Türk takımlarının ingilizlere yaşattığı mağlubiyetlerden belki de en büyüğü bu oldu. 40 yıldır Avrupa'da evinde yenilmeyen Manchester United, Elvir Bolic'in harika golüyle bu serinin sonuna geldi. Fenerbahçe'nin Old Trafford'daki bu galibiyeti tüm Avrupa'da yankı uyandırmıştı.
Beşiktaş'ın İnönü'de Barcelona'yı adeta maymun ettiği maçtı. Nouma ve Ahmet Dursun'un (2) golleriyle Avrupa devini 3-0 geçerek bir anda tüm Avrupa'da adımızdan söz ettirmiştik. O dönem Beşiktaş için Şampiyonlar Ligi pek iyi geçmedi ancak anlamadığımız şekilde katalanlar hırsa bürünse de siyah beyazlı ekip grubunda oynadığı en iyi maçı çıkardı ve eze eze İspanyol devini mağlup etti. Ahpet Dursun'un aşırtma golünden sonra formasını çıkarmasına sarı kart göstermeye gelen hakeme boğa güreşlerindeki gibi formasını göstermesinin ardından taraftarın 'HOLEY' diye bağırması hala aklımızda.
Türk futbolunun güzel bir jenerasyon yakaladığı o yıllarda Galatasaray Avrupa'da rüzgar gibi esiyordu. Kopenhag'da Parken Stadı'nda oynanan finali tüm ülke büyük heyecanla izliyordu. Arsenal'in Berkamp'lı, Henry'li, Overmars'lı,Petit'li kadrosuna karşı Galatasaray'ın Arif'li, Hakan Şükür'lü, Hagi'li, Popescu'lu, Bülent'li kadrosu vardı. Maç 90 dakika boyunca kıran kırana geçti. Hatta başbaşa pozisyonlar Hakan'ın direkten dönen şutu ve Adams'ın boş kaleye atamaması final maçını adeta büyülü bir hale sokuyordu. Taffarel'in kurtarışları ise maça damga vurdu. Hagi'nin uzatmalarda kırmızı görüşü sarı kırmızılıları 10 kişi bıraksa da pres yapan taraf yine Fatih Terim'in öğrencileriydi. Penaltılara giden maçta iki penaltısı direğe takılan Arsenal'i devirmek için Popoescu'nun penaltıyı gole çevirmesine ihtiyacımız vardı. Ve Popescu topu en dip köşeye göndererek hayalleri gerçeğe dönüştürdü. O zaman spikerler dahil Galatasaray'lı olan olmayan herkes gözyaşlarına boğuldu.
Galatasaray'ın UEFA kupası zaferinin ardından Monaco'nun Stade Louis II stadında karşılaştığı maçtı. Jardel ve Raul'un karşılıklı penaltılarıyla uzatmaya giden maçta Jardel yine sahneye çıkarak Galatasaray'a kupayı getirmişti. Böylelikle sarı kırmızılılar aynı sene Avrupa'da iki büyük kupa kaldırmıştı.
Beşiktaş'ın Abramovic'le birlikte o dönemin en pahalı takımı olan Chelsea'yi Stamford Bridge'de çimlere gömdüğü karşılaşmadır. Hatta o dönemler yeni olan ekşi sözlükte başlığı atılmış ve Beşiktaş'a şans bile verilmemişti.[1] Lucescu ile o dönem yüzüncü yıl kadrosuyla herkesi kıskandıran siyah beyazlılar Chelsea'nin evinde Sergen'le kanatlanmıştı.
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde rüzgar gibi estiği belkide en iyi dönemdi. Kezman, Tuncay, Alex, Deivid, Roberto Carlos gibi yıldızlarıyla çeyrek finale kadar uzanan Fenerbahçe, grubunda İnter'le birlikte PSV ve CSKA Moskova'yı da yenerek tarih yazmıştı. 1-0 biten İnter karşılaşmasında ise Alex'in asistine efsane bir vole vuran Deivid hala özleniyor.
132 decibellik rekorla Dünya tarihine geçen ve Beşiktaş'ın İnönü Stad'ında Liverpool'u ezici bir oyunla 2-1 mağlup ettiği maçtı. Özellikle Bobo'nun Reina'nın bacak arasından attığı gol ile taraftarı çıldırttığı maç unutulmaz. Tabi diğer maçta Liverpool'dan 8 yiyerek tarihi bir hezimete uğrayan Beşiktaş geçen sene kırmızıları UEFA Avrupa Ligi'nden eleyerek bir anlamda rövanşın rövanşını aldı :)
Fenerbahçe'nin ah vahlar içinde sadece bir gol farkla yarı finalden olduğu maçtır. Ballack'lı, Drogba'lı, Lampard'lı Chelsea ilk maçta Saraçoğlu Stad'ında adeta şok olmuştur. İlk golü Deivid'in kendi kalesine attığı golle bulan maviler ikinci yarıda Kazım'ı durduramadı. Dakika 80'de ise kendi kalesine gol atan Deivid, bu sefer ceza sahası dışından enfes bir vuruşla Chelsea filelerini havalandırdı ve Şampiyonlar Ligi tarihinin en güzel gollerinden birini atarak maçı kazanmamızı sağlamıştı. Fenerbahçe ikinci maçı ise 2-0 kaybederek kupaya veda etmişti.
Beşiktaş'ın Manchester United'ın Old Trafford'daki 30 küsür maçlık namağlup serisini sona erdirdiği maçtır. Tello'nun Şampiyonlar Ligi tarihinin en güzel gollerinden birini attığı maçı siyah beyazlılar 0-1 skorla kazanmasına rağmen tur atlayamamıştı.
Son kez Şampiyonlar Ligi'ne katılan Trabzonspor'un İnter'i deplasmanda yendiği maçtı. Yavaş yavaş gerileme dönemine giren italyan ekibi, temsilcimizin bu galibiyeti ardından adeta soğuk bir duş almıştı. Maçın tek golünü Celutska 76. dakikada atmıştı.
Galatasaray'ın Avrupa arenasında bizi son kez onurlandırdığı maçtı. ilk turda Schalke'yi eleyerek çeyrek finale çıkan sarı kırmızılı ekip Barnebeu'daki ilk maçı 3-0 kaybetmişti. Türk Telekom Arena'da 1-0 geriye düşen sarı kırmızılı ekip ikinci yarıda üst üste bulduğu gollerle skoru bir anda 3-1' getirmişti. Ezici bir oyunla sahayı Madrid'e dar eden Galatasaray son dakikalarda bir gol daha yiyerek sahadan 3-2 galip ayrılsa da devler ligine çeyrek finalde veda etti.
Goller: Eboue, Sneijder, Drogba, Ronaldo (2)
Elbette takımlarımızın Avrupa'da kazandığı birçok maç daha var ancak gerçek şu ki bu maçları özlüyoruz. Milyon dolarlar akıtılarak oluşturulan kadrolarımız Molde, Astana, Lizbon gibi takımlar karşısında tutunamıyor. Oysa eski günler ne güzeldi... değil miydi?