Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Mynet Tatil Bulucu

1 Kimle tatile çıkıyorsunuz?
2 Yurt içi mi yoksa yurt dışı mı tatil yapmak istiyorsunuz?
3 Yaz Tatili mi Kış Tatili mi?
4 Ne tür tatil arıyorsunuz?
5 Vizeniz var mıdır?
6 Balayı Tatili mi yapmak istiyorsunuz?
7 Eğer Seçiminiz yurt içi ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
7 Eğer Seçiminiz yurt dışı ise Tatil yapmak istediğiniz yerler?
8 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Suçluları yakalamak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı – Judgement incelemesi

    Sega’nın Yakuza severliği birkaç yıldır gözle görülür gerçeklerden biri. Geliştirici Ryu Ga Gotoku, bu ışığı görmüş olacak ki bu sefer Judgement ile türünü sevenlerin ilgisini çekmeye çalışıyor. Aksiyon ve maceranın yanına çokça Yakuza esintilerini seviyorsanız, doğru adrestesiniz demektir.

    Özünde Judgement, Yakuza oyun serilerine oldukça hakim bir havaya sahip. Gel gelelim tabii ki farklılıklar mevcut. Bunlardan en önemlisi de tanıdık gelecek olan Kamurocho şehrinde, farklı bir yüzle maceraya atılmanız. Oyunda Takayuki Yagami isimli karmaşık geçmişe sahip yetim bir çocuğun kontrolünü alıyorsunuz. Takayuki Yagami, aynı zamanda Yakuza’ya dönüşen bir yerim ve çok fazla çalışacak avukat olma hayalleri peşinde koşuyor. Bir şekilde tüm çalışmaları meyve veriyor ve seri katil olduğu ya da olamayacağı birileri için beraat etmek üzere ünlü savunma avukatı oluyor. Kurtardığı müvekkili sevgilisini öldürüp, evini de ateşe verince işte tüm aksiyon burada başlıyor.

    Olay aslında “intikam” kafasında ilerliyormuş gibi görünse de oldukça farklı. Şöyle ki yakuza hesaplaşmalarının ardında nasıl kirletilmiş çokça insan olduğunu fark edip, hikayeye daha derinlemesine salıyorsunuz. Rüşvetten tutun, kamu görevlilerinin iç pazarlıkçılığı, hatta kendi çıkarları için halkını hiçe sayan siyaset görevlilerine kadar türlü tuhaflıklar silsilesine damlıyorsunuz. Takayuki Yagami’nin denk geldiği bu kaos ise hukuk bürosunu terk edip, kendisine dedektiflik ofisi açmasıyla daha da şenleniyor.

    Yakuza’nın aksine bazılarınızın ilgisini çeken “saçmalama” mantığı bu oyunda yer almıyor. Yagami, çokça yan göreve dalabiliyor ve bu da inanın ki oynanış süresini ciddi anlamda arttırıyor. İşin güzel yanı ana görevde belli noktalarda sıkılırsanız, yan görevler kafa dağıtmanın en güzel yolu ve çoğu da inanılmaz eğlenceli. Bu da oyunu iki daha ayıran önemli noktalardan. Bir tarafta çoğu zaman sıradan bir video oyunu olan Judgement, diğer tarafta istediğiniz zaman istediğiniz aksiyona dalabileceğiniz bir dünya. Sonuçta oynadığınız karakter “adaleti” sağlamak adına elinden geleni yapacaktır. Bu noktada yardıma ihtiyacı olan herkese koşmak, oyunun temasını daha iyi anlamına yardımcı olur. Diğer eğlence faktörü ise mini oyunlar.

    Tüm hayranların beklediği ve istediği gibi Yagami, hala Club Sega’ya girip, Virtua Fighter 5 gibi oyunlar oynayabiliyor. Külotlu hırsızı kovalamak, suçlu gibi kaçan bir aktörün peruklarını kovalamak ve dahası. Hikaye her ne kadar ciddiyse, diğer tarafta saçmalıklar silsilesi bazılarınız gerçekten mutlu edebilir.

    Judgement, mücadele kısmında farklı yaklaşımlar izliyor. Öncelikle herkes belli ki dövüşte fazla iyi. Amatör birilerini bulmak bayağı zor. Bu kısım mantıksızlığa neden olsa da oynanış dinamiklerinde farklı stiller arasında geçiş yapabilmek de güzel kısım. İlerleme sistemi oldukça basit. Yeteneklerinizi geliştiriyorsunuz ve gittikçe usta bir dövüşçü haline geliyorsunuz. Hatta bir noktada uzakdoğu filmlerindeymiş gibi hissetmeniz mümkün. Dövüş, aynı zamanda özel hareketlerinizi kullanabileceğiniz “ex boost” ismiyle karşınıza çıkıyor. Şöyle ki her başarılı hareket, ex boost bar’ınızın dolmasını sağlıyor. Bar doldukça da daha iyi savunma ve saldırılar gerçekleştirebiliyorsunuz.

    Oynanış kısmında her şey dövüşten ibaret değil, hatta oyunun belki de en geri planda kalması gereken nokta. Ne de olsa kontrol ettiğiniz karakter bir dedektif. İşini de çok temiz yerine getiriyor. Çeşitli kovalamacalar, kanıt toplamak, kılık değiştirmek, karşınızdakinin belli bir olayı itiraf etmesini sağlamak gibi çokça dedektiflik işlerini hayata geçirmek mümkün. Bu da doğru hamlelerle, vakayı çok temiz çözmek anlamına geliyor ya da en azından adaleti yerine getirmek adına bir adım daha atarak hikayenin güzelliğini keşfetmiş oluyorsunuz. Her çözülen dava karakterinize deneyim puanı kazandırıyor. Bunlarla birlikte Ability, Battle, Special olmak üzere üç farklı dala ayrılan yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz.

    Bazı ipuçlarını ararken FPS moduna geçen oyun, detay kısmında birçok oyuncunun mutlu olmasını sağlıyor. Alışveriş mekanlarından, yemek yiyebileceğiniz restoranlara kadar birçok güzellik düşünülmüş. Ofisinizi yeniden dekor etmek veya sadece takılarak müzik dinlemek bile mümkün. Yani oyunun şehir hayatı oldukça canlı.

    Her ne kadar özünde oyunda her şey dört dörtlük görünse de aslında değil. Ufak tefek bug’lar dışında mini oyunlarda can sıkan ve hatta kimi zaman çalışmayan kontrolleri es geçmek imkansız. Özellikle ara sahnelerde kimi zaman tuhaf grafik bug’ları olabiliyor veya birden bire anlamadığınız, NPC’lerin çok alakasız bir olayın konuşmasına denk gelebiliyorsunuz. Buna bir de “bazı oyuncuları” ciddi anlamda sıkabilecek uzun ara sahneleri ekleyebiliriz. Diğer can sıkıcı olabilecek nokta ise deja vu efekti. Durum şu ki fazla spoiler vermeden Fist of the North Star: Lost Paradise ismini versek yeterli olacaktır. Ortada yine bir yakuza teması var, yine adalet vs. Aynı yoldan tekrar geçtiğinizin hemen farkına varıyorsunuz ve klan dahil diğer karakterleri de Yakuza serisindeki oyunlarla kıyaslamaya başlıyorsunuz. Ryu Ga Gotoku Studio, hiç kuşkusuz büyük yeteneklere sahip, Judgement’ın hikayesinde de türünü sevenlerin dikkatini çekecek elementlere yer verdiği gerçek. Ancak aynı sistem üzerinde gitmek, büyük bir yenilik değil.

    Judgement, kesinlikle tanıdık iskelet yapısına sahip bir Yakuza deneyimi. Ancak daha canlı karakter, ton ve ses değişikliği ile karşınıza çıkıyor. Uzun zamandır Yakuza severlerin burada sabırsızlıkla bekleyecekleri çok şey var. Ancak hiç kuşkusuz, aynı çerçevenin üzerine yerleştirilen yeni bir ayar, yeni karakterler ve yeni mekanikler olması, bu “taze” hissin bir kısmını köreltiyor. Açıkçası yepyeni bir oyun olmasa da yüzünüzü gülümsetecek hikayeye sahip olduğu gerçek.

    The Sinking City İnceleme – Beklediğimize Değdi Mi?

    En Çok Aranan Haberler