsuzlukların medya kuruluşlarımıza zarar vermesi biz tarafsız yayından yana olan sıradan yurttaşları rahatsız eder.
Bu bakımdan dileğimiz ulusal ya da bölgesel düzeyde basın yayın yapan kuruluşlarımızın haberlerini oluştururken ve hedef kitleye iletirken daha özenli çalışıp çok daha güzel, çok daha kaliteli yayınlar yapmalarıdır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz