Aşkın 500 Günü; ''Az sonra izleyeceğiniz film bir kurgudur. Canlı ya da hayatta olmayan insanlarla benzerlikler tamamen tesadüf eseridir. Özellikle de seninle, Jenny Beckman. O*****!'' diye başlar ya...
En güzel kıyafetleri çekip arkadaşlarla dışarı çıkmak.
İçilen içki miktarının haddi hesabının olmaması ve ertesi sabah kazan kadar bir kafayla uyanmak diye devam eder bu madde... 2. Pazar günleri geç uyanmak, mutfağı dağınık bırakmak.
Ve tabii yatağı da. Pek tabii evin her yerini de. 3. Sağlığa, diyete dikkat etmeden yemek, yemek, YEMEK!
Kilo almışım, göbeğim çıkmış kimin umrunda. Vücuduma az su girmiş, vitamin eksikliğinden ağzımda aft oluşmaya başlamış. Kimin umrunda?4. Arkadaşların acıyan ve merhametli gözlerle bakmaya başlamaları...
Ve kendini toparlamanla ilgili nasihatler vermek için her dakikayı değerlendirmeye çalışmaları... 5. Sürekli insanlara ''Bir süre yalnız kalmak iyi gelecek bana, merak etmeyin'' yanıtını vermek.
İnsanın sadece günlük hayatta değil, duygusal olarak da kendi kendine yetebilmeyi öğrenmesi mühim birşey gerçekten de. Neden anlamıyor insanlar, değil mi ama?6. Bir süre sonra Facebook Messenger'daki, Whatsapp'taki karşı cinslere durduk yere mesajlar atmak.
500 Days of Summer'da pek çapkınlık sahnesi olmadığı için, sahneyi bir süreliğine Barney Stinson'a bırakıyoruz :)
...ve Messenger, Whatsapp gibi uygulamaların yanına elbette Tinder'ı da dahil ediyoruz. 7. O durduk yere olan mesajların pek başarılı olmaması.
Emek emek yapılmış bütün o çapkınlıklar başarılı olsalar da, içteki boşluğu bir türlü doldurmamaları... Barney Stinson out.8. Kendi kendine -biraz fazla- zaman geçirmeye başlamak.
Her akşamüstü bir tanıdıkla çay kahve, her haftasonu gecesi dışarıda diğer bekar arkadaşlarla kafa dağıtmaca; bir yere kadar. Bir süre sonra 'gerçekten yalnız kalma' dönemi başlıyor. 9. Yeni hobiler edinmek, en azından edinmeye çalışmak.
Yalnız kalmanın belki de en iyi etkilerinden biri. Fransızca öğreneceğiniz bir telefon uygulaması indirmek, Japon filmlerine merak salmak, Bohemian Raphsody ile ilgili tüm üniversite tezlerini Google'dan bir bir bulup okumak, vs.
Seç, beğen, al. 10. Aniden kafaya dank eden flashback'ler...
Tüm bu kişisel aktivitelerin yanında iki dakika dışarıya hava almaya çıkıldığında, eski sevgiliyi hatırlatan bir şeye denk gelmek. O 'bir şey'in acımasız bir şekilde bakkalın önündeki dondurma dolabında gözünüze çarpan kornet bile olabilmesi...
Obsesyon çok zor.11. Eski sevgili yüzünden yapılamayan şeylerin akla gelmesi, durduk yere asapların bozulması.
Onunla hiç Büyükada'ya gitmemiştiniz mesela. Gittiyseniz de bisiklete binmemiştiniz, çünkü terlemekten pek hoşlanmıyordu kendileri!12. Aşk ve aşkın günlük yaşamımızdaki yeri hakkında derin düşüncelere dalmak.
Düşünecek başka birşey kalmayınca, el mahkum filozof kesiliyor insan... 13. Derin düşünceler süredursun; dünyanın dönmeye devam etmesi, çevredeki arkadaşların bir bir evlenmeye başlamaları...
Sürekli düğün, her ay başı nişan.
Bir de oradaki bütün büyüklerin 'Eee darısı senin başına artık, eheheh' çekmeleri! 14. Eski sevgiliyle beklenmedik anda yeniden karşılaşmak, medeni insanlarmış gibi yapmak.
Belki çok kısa süre sonra, eğer 'onu bir daha görmeme planı'nız uzun zaman başarıyla sürdüyse birkaç ay sonra.
Sonra bitmek bilmeyen 'Gayet iyiyim, sen nasılsın?' şeklinde cümleler, hayata dair hiç merak etmediğiniz ayrıntılar, ve yanaklardan öperek -kesin- zıt yönlere doğru yürümeler.
Medeni hayat klişeleri....sonrasını biz de bilmiyoruz.
