İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Üstün, İzmir’de gözaltına alınan kadının karakolda dövülmesi olayı ile ilgili olarak idari ve ceza soruşturmasının başlatıldığını söyledi. Üstün, komisyon alarak her iki soruşturmayı takip ettiklerini ifade etti. Üstün, "Tasvip etmediğimiz olay olmuş, takipçisi olacağız." dedi.
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, TBMM’de basın mensuplarıyla sohbet toplantısı yaptı. İzmir’de kamera kayıtları ortaya çıkan olayla ilgili gelişmeleri takip ettiklerini ifade eden Üstün, Gözaltına alınan kişi lokantada çalışıyormuş. Karakola almışlar, tasvip edilmeyecek olaylar olmuş. Kadın suçludur suçsuzdur onu incelemiyoruz. Polisin nasıl davranılması gerektiğini bilmesi gerekir. Okyanusu geçerek derede boğulmak istemiyoruz. Bunların önlemleri alınmıştı. Kamera kayıtları caydırıcılık yapıyordu. Kamera kayıtları ile ortaya çıktı.” Diye konuştu. Dayak olayı ile ilgili sistemin yürüdüğünü belirten Üstün, kamu görevlilerinin eylemin şiddetine göre meslekten atıldığını, Türkiye’nin imajını zedelediğini, mağdura ve kendi ailesine acı yaşattığını kaydetti. Üstün, mağdurun kimliğini sormadıklarını, ne yaptığına bakmadıklarını vurgulayarak, "Kamu görevlileri ne işlemiş ona bakıyoruz." diye konuştu.
HOPA DOSYASINI İNCELEMEK LAZIM
Hopa olayları ile ilgili olarak, dosyalara bakmak gerektiğini vurgulayan Üstün, işin içine örgüt ve çete girince cezaların birden farklı yöne savrulduğunu kaydetti. Kulaktan dolma bilgilerle dosya içeriğinin farklı olabileceğini ifade eden Üstün, N.Ç. davasında da buna benzer bir hatanın yapıldığını anlattı. Üstün, “Dosyayı görmeden yorum yapmak istemiyorum.” Dedi. Üstün, çocuğu eylemlere katılan ve ağır ceza alan bir babanın kendilerine başvurduğu kaydederek, olayla ilgili iddianame ve karar metnini istediklerini, bunları inceledikten sonra tekrar babayı çağıracaklarını anlattı. Üstün, “Gösteriden ağır ceza veriliyorsa uygun değil. Uzun yargılama sonucunda hukuki karar verdiklerine inanıyoruz. Hakimlerin elini kolunu bağlayan hüküm varsa düzeltmek bizim görevimiz.” Şeklinde konuştu.
DEMOKRATİK PROTESTOYU ÖZLÜYORUM
"Demokratik protestoyu özlüyorum." diyen Üstün, Meclis’in çevresinde ellerinde pankartlarla hale oluşturmanın kendilerini de etkileyebileceğini ancak kapıya dayanmanın demokratik olmadığını vurguladı. Basın mensubunun, Meclis çevresindeki eyleme polisin müdahale edip etmeyeceği sorusuna Üstün, “Meclisin etrafından halka oluşturanlara polisin müdahale etmemesi gerekir. İnsan hakları bu şekilde ilerliyor.” Şeklinde konuştu. İstanbul Dolmabahçe’de Başbakan’ın ofisinin önünde polisin sert müdahale ettiği eylem yerinde inceleme yaptığını belirten Üstün, polisin müdahalesinin ofise 50 metre kala olduğunu kaydederek, ‘poliste insan’ dedi. Üstün, Başbakanlık ofisinin yanında Barbaros parkı olduğunu olduğunu hatırlatarak, demokratik tepkinin parkta gösterilebileceğine vurgu yaptı. Mevcut kanunun herşeyi düzenlediğini aktaran Üstün, fiiliyatta sıkıntı yaşandığını ifade etti. Üstün, "Taraflar sahaya indiğinde kurallar havada kalıyor gibi. Demokratik protesto kültürünü geliştirmemiz lazım." ifadesini kullandı.
"ALMANLAR UTANÇ İÇİNDELER"
Almanya’da Türkler’e yönelik işlenen neo-nazi cinayetleri ile ilgili çalışmaları hakkında da bilgi veren Üstün, Almanlar’a Türkiye olarak böyle acı tecrübelerden geçtiğimizi anlattıklarını belirtti. Alman Cumhurbaşkanı’na ‘Alman devletini sizden daha fazla sevdiğini söyleyen kamu görevlileri olabilir.’ Dediklerini anlatan Üstün, şöyle devam etti: Onların da derin yapılanmaları var. Birer gün arayla aynı silahtan iki cinayet işleniyor. Bunu dönerci cinayeti olarak lanse ediliyor. Klasik Türkiye’de olduğu gibi. Aile içi şiddet diye düşünülüyor kadın aylarca sorgulanıyor. Silah sesini duyunca baba dükkana koşuyor, oğlu kucağında ölüyor. Babayı ‘sen oğlunu öldürdün’ diye soruluyor. ‘Neden ırkçıların yapacağını düşünemediniz? Bunların arkasında başka güç olmasaydı ortaya çıkar.’ diye söyledik. Utanç içerisindeler. Cumhurbaşkanı, aileleri anladığını belirterek şahsi teminatını verdi.
Katil neo-nazilerin Türkleri hiç görmeyen Doğu Almanya’dan gelenlerin olduğunu kaydeden Üstün, "Tamda cinayet işleyecek insanları seçmişler. Silahı verip göndermişler. İşin peşini bırakmayacağız." diye konuştu. Ekonomik krizin Almanya kapısına dayandığını anlatan Üstün, "Ekonomik krizden sonra günah keçisi ilan edilen yabancılar olmuştur. Hitler’in Mussoliniler’in çıkma tehlikesi daha fazla. Üzerine giderek önümüzdeki tehlikeyi bertaraf etmeliyiz." diye konuştu. Üstün, olayın raporlama aşamasından sonra Türk ve Alman kamuoyu ile birlikte uluslararası alanda gündeme getireceklerini kaydetti. Üstün, cinayetlerin yargılama aşamasını takip ederek, mağdur Türklere her türlü hukuki yardımın yapılacağını anlattı. Üstün, Alman makamlarının 10 bin Avroya olayı kapatmak düşüncesini ‘bizde hakarettir’ yapmayın diyerek önlediklerini, mağdur ailelerinde böyle bir olaya tepki gösterdiğini belirtti.
"FAİLİ MEÇHULLERLE İLGİLİ KOMİSYON KURULABİLİR"
Toplumsal Bellek Platformu üyeleriyle faili meçhulleri konuştuklarını belirten Üstün, platform üyelerinin Araştırma Komisyonu talebi yerine, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu çerçevesine alt komisyon oluşturulmasının daha faydalı olacağını anlattığı ve kabul gördüğünü belirtti. Araştırma Komisyonu’nun 4 ay gibi sürede bütün olayları inceleyemeyeceğini belirten Üstün, alt komisyonun 25. Dönem sonuna kadar çalışabileceğini, alt yapısının daha iyi olduğunu belirtti. Faili meçhullerle ilgili yargı aşamasında da gelişmeler olduğunu anlatan Üstün, Diyarbakır’da görülen Temizöz davası ile Ankara’da soruşturması devam eden popüler insanlara yönelik dosyanın da faili meçhul dosyası olacağını aktardı.
İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı talebinin olmamasını doğru bulduğunu anlatan Üstün, şöyle devam etti: Yönetileceği komisyon değil. Anayasa meselesi. Komisyon çalışıyor. Her partiden eşit sayıda insan var. Bir hüküm konarak düzeltilebilir. Güney Amerika geçmişe dönük yaptı. Darbecilerin zaman aşımı tartışmasından rahatsızım. Darbe zaman aşımına uğramadı. Hukukçu olarak, komisyon başkanı başkanı olarak rahatsızım. Ceza hukuk meseli bile değil Anayasa meselesi orada çözmemiz lazım. Ne istediklerini kimden istediklerinin farkında değiller.
"BAŞBAĞLARDA YARGILAMA YAPILAMADI"
Sivas dosyasının önemli olduğunu ifade eden Üstün, “Sivas’ta eksikte olsa yargılama yapıldı. Üç gün sonra Başbağlar katliamı yapıldı. 3 köylü getirdiler, serbest bırakıldı. Yalandan yere bir yargılama bile yapılmadı. Böyle bir şey çıktığında herkes için uygulanacak. Herkes istifade etmeli.” Şeklinde konuştu.
"DERSİM’DE DEVLETİN ATACAĞI ADIMLAR VAR"
Dersim olaylarının komisyonun üstesinden gelebileceği olay olmadığını vurgulayan Üstün, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Komisyonun çözebileceği sorunalar eğilirsek verim alabiliriz. Dersim acı herkes kabul ediyor. Başbakan özür diledi. Bundan sonra arşiv açılabilir. Mezarlar bilinemiyorsa ortaya çıkarılabilir. Alınan kız erkek çocukların aileleriyle irtibat kurmaları sağlanabilir. Devletin atacağı adımlar var. Herkes acıları hissetsin diye yapılabilir. Kabul edilmiş olması başlangıçtır. Toplumda bu kabul edilir mi diye bir şey olmadı. Değişik kesimlerin yaşadığı acıları hissetmeye başladı. Bundan kimsenin gocunmaması lazım.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz