Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

8 yıl sonra gelen telefonla Şehmuz Kızar hayata döndü

İstanbul'da yaşayan Şehmuz Kızar'ın hayatı, 8 yıl önce konulan yüksek tansiyona bağlı böbrek yetmezliği teşhisiyle kabusa döndü. Kızar, ilk önce işini sonrada tüm sosyal hayatını kaybetti. 8 yıla sonra gelen telefonla kadavradan yapılan nakille Kızar, yeniden hayata döndü.

8 yıl sonra gelen telefonla Şehmuz Kızar hayata döndü

İstanbul’da yaşayan bir çocuk babası Şehmuz Kızar (48), 8 yıl önce bacaklarında oluşan şişlik nedeniyle hastaneye başvurdu. Yapılan tetkiklerde Kızar’ın yüksek tansiyona bağlı böbrek yetmezliği hastası olduğu belirlendi. Kan uyumsuzluğu nedeniyle eşi Zeynep Kızar’ın böbreğini alamayan talihsiz adam, diyaliz tedavisine başladı. Çapraz nakil listesine kaydolan çift, Zeynep Kızar’ın rahatsızlanması nedeniyle çapraz nakilden de vazgeçmek zorunda kaldı. Haftanın 3 günü 4’er saatini diyalize ayıran Şehmuz Kızar, bir süre sonra işini de bırakmak zorunda kaldı. Eve destek olmak için Zeynep Kızar’ın çalışmaya başlamasıyla aile zor günler yaşadı.

GELEN TELEFON AİLENİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ

Gece vakti gelen bir telefon Kızar Ailesi’nin kaderini değiştirdi. 71 yaşındaki kadavradan alınacak böbreğin Şehmuz Kızar’a uygun olacağı belirtildi. Apar topar soluğu İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Florya Hastanesi’nde alan Şehmuz Kızar, o anları şu sözlerle anlattı:

“‘Böbrek bulundu’ diye bir telefon geldi. ‘Acil hastaneye gelmen lazım’ dediler. Evden nasıl çıktığımı hatırlamıyoruz. Heyecandan hiçbir şey diyemedim. Çok güzel bir duyguydu, çok mutlu oldum. Yaşadıklarımı anlatamam. Allah yakınının organlarını bağışlayan aileden razı olsun, mekânı cennet olsun.”

İLK YAPACAĞI ŞEYİ AÇIKLADI

Diyaliz tedavisi nedeniyle 8 yıldır memleketi Batman’a gidemediğini ve çok özlediğini anlatan Kızar, “Memleketime hasret kaldım. Hastaneden çıkar çıkmaz ilk işim memleketime gitmek olacak. Üstümden ağırlık kalktı artık çok mutluyum. Çalışamadığımdan çocuğumun bazı ihtiyaçlarını karşılayamıyordum. Bir baba çalışamayınca çocuğuna ne verebilir. Artık çocuğumla da daha yakından ilgileneceğim. İnsanlar organlarını bağışlasın. Benim gibi binlerce kişi böbrek bekliyor. Diyalizlerde binlerce kişi var. İnsanlar bir telefonun yolunu gözlüyor” diye konuştu.

"BİRAZ GEÇ KALSA BAŞINA BİR ŞEY GELDİ DİYE KORKARDIM"

Zor günlerde eşinin her zaman yanında olan Zeynep Kızar ise “8 yıl bizim için çok zor geçti. Eşim diyalize gider, ben ise balkonda dönüşünü beklerdim. Biraz geç kalsa başına bir şey geldi diye korkardım. Uygun böbrek bulunduğunu duyduğumuzda çok sevindik. İnanamadım ama şükürler olsun ki sağlığına kavuştu. Bundan sonra bizi yeni bir yaşam bekliyor. 8 yılın ardından her şeyi yaşamak istiyoruz. Beraber bir tatilimiz olmadı. Hastaneden çıkar çıkmaz bunu gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

“65 BİN KİŞİ YAŞAMINA DİYALİZLE DEVAM EDİYOR”

Nefroloji Bölümü Uzm. Dr. Can Kinalp, Şehmuz Kızar’ın ileri aşamada bir böbrek yetmezliği hastası olduğunu belirterek, “Artık destek aşamasına ulaşmıştı. Destekten kastımız ya böbrek nakli ya da diyalizle devam etmesi gerekiyordu. Hastamız 8 yıl boyunca diyalizle yaşamına devam etti. Ailesinden kan grubu uyan bir vericisi yoktu. Biz hastamızı kadavradan bağışlanan organların dağıtıldığı listeye 8 yıl önce kaydettik. Bu aşamaya gelen her hastanın böbrek nakli olmasını istiyoruz. Ama böbrek nakli herhangi bir nedenle yaptırılamıyorsa biz diyalizi öneriyoruz. Diyalizle yaşam ise haftanın 3 günü 4’er saat boyunca bir makineye bağlanıp hayatınızı onunla sürdürmek anlamına geliyor. Bu durum kişinin aktif yaşam içinde olmasına imkân sağlamıyor. Türkiye’de yaklaşık 65 bin kadar insan ancak bu tedavi ile yaşantısını sürdürüyor” diye konuştu.

25 BİN HASTA LİSTEDE

Türkiye’de canlı vericili nakillerin bir hayli yüksek olduğunu belirten Uzm. Dr. Can Kinalp, bu durum kadavra nakillerinde yaşanmadığını ifade etti. Uzm. Dr. Can Kinalp, “25 bin civarında hastamız organ bekliyor. Bu kişilere canlı vericileri böbrek veremediğinde tek çare kadavradan organ nakli. Türkiye’de yapılan böbrek nakillerinin yüzde 80’i canlı vericilerden yapılır. Bunun yüzde 20’si ise kadavradan gerçekleşir. Aslında bu oranı tam tersine çevirmemiz lazım. Biz yaşarken bağışladığımız organları beyin ölümü gerçekleştiğinde neden bağışlamıyoruz” dedi.

18 yaşını tamamlamış, akli dengesi yerinde herkesin kendi hür iradesiyle organlarını bağışlayabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Kinalp, ‘Şans Ver’ adlı sosyal sorumluluk projesine dikkat çekerek şunları belirtti:

“Kişinin organlarını bağışladığını ailesiyle de paylaşması gerekiyor. Onlara vasiyetimizi iletmek önemli. Beyin ölümü olduğunda organlarımızı başkalarına hayat olması için bağışladığımızı ailemize de bilgi vermeliyiz. Hastanelerimizin gerçekleştirdiği projeden bahsetmek istiyorum. Şans Ver ismini verdiğimiz bu proje ile yılsonuna kadar tüm hastanelerimizin lobilerinde organ bağışı masalarımız olacak. Kişilerin buralara gelip ve iki şahit huzurunda organlarını bağışladıklarını belirtmeleri yeterli olacak.”

Kaynak: DHA

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler